- 19.02.2013 00:00
İstanbul Barosu yine bir tartışmayla gündemde. Baro, diğer meslek örgütleri gibi sektörel meselelerle ilgili bir kuruluş.
Şimdiki tartışma baro yönetiminin düşüp düşmediği şeklinde sürüyor. Avukatlık Kanunu 90 ve 92. madde tevile imkân bırakmayacak kadar açık. Avukatlığa engel bir suçtan soruşturma açılanlar yönetim kuruluna seçilemez; seçilmiş üyelerin davaları beraatla sonuçlanıncaya kadar üyelikleri askıya alınır. Yerlerine en çok oyu alan yedek üye toplantılara katılır. Baro yönetimi ve Başkan Ümit Kocasakal, kanunun açık hükmüne rağmen direniyor. Direnişi dayandırdıkları gerekçeler çok zayıf. Kanunun antidemokratik olduğunu ileri sürüyorlar. Bence de kanunun eleştirilecek ve antidemokratik olarak nitelenecek bölümleri var. Ama bir mevzuatı beğenmemek ayrı, uygulamamak ayrı. Yasama organı tarafından değiştirilene kadar yasalar herkesi ve öncelikle de hukuk adamlarını bağlar. Siz yapmazsanız, uygulamakla yükümlü organlar devreye girer. Seçim kurulu, re’sen yeni duruma göre kanunun emrettiği uygulamayı takip etmek zorunda. Herhangi bir müracaatla harekete geçmek çok da şık olmayacak. Kocasakal’ın ‘Mahkeme atılı suçu işlediğimize kanaat getirse anında bazı müeyyideleri harekete geçirirdi, bizi salondan çıkarır hatta tutuklayabilirdi.’ savunmasının da geçerliliği yok. Arenaya çevrilmiş salonda bu kararları vermenin mümkün olmadığını Kocasakal da biliyor. Mahkemenin suç duyurusu yaptığı ve soruşturmanın böylece başladığı gerçeği o savunmayı çürütmeye yetiyor.
Kocasakal ve savunucuları sık sık ‘seçimleri yüzde 60’la kazandıklarını’ dile getiriyor. Hatta yeni durumda seçime gidilmesi halinde yüzde 80’le geleceklerini iddia ediyorlar. O halde kilidi açmanın en kolay yolu seçime gitmek. Aynı ekibin aday göstereceği isimler seçilir, böylece ‘darbe’ye en iyi ve demokratik cevap verilmiş olur. Seçim demişken, kanundaki en antidemokratik noktayı hatırlayalım. Basit çoğunluk sistemine göre seçim yapıldığı için en fazla oyu alan bütün yönetim kurulunu tulum çıkarıyor. Bir başka liste binde 1 bile az alsa yönetimde temsil hakkı elde edemiyor. Kocasakal’ın bugüne kadar bu ‘gerici’ seçim sisteminden şikâyet ettiğini duymadık. ‘Askıda başkan’ Kocasakal, kanunu uygulamak isteyen baro üyelerinin AK Parti’den milletvekili ya da aday olduklarını söylüyor. ‘Avukatlık mesleği ile birleşebilen işleri’ saydığının farkındadır herhalde, Kocasakal. Psikolojik harekât yapmaya çalıştığı çok açık. CHP milletvekilleriyle kol kola mahkeme basmakta mahzur görmüyordu oysaki.
Yorum Yap