- 13.02.2015 00:00
Gaziantep’te Şahinbey Belediyesi tarafından mağdur edildiğini iddia eden esnafın yürüyüşüne polis müdahale etti. Yaşananlar son yılların özeti gibiydi.Gaz tankını taşıyan polis esnafa sıkmakta tereddüt geçirince amirlerinin hakaret ve tartaklamasına maruz kalıyor. ‘Sık ulan sık’ ifadesi kayıtlara girecek ve ileride atıf yapılacak bir cümle. Artık yönetim tarzı halini alan yaklaşımın örneklerini şöyle sıralayabiliriz.
Bastır ulan bastır: Bu psikolojinin görünür hale geldiği ilk olay Gezi’ydi. Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in “Yalvardım, yalvardım, yakardım. Nuh diyor, peygamber demiyor.” sözleri aylar sonra internete sızmıştı. Güler yalnız da değildi aslında. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül müdahil olmak istemiş, Erdoğan’ın “Devlette çift başlılık olmaz.” çıkışıyla çekilmişti. Bülent Arınç gibi isimler de “Mesaj alındı.” açıklamalarıyla tansiyonu düşürmeye çalışmış, başarılı olamamıştı. “Ben mesaj filan almadım.” cümlesi de onların payına düşmüştü.
İndir ulan indir: Benzer bir süreci Merkez Bankası Başkan Erdem Başçı yaşıyor. Faizi indirmediği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın baskısına maruz kalan Başçı’nın, ensesine tokat yiyen polisten farkı yok. Baskılara üzerine olağanüstü toplantı çağrısı yaptığında doların fırlaması ile eli biraz güçlendi. Hükümetten ve sürpriz biçimde AK Parti Sözcüsü Beşir Atalay’dan gelen destekle rahatladı. Moody’s “Türk ekonomisi yurtdışı borçlanmaya bağlı. Kurumlar üzerindeki baskı kredi notu üzerinde de baskı yaratıyor.” açıklaması ve kurun 26 günde yuttuğu 95 milyar lira da caydırıcı olmazsa yandık. Bakalım dönüşte Erdoğan ne söyleyecek?
Batır ulan batır: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, 15 aydır Banka Asya konusunda baskı altında. ‘Zaten battı’ denilen banka, sektör kriterleri açısından en yeterli kurum olarak dimdik ayakta. Erdoğan’ın “BDDK karar vermeli ve buna göre adım atmalı. Aksi takdirde bunun sorumlusu BDDK olur.” sözleri hem ulusal hem de uluslararası hukuk açısından suç niteliğinde. BDDK harekete geçti ve kendi kanunlarını ve evrensel hukuku çiğneyerek Bank Asya’ya yönetim atadı. Önümüzdeki Yukos ve Kentbank örnekleri, ülkenin ağır tazminatlara muhatap olacağını gösteriyor. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da Gaziantep’teki polisten hallice…
Görme ulan görme: Türkiye, IŞİD’in geçiş ülkesi olarak mimlendi. Yetmedi eleman devşirdiği coğrafyalardan birine dönüştü. Askerin yakalayıp Genelkurmay’ın internet sitesinden duyurduğu tekil örnekler dışında herhangi bir tedbir alınıyor mu? Pek emin değilim. Genelkurmay’ın internet sitesinden ve artık gizlenme ihtiyacı duymayan faaliyetlerinden anladığımız kadarıyla PKK/KCK da ‘görmeyin’ parantezinde. Tabii yolsuzlukları da atlamayalım. İktidara mensup birilerinin yolsuzluklarına şahit olan kamu görevlileri bu tembihi almış görünüyor. Almayanların başına gelenler ortada.
Yakala ulan yakala: IŞİD’e katılmak üzere sınırı geçerken yakalananların birkaç saat içinde salınması sizi yanıltmasın; herkes öyle kolay serbest kalamıyor. Şanlıurfa’da adliye önünde toplanıp protesto hakkını kullanan, sessizce Cevşen okuyan insanlar gözaltına alınıp saatlerce sorgulanıyor. Bu arada Adalet Bakanlığı, polislerin, proje mahkemelerle ilgili itirazının işleme alınmasını engellemeye çalışıyor. Sulh ceza hakimliğinin “tarafsızlık ilkesini ihlal ettiği” gerekçesiyle yapılan itirazların kabul edilmemesini ‘rica’ ediyor. Yani ‘yakalayın, bırakmayın’ diyor. 28 Şubat’ta Orgeneral Çevik Bir, mahkemelerden bu tür ricalar yapardı. b.korucu@zaman.com.tr
Yorum Yap