Bülent Arınç

  • 7.10.2014 00:00

 Meslek hayatımın ilk yıllarından beri en yakın takip ettiğim siyasilerden biri Bülent Arınç. İlkeleri olan ve onlar uğrunda mücadele edebilen ender politikacılardandı. Bu özelliği ile öne çıkar ve muhaliflerinin bile saygısını kazanırdı. Refah Partisi’nin kapatılma sürecinde yıldızı iyice parladı. Fazilet Partisi Grup Başkanı olarak Parlamento’nun en etkili kişisi haline geldi.

Süleyman Demirel’i yeniden cumhurbaşkanı yapmayı amaçlayan 5 artı 5 anayasa değişikliğini partisindeki bölünmeye rağmen engelleyebildi. O parti içi çatışma aynı zamanda AK Parti’nin temelini attı. Oğuzhan Asiltürk’ün başını çektiği Gelenekçiler Grubu, Demirel’le pazarlığa oturmuş ve uzlaşmıştı. Arınç ve Yenilikçiler ise 28 Şubat’ın mimarı saydıkları Süleyman Bey’i yeniden Köşk’e göndermeyi ilkesizlik sayıyor ve direniyordu. Sonuçta direnişçiler kazandı ve anayasa değişikliği tasarısı akim kaldı. Ama partideki kırılma iyice belirginleşmişti.

Fazilet Partisi kongresi büyük bir hesaplaşma ve bilek güreşine sahne oluyordu. Abdullah Gül’ü aday gösteren Yenilikçiler iddialıydı. Gül istikbal vaat eden bir akademisyen olarak öne çıkıyordu ama nihayetinde siyasette yeniydi ve ‘aşı’ idi; teşkilattan çıkmamıştı. Bunun ne anlama geldiği kongre günü anlaşılacaktı. Bindirilmiş kıtalar olarak salona doldurulan gençler Yenilikçileri linç edecek gibi davranıyordu. Ta ki “Bülent Abi” kürsüye çıkana kadar. Arınç, kürsüden o gençlere bir diskur çekti ve her şey normale döndü. Planlananın aksine Gelenekçiler salon hâkimiyetini de kaybetmişti. Gül kürsüden o gafı yapmasa büyük ihtimalle tarih başka türlü yazılacaktı. Gül, rakipleri hakkında ‘yaş yetmiş iş bitmiş’ anlamına gelecek bir cümle kurdu. Bir ucu yasaklı lider Necmettin Erbakan’a ulaşan ifade, aksaçlılar için de vefasızlık olarak kayıtlara geçti. Recai Kutan az farkla kazandı.

Yenilikçi hareketin ayrılış vaktinin yaklaştığı ve yeni partinin taşıyıcı sütunlarının neler olacağı kongre sonrasında netleşti. Abdullah Gül hem vitrin yüzü özelliği hem uluslararası kamuoyundaki sempatisi ile ön saftaki yerini aldı. Abdüllatif Şener, partinin çocuğu bir akademisyen ve ekonomi politikalarının takipçisi olarak yanında durdu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanarak siyasi hareket için dönüm noktası haline gelen Recep Tayyip Erdoğan da temeldeki taşıyıcı unsurlardan biri olmalıydı. Yerel yönetimlerdeki başarının sembol ismi, yasaklı olmasına rağmen kaptan köşkünde başköşeye oturtuldu. Belediyelerde iyi sınav verilmişti ancak halk, merkezî siyaset konusunda kuşkuluydu. Arınç’ın liderliğindeki Meclis grubunun performansı tereddütleri izale etti. Yeni partinin aslında iki ana sütunu vardı, yerel yönetim tecrübesini taşıyan Erdoğan ve parlamenter siyasetin kurdu Arınç.

Bülent Abi, bir başka şey daha getiriyordu partiye: Vicdan. Birçok kişi Zeki Ergezen ve Bülent Arınç gibi insanların varlığını partinin sigortası olarak görüyordu. Ertuğrul Yalçınbayır ve Hüseyin Çelik benzeri isimler ise merkez siyasete açılmanın işaretleriydi. Şahsen AK Parti’ye verdiğim oylarda demokrasi mücadelesi düşüncesinin yanında bu isimlerin varlığı da etkili oldu. Arınç’ın ailesi de kamuoyundaki sempatinin sebeplerinden biriydi. O dramatik ve göz yaşartan kaza dışında aile ile ilgili kamuoyuna yansıyan hiçbir şey yoktu. O ve Meclis başkanlığı sırasında protokolde yanıbaşında duran Münevver Hanımefendi’nin mütevazı ve müstağni duruşunu eşimle defalarca konuşmuşuzdur. Aynı bordo elbiseyi farklı zamanlarda farklı programlarda üstünde görünce gıpta etmiştik. Başkalarının da dikkatini çektiğini görünce kendisine de ifade etmiştim.

Bülent Bey, uzun müddet partideki ağırlığını korudu. Erdoğan’a rağmen Meclis başkanı oldu. Gül’ün cumhurbaşkanı olmasında da en büyük pay onundu. Erdoğan kerhen, “Abdullah kardeşinin” adaylığına razı olmuştu. 22 Temmuz seçimlerinden sonra adaylıktan çekilsin diye Gül’e az baskı yapılmamıştı.

Arınç, “Ben herhangi bir vekil değilim, bir özgül ağırlığım var.” diye muhatap olduğu muamelelere isyan ettiğinde haklıydı ama geç kalmıştı. Altındaki halı yavaş yavaş çekilmişti, kendisi bile fark etmemişti. Bir de o hakkı başkaları dillendirmeliydi, kendisinin söylemesi şık kaçmadı. Fakat AK Parti artık öyle bir yer değildi. Çok kısa sürede o özgül ağırlıktan eser kalmadığı ortaya çıktı. 1999’daki kongrede yeni yetmelerin Gül’ü parçalamasına izin vermeyen Bülent Abi, bugün herkesin gözü önünde bitiriliyor. Yeni yetme diye meydan okuduğu kişi son görevlendirmelerde inadına Arınç’ın elinden alınan kurumların başına getirildi. “Özgül ağırlık” açıklamasının cezası TRT elinden alınarak verildi. O şimdi sadece sözcü ve Bülent Abi’yi bitirenlerin değirmenine su taşıyor. Bu hikâye böyle bitmemeliydi. b.korucu@zaman.com.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums