- 30.11.2016 00:00
Dünyada özgürlük mücadelesi veren liderler içerisinde en çok sevilen, en çok imrenilen bir kaç kişiden biridir Fidel Castro.
ABD nin burnunun dibinde, emperyalizme karşı savaşan, ambargolara, suikastlara, baskılara rağmen yarım asır Küba’yı yöneten Fidel, o dönemin koşullarında esmeye başlayan sosyalizm rüzgarını Güney Amerika’dan başlayarak tüm dünyaya yaymayı başarmış önemli bir lider, bir ikon haline gelmiştir.
Öncelikle Fidel ve yakın arkadaşı Ernesto Che Guavera’nın dünya sosyalist sistemine katkılarını, onların ateşlediği özgürlük meşalesi sayesinde dünyanın birçok ülkesinde bağımsızlık mücadelelerinin başladığını teslim edelim.
Bu yanıyla Fidel’in Küba devriminin lideri olarak verdiği mücadeleye, ABD emperyalizmine kafa tutan inançlı ve kararlı tutumuna, kendisinden önce benzer bir kurtuluş mücadelesini başarmış Atatürk’e duyduğu hayranlığa, hayran olmamak ne mümkün.
Ancak sonuçta Fidel de bir insandı ve onunda duyguları, yaşam tarzı, politik duruşu, vicdanı vardı. Fidel de hata yapabilirdi, o da yanlış kararlar alabilirdi?
Şimdi bu yazıyı okuyan solcu, devrimci, sosyalist bir dolu insan anında tepki koyacaklardır, eminim
Çünkü, inandığımız kişilerin yaptıkları her şey sorgusuz doğrudur.
Yaşamı boyunca hayal ettiği ideal yaşam biçimini üstelik de ABD nin hemen yanı başında gerçekleştirmiş bir lider nasıl eleştirilebilir?
Benimkisi eleştiri değil.
Dönemi, koşulları ve bugünü kıyaslayarak sorgulamak, ders çıkarmaya çalışmak.
Fidel’in uğruna yaşamını ortaya koyduğu sistemin geldiği noktaya baktığımızda, hiç de iç açıcı değil. Gerçi bu durumla ilgili Fidel’i sorumlu tutmak doğru değil elbet.
Ama şu soruları da sorabiliriz sanırım.
Her ne kadar, öldürülmesinin ardından Bolivya dağlarında kemiklerini bulup, Küba da Che’ ye bir anıt mezar yaptırmış olsa ve aksini iddia etse de Ernesto’yla küs oldukları ve fikir ayrılıkları olduğu doğru muydu?
Fidel’in devrimci mücadeleye başladığı sıralarda bir özgürlük savaşçısı olduğu, komünizmi benimsemediği ancak onlarla birlikte, mücadele içerisinde sosyalizme yöneldiği söylenir.
Kaldı ki, ABD emperyalizmine karşı sosyalist sistemin öncüsü Sovyetler Birliğinin desteğini alan birinin sosyalizme uzak kalabilme şansı da pek yoktu.
Ancak Fidel, sosyalist sistemin çöküşünden sonra da kapitalist sisteme karşı mücadelesini sürdürmüş 2008 yılında sağlık nedenlerinden, iktidarı kardeşine devredene kadar da bu böyle devam etmiştir.
İlginç olan, Fidel’in henüz komünizmi benimsemediği dönemde marksizmi savunan kardeşi Raul, kapitalizme direnme konusunda Fidel gibi kararlı olamamıştır.
Bu kadar uzun süre bir ülkeyi tek başına yöneten bir kişinin, devrimci bir ruha sahip de olsa, kimi zaman güç zehirlenmesine uğraması da pek yadırganacak bir durum değil.
Burada asıl sorulması gereken soru, niye bu kadar uzun zaman iktidarı bırakmayı düşünmemiş olması ya da niye kardeşine bırakmasıdır!
Öyle olunca doğal olarak bazı çevrelerin Fidel için de” diktatör” yakıştırması yapmasının önüne geçemezsiniz.
Öte yandan bir insanın ülkesinin bağımsızlığı için özgürlük mücadelesi yürütmesi için illa da komünist olması gerekmez.
Tıpkı, her zaman örnek aldığını söylediği Mustafa Kemal Atatürk gibi.
Ve hatta Nutuk dan çıkardığı dersler bir yana, bizim yapamadığımız toprak reformunu ilk hedeflerinden biri olarak aldığı, köy enstitüleri benzeri bir eğitim sistemini benimseyip demokratik devrimin halkalarını tamamladığı gerçeğini kabul etmemiz gerekir.
O yüzdendir ki; bugün Küba’da okuma-yazma oranı yüzde yüze ulaşmıştır.
O yüzdendir ki; Küba’ da evsiz, işsiz kimse yoktur.
Açlıktan ölen yoktur.
Dünyada çocuk ölümlerinin en az olduğu ülke Küba’ dır.
Ve tüm bu başarının ardında Fidel Castro vardır.
Uzun devlet başkanlığı döneminde kimi yanlış uygulamaları olması Fidel’in devrimciliğine halel getirmez.
Küba’da Atatürk’ün büstü vardır, Fidel’in yoktur. Olmamasını o istemiştir.
Atatürk başta olmak üzere, bağımsızlık mücadelesi vermiş dünyadaki tüm liderleri saygıyla analım, gerçek değerlerini görelim, fikirlerini paylaşalım ama ne olur onları putlaştırmayalım. Aslında bunu yapmak, onlara yapılacak en büyük kötülüktür
Yorum Yap