BİR KÜRT OLARAK BEN NE İSTİYORUM?

  • 25.11.2014 00:00

 Bugün artık Çözüm Süreci’nde geldiğimiz aşama, Kürtlerin yukarıdaki soruya cevap verme aşamasıdır. Zira 6-8 Ekim Olayları, Kürtlerin bu soruyu sorması için kuvvetli gerekçeler sunmuştur.

Çözüm Süreci başladığı günden bu yana, yani silahların gömülmesi meselesiyle yüzleşmenin yaşandığı günden bu yana PKK kanadında “siyasileşme fobisi” belirgin bir şekilde görülmeye başlamıştır.

Demokratikleşme, hak ve özgürlük taleplerinin karşılanması bahsi üzerinden geliştirilen bir söylemin normal şartlarda bir karşılığı olsa da bu bahsin silahlı/silahsız şiddet araçlarıyla dile getirilmesi Türkiye toplumunun “zihinsel normalleşmesini” engellemekte veya geciktirmekte, taleplerin karşılanması hususunda gerekli olan “meşruiyet alanını” zedelemektedir.Demokratik taleplerin anti-demokratik yöntemlerle dile getirilme paradoksu, doğrudan taleplerin meşruiyetini ve siyasal alanı tahrif etmektedir. Sözgelimi Anadilde eğitim (resmi okullarda) talebi meşru bir talep iken, PKK/HDP kanadının bu talebi şiddeti araçsallaştırarak, okulları yakarak, ortalığı yıkarak dile getirmesi bu talebin meşruiyetini ortadan kaldırmaktadır.

Öte yandan PKK’nin Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri hâlâ soğuk savaş dönemindeki iki kutuplu perspektif üzerinden okuması ve bu okuma üzerinden söylem ve pratik geliştirmesi süreci zora sokan en önemli etken olarak karşımıza çıkmaktadır.

PKK, öncelikli olarak Kürtlere bugün ne vadetmektedir?

Özgürlük mü? Çoğulcu bir demokratik siyaset mi? Farklılıkların biraradalığını mı?

Yoksa tek tip siyaset, tek tip ekonomi ve tek tip bir düşünce mi?

Çözüm Süreci başladığından bu yana her ne kadar çatışmasızlık ortamının sağlanması hususuna riayet edildiği görülse de, PKK’nin aynı tarihlerden itibaren sürekli ve giderek artan bir dozda “silahsız şiddet” yöntemlerine başvurduğu ve bu yöntem üzerinden bölgenin kontrolünü elinde tutmak istediği söylenebilir. Kobanê’nin savunulması hususunda Peşmerge güçlerinin veya ÖSO güçlerinin uzunca bir süre “Kanton”a kabul edilmemesi de doğrudan PKK’nin “tek tipçi yönetim” perspektifi ile ilintilidir.

PKK’nin demokratik siyaset, öz yönetim, özerklik, yerinden yönetim gibi argümanlarla istediği, bölgede hâkimiyetin kayıtsız şartsız kendisinde olması mıdır?

Yoksa Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerinin karşılanması ve daha özgür bir yaşamın tesisi için çabalamak mıdır?

PKK’nin adam kaçırma, bölgeye yatırım yapan müteşebbislerden haraç alma, yol kesme, kimlik ve asayiş kontrolleri gibi silahsız şiddet yöntemlerine bakıldığında ikinci şıkkın haklılığını savunmak Polyannacılıktan başka bir şeyi ima etmeyecektir.

Bu noktada Kürtlerin nasıl bir ülke, nasıl bir bölge, nasıl bir siyaset ve nasıl bir gelecek istediklerini açıkça beyan etmeleri ve bu beyan üzerinden bir fikir ve düşünce geliştirmesi gerekiyor.

Kürtler, eski Türkiye aklı gibi, batıcı, seküler, ulus-devletçi, sosyalizmin en despot akımı olan Stalinizmden derin izler taşıyan, kendisinden başka hiçbir fikre, fraksiyona ve düşünceye tahammül edemeyen bir yapı tarafından yönetilmek mi istiyorlar? Geleceklerini bu akla mı teslim etmek istiyorlar? Yoksa özgür, çoğulcu, demokratik bir siyaset ve yaşam alanı mı istiyorlar?

Bu soruyu her Kürdün kendisine sorması gerekiyor.

Kendi payıma ben, 1.cumhuriyetin gasp ettiği bütün hakların mağdurlara iade edildiği, geçmişi ile yüzleşen, demokrasi standardı yüksek, dili ve rengi ne olursa olsun bütün farklılıkları kucaklayan ve zenginlik kabul eden, vatandaşlarını tarif etmeyen, bütün dillere ve kimliklere eşit mesafede yaklaşan, tarafsız, adil, özgür ve demokratik bir Türkiye’de Türklerle, Lazlarla, Çerkeslerle, Ermenilerle, ezcümle bütün farklılıklarla birarada yaşamaktan yanayım.

Doğu ve Güneydoğu’da da her fikrin kendisini özgürce ifade edebildiği, hiçbir fikrin ve inancın tahakküm altında olmadığı, her türlü siyasi düşüncenin özgürce dile getirilebildiği, çoğulcu bir demokratik siyaset ortamından yanayım.

Demokles’in kılıcı gibi Kürtlerin tepesinde sallanan, Kürtlerin nasıl yaşaması gerektiğini, neyi düşünmesi veya düşünmemesi gerektiğini empoze eden, farklılıklara tahammül etmeyen, baskıcı ve zorba anlayışları, ister Türkler ister Kürtler veya isterse başkaları yapsın toptan reddediyorum.

Türk Kemalizmi’ni reddettiğim gibi Kürt Kemalizmi’ni de reddediyorum.

90 yıl sonra defolu 1.Cumhuriyeti restore edip 2.Cumhuriyeti inşa etmeyi başlamışken, Kürtlere 1.Cumhuriyetin defolu aklının dayatılmasını istemiyorum.

Peki, siz nasıl bir ülkede, nasıl bir devlette ve nasıl bir bölgede yaşamak istiyorsunuz ey Kürtler?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums