2019 seçimleri yaklaştıkça siyaset sahnesi ısınıyor. Hararetli tartışmaların biri başlıyor, diğeri bitiyor. Toplumsal tartışmaları demokrasinin vazgeçilmezleri olarak kabul etmek gerekir. Sivil siyaset, halkın gündeminde olan her şeyi tartışır, konuşur, çözüme kavuşturmak için nabız yoklar.

Ne var ki son zamanlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden başlatılan tartışmaların böyle bir tarafı yok! “İslam” ve “Milliyetçilik/Bozkurt işareti” üzerinden başlatılan tartışmalar, 2019 seçimlerini manipüle etmek isteyen çevrelerin bir plan dâhilinde başlattığı tartışmalardır!

Amaç, bir meselenin çözüme kavuşturulması çabası değildir!

Bu tartışmalar, önümüzdeki seçimleri Erdoğan’ın aleyhine sonuçlandırmak için doğrudan “etki ajanları” marifetiyle başlatılmış ve seyrine müdahale edilen “mühendislik tartışmalarıdır”.

Bu kurgusal tartışmaların hedefinde iki kesim var!

Birinci kesim Dindarlar.

İkinci kesim ise Kürtler.

İslam tartışması ile dindar kesime “Erdoğan’ın dindarlıktan uzaklaştığı, Refah Partiliyken savunduğu düşüncelerden vazgeçtiği ve değiştiği” gösterilmek isteniyor.

MHP ile yapılan ittifak ve Bozkurt işareti ile de Kürtlere “Erdoğan’ın milliyetçiliğe kaydığı, Kürtleri unuttuğu ve Türk kimliği üzerinden siyaset yaptığı” imajı verilmek isteniyor.

Bu algıyı olguya çevirmek isteyen psikolojik savaş ajanları, tüm bunları yaparken bir taraftan da Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu cilalayıp parlatmaktan geri durmuyor.

Bu konuda pek mahirler…

Zira daha önce de Selahattin Demirtaş’ın eline saz verip parlatmışlardı.

Şimdi aynısını Karamollaoğlu için yapıyorlar.

Karamollaoğlu da bu ilgiye şaşırmış olacak ki geçenlerde “bu kadar yoğun bir ilgiyi bekliyor muydunuz?” diye soran bir gazeteciye “hayır, bu kadarını beklemiyordum” diye cevap verdi.

Ortada bir mühendislik çalışması var!

Daha doğrusu Erdoğan’a kurulan açık bir kumpas var.

Önceden idmanını yaptıkları, sonuçlarını ve etkilerini hesap ettikleri “suni bir tartışmanın” fitilini ateşleyip Erdoğan’ı bu tartışmanın içine çekmeye çalışıyorlar.

Sonra hemen Kürtlere ve dindarlara dönüp “bakın Erdoğan’ın geldiği nokta bu” deyip AK Partili Kürtleri ve dindarları AK Parti’den koparıp Saadet Partisi’ne ya da HDP’ye yönlendirmek istiyorlar.

Son zamanlarda Türkiye’de yapılan tartışmaların hedef kitlesine ve ekranlarda parlatılmaya çalışılan kişilerin hangi kitleye hitap ettiğine bakarsanız bu kumpası çok net görürsünüz.

Seçmenlerin yarısından en az bir fazlasının oyununun alınması gerekliliği, 1 oyu bile çok değerli hale getirdi. Erdoğan fobik cephe, “artı bir oyu” almak ve AK Parti’yi içerden bölmek için şimdiden ”toplumsal mühendisliğe” başladı.

Bu öyle bir pişkin toplumsal mühendislik ki…

Partisi yıllarca İslamcılıkla mücadele ile geçmiş Engin Altay İslam ile ilgili konuştuğunda tek bir laf  bile etmiyorlar ama hayatı dindarlara özgürlük mücadelesi ile geçmiş Erdoğan’ı İslam ile ilgili konuştuğu için yerden yere vuruyorlar!

Bu öyle bir pişkin toplumsal mühendislik ki…

Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerin gasp edilmiş birçok hakkını onlara geri iade eden ve Doğu ile Batı’yı eşitlemeye çalışan bir lider olan Erdoğan için “Kürtleri unuttu” diyebiliyorlar!

Bunlar o kadar pişkinler ki…

İmam Hatiplilerin vebalı muamelesi gördüğü, Başörtülülerin hiçbir yere giremediği, Dindarların ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü bir Türkiye’yi, İmam Hatiplilerin önündeki engellerin kalktığı, Başörtülülerin TBMM ve TSK dâhil her yere girdiği ve Dindarların alabildiğince özgürleştiği bir Türkiye haline getiren Erdoğan’a “dindarlıktan uzaklaştı” diyebiliyorlar!

Bunlar halkı kendileri gibi balık hafızalı sanıyorlar.

Fakat yanılıyorlar!

Bundan önceki tüm seçimlerde yanıldıkları gibi yine yanılacaklar, yine kaybedecekler…

Erdoğan, bu hafta sonu Diyarbakır’da olacak!

Bu etki ajanlarına Erdoğan’ın Diyarbakır’da yapacağı konuşmayı dinlemelerini tavsiye ederim.