Seksenler, darbeler ve insanlar…

  • 9.10.2012 00:00

 Darbelerle yüzleşiyoruz, hesaplaşıyoruz, yargılıyoruz… Hepsi güzel ama en önemlisi onları televizyona ve sinemaya taşıyoruz. Mahkemelerin görevini yapması elbette önemli; siyasetin darbelerin zeminini ortadan kaldırması küçümsenemez.

Lakin sanatın diliyle mahkûm etmenin yerini hiçbiri tutmuyor. Son yıllarda 12 Eylül hakkında çok sayıda film yapıldı. Bilhassa Sırrı Süreyya Önder’in Beynelmilel’i etkileyiciydi. Kimse alınmasın, savcı iddianamesi ağzıyla yazılmış senaryoları, mahkemelerdeki hesaplaşmalara benzetiyorum. Bürokrasininkine yakın ideolojik dile, azıcık insan hikâyesi sosu eklediğinizde sinema yapmış olmuyorsunuz. Hele kronolojiye saplanıp kaldığınızda mesajınız sıkıcı bir tarih dersinden öteye gitmiyor. Biz gazeteciler de aynı hataya düşüyor ve darbe haberlerini çoğunlukla istatistik gayyasına dönüştürüyoruz. Şu kadar yüz bin insan tutuklandı, onlarcası asıldı vs. vs. Acıları resmedebilecek rakamları yazmaya insanlık henüz muktedir olamadı!

İnsanı ıskalayan, onu merkeze almayan yapımlar muvaffak olamıyor. Beynelmilel’in başarısı, 12 Eylül’ün yaşattığı acıları ve ürettiği absürtlükleri bir insan hikâyesi etrafında örgülemesiydi. Başkasının hikâyesi bir yere kadar etkili oluyor; ortak olduğumuz bölümleri algılamak ve mesaja ulaşmak daha kolay. Onun için ‘sessiz lorke’ çalıp oynamak, yüzyılların birikimi türkülere yasak koyacak kadar ileri giden zihniyeti ele veriyor. Müzik ve yasak deyince Sinan Çetin’in çektiği ve Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ‘alaturka müzik’ yasağını hicveden ‘Mutlu ol, bu bir emirdir’ klibini anmadan geçmek olmaz. Zaten darbeler o zihniyetin dirilme çabaları değil mi?

Önder’in filmi kadar etkilendiğim ikinci bir yapım var: Seksenler. TRT1’de yayınlanan ve çocukluk yıllarımızı tebessümle hatırlamamıza vesile olan dizi, toplum hafızasında 12 Eylül’e öldürücü darbeler vuruyor. Yine tebessümü yüzünüzden eksik etmiyor ama sıkı durmazsanız göz pınarlarınızda isyan çıkabiliyor. Seksenlerde, hayat sahnesinde hepimizin rol aldığı kısımları yakalıyoruz. Replikler çok aşina mahallenin berberinde tanık olmuşuz gibi. Pencerelerde yol gözleyen anneler, yavuklular sanki biziz. Müziğe, bıyığa, çöp kovasına müdahale eden, kendinde bu hakkı, bu gücü gören zihniyeti deşifre ediyor seyrettiklerimiz. İlerleyen zamanlarda meydana çıkanlar ispatlıyor ki, terör de kardeş kavgası da toplum mühendisliğinin bahanesiymiş. Halkı adam etmeyi kafaya koymuş olanlar, şartları olgunlaştırmış, iş başına gelince de diktikleri deli gömleğini zorla giydirmeye çalışmış. O deli gömleğini anlatan eserler toplumun bamteline dokunuyor. Zira gömlek istisnasız hepimize giydirildi.

Komediyle dramı ustaca harmanlayan Seksenler, darbelerden nemalananları da ışığın önüne çekiyor. Cuntanın her emrini nakide dönüştürmeyi başaran Butik Ali karakteri üzerine biraz daha çalışılabilir. Son bölümde kurbana mesai harcadığı için ‘bıyık genelgesi’nden faydalanamadı. Tabii Butik Ali o günlerde de çevremizde gördüğümüz küçük esnaflardan. Öncelikle darbelerde deveyi hamuduyla götüren büyük işadamlarına odaklanmak gerekiyor. Seksenlerin formatına bu nasıl uyarlanır bilmiyorum ama ‘Darbelerin Ekonomisi’ni yazan Mehmet Altan, 46’lık Basri’ye benziyor. En azından onun ağzından bir şeyler söyletilebilir. Küçük sineklerin yakalandığı, büyük sineklerin delip geçtiği geleneği bitirmek gerekiyor. Ergenekon’da malî yapıya dair adım atılamadı. 28 Şubat’ta Meclis Komisyonu’na giden patronlar sütten çıkmış ak kaşık rolüne büründü. Bari Seksenler iki cümle etsin..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums