17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını takipsizlikle kapatıp üstüne bir de darbe iddianamesi yazan Savcı İsmail Uçar'la dalga geçenler haksızlık yapıyor! Eğer bir stajyere yazdırmayıp bizzat uğraştıysa helal olsun demek lazım.

Bu kadar senelik gazeteciyim Google'ı bu kadar iyi kullanan kimseye rastlamadım. Gazetecilik eğitimi veren kurumlara tavsiyem Savcı Uçar'ı çağırıp konuşturun, pişman olmazsınız. Parlamenter sistemle ilgili uzun bölümü Şükrü Karatepe'nin ders notlarından birebir almış. 28 Şubat darbesiyle ilgili Muğla Üniversitesi'nde Ali Özgan'ın yaptığı yüksek lisans tezini bulmuş. ‘28 Şubat döneminin siyasal açıdan neden ve sonuçları' başlıklı tez savcının epey işine yaramış. 1453 sayfayı doldurmak kolay değil tabii! Devlet tanımı ve tarihî perspektif içindeki yerini yazmak için, Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi dergisinden istifade etmiş. Haldun Eroğlu imzasını taşıyan makale, Aristo'dan İbn-i Haldun'a kadar zengin iktibaslar sunuyor. RP'ye kapatma davası açan Vural Savaş da Google'dan yürümüştü, Uçar'ın rekorunu kırmak çok zor olacak.

Listeyi uzatabiliriz ama maksat tahakkuk ettiği için bu kadarla yetinelim. Bir kitap veya tez çalışmasından bahsediyor olsaydık, Savcı Uçar'ı gerçekten alkışlamamız mümkündü. Ama biz bir iddianameyi konuşuyoruz. 1453 sayfayı dolduracağım diye yargıçlar ve gazetecilere böyle zulmetmenin manası nedir? Gerçi bunlar iddianamenin nispeten iyi kısımları, bir de film senaryolarından ve sıradışı metinlerden alıntılar var. “Desteğini halktan alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan rol çalmaya çalışanlar (Yani Frodo'nun yüzüğünü ele geçirmeyi hedefleyen Smeagollar) hep hüsrana uğradılar. Bakalım son savaşın, Armageddon'un galibi kim olacak?” gibi. Ya da Uludere olayının Marduk yılına bağlandığı şu bölüm: “Uludere'de muhtemelen İsrail gizli servisi Mossad'ın da parmağının olduğu bir yanlış yönlendirme sonucu sınırdaki 34 köylü, PKK'lı sanılarak öldürüldü. Türkiye, Marduk yılı 2012'ye şiddeti giderek artan bu gerilimlerle girdi...” Kötü bir şakaya benzeyen yanı bir tarafa, bir Türkiye Cumhuriyeti savcısı Uludere/Roboski katliamı ile ilgili şüphe taşıyorsa üzerine gidip çözmesi gerekmez mi? Dış bağlantı hem de İsrail; AK Parti trollerine yıllarca yetecek malzeme çıkardı buradan. Geç kalmış sayılmaz, sayın savcı hemen kolları sıvarsa seçime bile yetişebilir.

İddianamedeki mantık hatalarına hukuki çelişkiler de eşlik ediyor. Hatta bu çelişkileri gözden kaybedebilmek için o kadar alıntı yapıldığı ve medyatik aforizmalara yer verildiği bile öne sürülebilir. En temel çelişkilerden biri Darbe davalarını ihtiyaca göre bazen kumpas şeklinde niteleyip, başka yerde tezini güçlendirmek için atıf yapmak. “Yaşadıkları özgüven patlamasının neticesi olarak 2007 yılından beridir devletin güvenliğinin teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki vatansever subayları pasifize edebilmek için kendi uydurdukları delillerle operasyon yapmışlardır.” diyen birinin normal şartlarda o davaların kararından güç almaya çalışmaması gerekir. Ama Uçar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin Balyoz hakkındaki kararına atıf yaparak iddiasını güçlendirmeye çabalıyor. Yalnız ufak bir kurnazlık yapıp sadece dosya numarasını yazmış. Yerseniz… Fethullah Gülen'in ‘Gezicilere çapulcu demeyin' açıklaması dahi suç olarak zikrediliyor: Allah'tan Çarşı Grubu'nun arkasında da onlar var dememiş.

Merak ettiğim bir şey var: Madem yolsuzluk soruşturmalarına darbe diyorsunuz, neden “Ben olsam dört bakanı Yüce Divan'a gönderirdim” diyen Abdullah Gül'e tek kelam etmiyorsunuz? O dört bakanı görevden alıp bir daha vekil de seçtirmeyen AK Parti bu darbenin neresinde?