YİNE BİR BAYKAL KLASİĞİ

  • 7.02.2016 00:00

CHP de klasik sol politikanın eskimeyen temsilcisi Deniz Baykal, son günlerdeki açıklamalarıyla yine gündemde kalmayı başarıyor.

            Daha net anlaşılması açısından” eyyamcılık” diyebileceğimiz; kimseyi karşısına almadan, kimsenin de yanında görünmeden, “durumu idare etme” ustası, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bir yandan Kılıçdaroğlu’na inceden dokundururken, hemen ardından “Genel Başkanın yaptıklarını da aslında saygıyla karşılamak gerekir” diyerek bu konuda ne kadar usta olduğunu bir kez daha gösterdi.

            Dün akşam konuk olduğu Ahmet Hakan’ın programında saatlerce izleyenlere eyyamcılık dersi verdi.

            Öyle sanıyorum CHP içerisinde yeniden daha aktif rol alma niyetinden kaynaklı bu orta yolcu tavrının yanında çok doğru söylediği şeyler, çok yerinde tespitleri de vardı.

            Keşke,” ben artık reel siyasette yoğum” diyerek kenara çekilse ve bir akil adam olarak geçmiş deneyimlerden, birikimlerinden toplumu yararlandırsa.

            Politikaya devam ettiği sürece, ilerdeki hedefleri uğruna bugün yaptığı gibi;” hem nalına, hem mıhına” şeklindeki tavrını sürdürecektir.

            Oysa, politikadan beklentisi olmadan objektif değerlendirmeler yapsa, öyle sanıyorum bu kadar zaman yaptığı başkanlıktan çok daha fazla ülkeye yararı olacaktır.

            Konuşurken yutkunmaya başlıyor ve” fakat, ama” diyerek sürdürüyorsa, bilin ki yine durumu idare etmeye çalışıyordur. Halbuki, Baykal gibi feleğin çemberinden geçmiş, her türlü siyaset hamlelerini bilen, deneyimli siyasetçilere ne çok ihtiyaç var.

            Ama şu siyasi hırsın gözü kör olsun!

            Şu an tutuklu bulunan Ahmet Türk ve ailesine yaptığı anlamlı ziyaret ve onun hakkında söylediği tarihe geçecek sözler, siyasi kaygılarla ifade ettiği faydacı konuşmaların arasında kayboldu gitti.

            Ne diyordu oysa Deniz Baykal “Ahmet Türk, geçmişte demokrasi mücadelesi uğruna bedel ödemiş, işkencelerden geçmiş, acı çekmiş bir arkadaşımız. Bir dönem birlikte siyaset yaptığımız bu değerli arkadaşımızın terörü destekleyen bir zihniyette olmadığını, son dönemde hendek siyasetine karşı çıktığını da biliyorum. Ancak içinde bulunduğu ortam ve koşullar gereği HDP de siyaset yapmak zorunda kalmasını anlamaya çalışmak gerek. Elbette yaptıklarından dolayı, suçu varsa yargı önünde yargılanacaktır ama Ahmet Türk, Şerafettin Elçi, Tahir Elçi gibi insanlara karşı biraz daha hoşgörüyle yaklaşmak gerekir. Terörün sona ermesinde milyonlarca teröre itiraz eden Kürt kardeşlerimizin rolü ve katkısı olacaktır.”

            Keşke yalnızca bunları söylemiş olsaydı!

            Adana mitinginde Kılıçdaroğlu’nun tutuklu gazetecilerin isimlerini okuyarak alkışlatmasını” böylesine hassas bir dönemde, doğru bulmuyorum” dedikten sonra ufuktaki hedeflerine ulaşmada karşıma almayayım gerekçesiyle” yine de Sayın genel başkanımın yaptıklarını saygıyla karşılamak gerekir” gibi çelişik ifadeler kullanması, Ahmet Türk ziyareti konusundaki olumlu tavrına gölge düşürdü.

            Şimdi düşünüyorum da siyaset yaşamında bu kadar birikimli, hitabeti yüksek, kitleye hakim, örgütçü yanı güçlü bir Deniz Baykal’ın başarılı olamamasının nedenleri de bunlar mıydı acaba?

            Ülkemizin içte ve dışta şu an yaşadığı en büyük sorun olan teröre yönelik çözüm önerileri arasında belki de en kayda değer olanıydı Baykal’ın söyledikleri.

            Siyasi kaygı olmadan, beklentilere yenik düşmeden yapılması gereken bu tür açıklamalar, belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyler.

            Bir yanıyla terörle ve teröre destek verenlerle mücadele sürdürülürken, öte yandan siyasi konjoktür gereği açıktan tavır alamamış, karşı koyamamış ya da sessiz kalmak zorunda olmuş kişi ve grupları hepten dışlamak, yok etmeye çalışmak, onları ve çevrelerini de terörün kucağına atmak anlamına gelmez mi?

            Yaptığı bir dolu laf kalabalığının arasında en azından uzlaşı ve diyaloğa çağrı anlamına gelecek açıklamaları için yine de Baykal’a teşekkür etmek gerek.

            Verilen bunca şehide, acıya, gözyaşına rağmen, terörün bitmesi ve kalıcı bir barışın sağlanması için, düşmanca tavırlardan vazgeçmek, inadına ve ısrarla toplumun her kesimine bu barış dilini yaymak, sevgi tohumlarını yeşertmek zorundayız.

            Bence Deniz Baykal, bir kıvılcım yakmış, önemli bir mesaj vermiştir.

            Tüm HDP lileri ve kimilerinin yaptığı gibi tüm Kürtleri terörist ilan ederek bir yere varılamayacağını artık görmemizin tam zamanıdır.

            İç barışı sağlamadan, komşularımızla ve dış dünyayla barışık kalmamız pek de mümkün görünmüyor.

            Unutmamak gerekir ki; barış, kavga edenler arasında olur.

            “Bana yumruk atanla nasıl barışırım” diyemiyorsak, geçmişte fikir ayrılığı yaşadığımız ve kavga etmek zorunda kaldığımız kişi ve gruplarla da barışmanın yolunu bulmalıyız.

            Nasıl Rusya ile, İsrail’le ve belki yarın Suriye ile barışıyorsak, Kürtlerle de barışmak, barış içinde, bir arada yaşamak zorundayız.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums