- 19.09.2013 00:00
Türk Dil Kurumu’nun yayımladığı Türkçe Sözlük’te para, “Değer aracı ve değer ölçüsü olarak kullanılmak için devletçe bastırılan maden ya da kağıt akçe” olarak tanımlanmış. Yani, klasik anlamında para, değer birimi ve araç olarak değerlendirilmiş.Paranın sağladığı imkanlar her zaman önemliydi.
Anonim bir özdeyişte dile getirildiği gibi,”Paranın mutluluk getirmediğine inananlar nerede alışveriş yapılacağını bilmeyenlerdir.
”Ancak geçmişte, paranın anlamı ve yeri bu günkünden çok farklıydı. Eskiden paradan ulu orta söz edilmesi adaba uygun görülmezdi,domatesin ya da patatesin pazarda daha ucuz olup olmadığı gibi konuların sohbet aracı olmaktan öte bir anlamı yoktu; mülk edinme isteği kitle histerisine dönüşmemişti,kiralar zaten makuldü.Yoksullar bile paradan pek söz etmezdi, onurluydular;ayakabının pençelendiğini duyardım, giysilerin yamandığını sessizce değil utanmadan söylerlerdi. Aristokrasinin olmadığı zenginle fakirin aynı eğlenceyi,hatta bazen aynı sofrayı paylaşabildiği bir kültürden geliyorduk.
İktidar o zamanda önemliydi ama para ve iktidar bu günkü kadar birbirine geçmemişti.
Gönül fukaralığının parayla ödüllenmeye çalışılması insanı ürkütüyor.
Dün haberi okuduğumda insanlığından utanır mı, insan !
Ben utandım.
AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut’un yerine utandım.
Haber şöyle; TEKİRDAĞ'ın Çerkezköy İlçesi'nde Müjgan Serkan Karagöz Mesleki ve Özel Eğitim Merkezi'nin açılış törenine katılan AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut, hükümetinin engelliler için çıkardığı yasaları hatırlatarak,"2005 yılında çıkardığımız yasa ile biz engellileri insan yerine koyduk, adam yerine koyduk" dedi.
Ve devam ediyor büyük insan;
Ziyaeddin Akbulut, 2005 yılında AK Parti hükümetinin engellilere yönelik yasalar çıkardığını belirterek, "Bu insanlar sokağa çıkamıyorlardı, evlerde saklanıyorlardı. Anneleri babaları bu insanları sokağa çıkarmaya sıkılıyordu, utanıyordu. Ama hükümetimizin 2005 yılında çıkardığı yasa ile biz engellileri” insan yerine koyduk, adam yerine koyduk.” Bazıları 'eskiden evimizdeki engelli, yatalaklar bir an önce ölse de kurtulsak diye Allah'a yalvarırdık' diyordu. Şimdi 'aman ölmesin, evimizin bereketi bu. Ben onun yüzünden devletten 450-500 lira bakım ücreti alıyorum, aman ona bir şey olmasın diye bakıyoruz' diyorlar. İşte zihniyet değişikliği bu" dedi.
İşte size zihniyet değişikliği, kimin parasını kime veriyorlarsa, ve rakamı açıklarken utanmayabilen zihniyet, kendi çocuğunun bir haftalık okul harçlığı dahi olmayan miktarı cebinden veriyormuş gibi, insanlığı bu denli aşağılayan, zihniyet değişikliğini ayakta mı alkışlamak gerekiyor?
Paranın sadece bir ölçü aracı olduğu yadsınıp her şey para ile ölçülmeye başlandığında, para her şey mi olur?
Bir kitle hezeyanı olarak para, kitleleri baskıcı bir denetim altına mı almakta?
Eğer öyleyse bu durum, politikaların baskıcı hegemonyasının toplumsal etkileşim süreçlerinin yerini alması anlamına mı geliyor?
Hem vicdan yoksulu, hem gönül yoksulu, hem de zihniyet yoksulu insan kim dendiğinde yanıtı Ziyaeddin Akbulut.
Yorum Yap