Nişantaşı kibri ve mahalle baskısı

  • 13.12.2014 00:00

 1.Cumhuriyetin jakoben ve tepeden indirgemeci ideologları masa başında sıfırdan bir millet, sıfırdan bir dil ve sıfırdan bir kültür inşa etmeye çalıştı. Mezkur lümpen ideologlar, tasavvur ettikleri mühendislik projesini uygulamak için bu coğrafyanın kadim kültürünü, örf ve adetini, doğal hukukunu, gelenek ve göreneklerini, kılık kıyafetlerini, dilini, kimliğini ve toplumsal dokusunu yerle bir ettiler. Toplumun kadim geçmişinin üzerini tek kalemde çizdiler. Köklü medeniyetin gelecek kuşaklara aktarımını sağlayan o fevkalade damarı ellerindeki keskin makaslarla hiç acımadan tek seferde kestiler.

Bu kopuş, bu coğrafyanın derinliklerinde ve geçmişinde hayat bulan ve yüzlerce yıllık tarihsel damardan beslenen halkın travma geçirmesine neden oldu. Türkiye halkı, bir gecede cahil oldu. Kütüphanelerindeki mirastan ve ecdatlarının hatıratlarından, nasihatlerinden nasiplenemez oldu.

Doğu medeniyetinden, tek gecede bir Batı medeniyeti çıkartmak istediler.

Bunun için geçmişimizi tek seferde cayır cayır yaktılar.

İşte 90 yıldır bunun sancısını çekiyoruz. Bugüne kadar Alevilerin, Kürtlerin, Gayr-i Müslimlerin, Çerkeslerin, Müslümanların, Başörtülülerin yaşadığı sorunların tamamına yakını o dönemin mühendis ideologları tarafından bu ülkenin sırtına yüklendi.

Bütün bu sorunlarımızın temel kaynağı 1.Cumhuriyetin konformist, lümpen ve Batı taklitçisi ideologlarıdır. Onların tek tipçi anlayışıdır. Sıfırdan bir millet yaratma anlayışıdır.

Maskeli balolarda tango yapan, Cumhuriyet resepsiyonlarında kadeh tokuşturan, Senfoni Orkestralarının konserlerini kaçırmayan, ekstrem yaşantılı, saray aristokratı görünümlü, Atatürkçü, laik ve seküler azınlıklar dışında kalan herkesin özgürlüğü kısıtlandı bu ülkede.

Anayasalar, sadece yukardaki özelliklere haiz makbul vatandaşların özgürlük kapılarını açtı. Bu mühendislik portresine “doğuştan uymayan” bütün farklılıklar dışlandı.

Sıfırdan millet tipolojisi”ne uyanlar, uçsuz bucaksız bir özgürlük yaşadılar. Bu ülkenin nimetlerinden istifade ettiler. İstifade ettikçe halktan koptular. Halkın acılarını, sorunlarını görmezden geldiler. Duyarsızlaştılar. Bağdat Caddesi, Çankaya, Nişantaşı, Etiler ve benzeri muhitlere çıktılar. İzole bir yaşam sürdüler.

Siyasal Partiler de, Türkiye’nin yönetimi de yıllarca “seçkinler ve diğerleri” ikilemine göre şekillendi. Türkiye Devleti, bu anlayışa göre kendisini tanzim etti. Seçkinler Devleti, hayatın ve devletin her kademesinde kendi “kibirli kültürünü” inşa etti.

Bu, aynı zamanda bir “mahalle baskısı”nı da beraberinde getirdi.

Onlar gibi olmayanlar, onlar gibi yaşamayanlar aforoz edildi. Kâh darbelerle alaşağı edildi, kâh gazete manşetlerinden linç edildi, kâh cezaevine atıldı, kâh suikastlara kurban edildi.

Makul vatandaş” olmayan herkese hayat zindan oldu Türkiye’de

Ardından Ak Parti hareketi doğdu. Ak Parti, asıl itibariyle sessiz yığınların sesi oldu. 80 yıl boyunca devletten ve sosyal hayattan dışlanan, ötekileştirilen ve yok sayılanların kendisinden bir parça bulduğu bir harekete dönüştü.

Ak Parti ile beraber “Çevre”nin “Merkez”e karşı ilk ciddi siyasal mücadelesi başladı.

Merkez’in hazıra konmuş elitistleri, her geçen gün “emeksiz edindikleri ayrıcalıklar”ından koptu. Bu kopuş onlarda bir öfke yarattı.

Egemenlik, millete geçtikçe öfkeleri arttı. Kültür, sanat ve sinemadaki hegemonyaları giderek azalmaya başladı. Çevre, Merkez’e yürüdükçe Merkez’in efendileri hırçınlaştı.

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde son yaşananlardan tutun, Osmanlıca tartışmalarına kadar, Yavuz Bingöl’ün linç edilmesinden tutun Hülya Avşar’a hakaret ve küfürler edilmesine kadar, bütün bunların kökeninde 1.Cumhuriyetin kısa yoldan özgürleşmiş lümpenlerinin kibri yatmakta.

Çünkü onlar, her şeyin en iyisini bilenler. Onlar sanatta, edebiyatta, şiirde, sinemada, yönetimde, iktidarda, ezcümle hayatın her alanında yönetici ve yönlendirici olmazsa Türkiye halkı kendini yönetemez, sanat ve edebiyat gelişemez. Anlayış bu.

Ne var ki, Çevre, artık hayatın her yerinde.

Yalın ayaklı Anadoluların bu yürüyüşünü artık hiç kimse engelleyemeyecek.

Ve sizin “tu kaka” dediğiniz halk, keskin makaslarla kestiğiniz damardan yeniden beslenmeye başladı. Geçmişleriyle tekrar buluştu.

Üzgünüm, Nişantaşı jakobenlerinin mahalle baskısı ve çığırtkanlıkları artık onlar için sadece bir zihinsel mastürbasyondan ibaret. Çünkü bu saatten sonra söylediklerinin hiçbir hükmü yok.

Fakat üzülmesinler, en azından kafalarını okşayacak sonradan görme Nişantaşılı bir Ahmet Hakan’ları var.

Twitter: @bayramzilan

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums