- 15.01.2013 00:00
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Hrant Dink cinayetiyle ilgili tebliğnamesi, önemli tespitler yapıyor.
Başsavcılık, ‘suç için anlaşma’ ya da ‘öfkeyle kurulmuş spontane ve görünen faillerle sınırlı örgüt’ şıklarını ihtimal dışını atacak ifadeler kullanıyor. “Son eylemin sıradan bir adam öldürme eylemi olmadığı, dosyadaki eylemlerin, devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak, otoriteyi zaafa uğratmak, kamu düzenini bozup ülkede kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşturmak, huzursuzluk ortamına zemin hazırlamak, ülkemizi uluslararası arenada sıkıntıya sokmak şeklinde amaçlarının olduğu açıktır.” diyor. Başsavcılığa göre; devleti ve kamu düzenini hedef alan örgüt açısından Dink’in ölümü amaç değil, araçtır. Yani Dink’i öldürmek maksadının ötesinde, bu cinayetle daha büyük neticeler öngörülmüştür. O halde Dink’i öldürmek üzere kurulmuş örgütten söz etmiyoruz; devleti ve kamu düzenini ortadan kaldırmayı gözüne kestirmiş bir yapıyla karşı karşıyayız.
Yine Başsavcılık, cinayeti tanımlarken kelimeleri özenle seçiyor. “Sırf başka din ve milliyetten olması nedeniyle Hrant Dink’in öldürülmesi, sistemli, planlı ve organize olarak bir örgüt faaliyeti” olarak değerlendiriliyor. Cinayetin ideolojik gaye ile işlendiği de kayıt altına alınıyor. Örgütün kanundaki tanımına yapılan atıflar ve benzeri ifadeler medyada yeterince yer aldığı için ben tekrar etmemeyim. Bir cinayetin yukarıda sayılan amaçlarla işlenmesine gelecek itirazların önü ise şu cümle ile kesiliyor: “Devletin birliğini bozma suçu bir tehlike suçudur ve gerçekleştirilen eylemlerin sonuncusu ile de bu tehlike gerçekleşmiştir.”
Yerel mahkemenin bile ‘içine sindiremediği’, toplumun büyük çoğunluğunun ikna olmadığı kararın ilgili Yargıtay ceza dairesinde bozulacağını tahmin etmek zor değil. Ben başka bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum: 4 gün sonra cinayetin yıldönümü. Hem Dink’in anısını canlı tutma hem de cinayeti unutturmama adına toplantılar düzenleniyor. Etyen Mahçupyan’ın ‘Hrant’ın parazitleri’ dediği türden insanlar da toplantılarda boy gösteriyor, fotoğraflarda başköşelerde duruyor. Hanefi Avcı’nın kitabının bedava tellallığını yapan ve aşağıdaki cümleleri hiçbir eleştiriye tabi tutmadan çarşaf çarşaf yayınlayanlar da ön safta yerini aldı. Sahi ne demişti Avcı: “Danıştay’a silahlı saldırı, Dink’in öldürülmesi, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen bugünkü faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez. Bu iddialar zorlamadır. Ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur.”
Yorum Yap