Havalar sıcak, gündem daha da sıcak!

  • 29.07.2015 00:00

 Ülkenin dört bir yanında kavurucu sıcaklar etkili olurken, gündemin sıcaklığı tansiyonları yükseltiyor, baş döndürüyor.

Sıcaklardan korunmanın çeşitli yol ve yöntemleri vardır. Gölgeye kaçarsınız, şemsiye açarsınız, suyun altına girersiniz, bir şekilde korunursunuz ama siyasetin sıcak gündemini soğutmak pek öyle kolay olmuyor.

Sıcaktan bunalan insanın anlama ve kavrama zorluğu çektiği bir gerçek. Hele de gündem böylesine sıcak ve değişken olunca, olayları doğru analiz etmek, değerlendirmek daha zor oluyor.

Yurt içinde terör örgütlerine yönelik yapılan operasyonlar bir yana sınırda ve sınır ötesinde devam eden askeri operasyonlar kafaları iyice karıştırdı.

Bu karışık ve karmaşık ortamda akla gelen ilk soru;

“Çözüm süreci rafa mı kaldırıldı?”

Çin seyahatinden dönüşte ayağının tozuyla açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söyledikleri gerçekten ilginçti.

“Ulusal güvenliğimizi tehdit eden eylemlerin içinde yer alanlarla çözüm süreci olmaz.”

Yakın zamana kadar gerek Erdoğan, gerekse Davutoğlu ve AK Parti kurmayları her fırsatta “çözüm süreci her koşulda ve her şeye rağmen devam edecektir.” Derken, şimdi birden bire “Kürt sorunu diye bir sorun yoktur” dan başlayan pozisyon değişiminin altında yatan nedenler neydi?

Sınırda güvenli bölge oluşturmak adına Kandil dahil PKK kamplarını bombalayan TSK, belki de ilk kez ABD, AB ve NATO’yu da yanına alarak önemli bir meşruiyet sağlamış oldu.

Türkiye’nin talebiyle toplanan NATO Genel Sekreteri yaptığı açıklamada “Türkiye’yi tehdit eden her türlü eylem ve saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Tehditlerin artması halinde her türlü askeri desteği vermeye hazırız.” Dedi.

Son dönemlerde DAEŞ’in saldırıları ve bunu gerekçe göstererek PKK nın yaptığı eylemler karşısında nasıl bir politika izleyeceği merakla beklenen Türkiye; özellikle ABD nin desteğini ve NATO’nun onayını alınca her türlü riski göze almaya karar verdi.

Bu saldırılar karşısında İŞİD in de PKK nın da tepkisiz kalmayacağını iktidar elbette biliyordu. Ancak erken seçimle, sorunlu bir koalisyon seçeneği arasında sıkışıp kalan AK Parti; gerek kamuoyunu, gerekse kendi kitlesini tatmin edecek çıkışı bu operasyonlarda buldu.

 

Bu tür bulanık havalarda komplo teorileri ve değişik siyaset senaryoları havada uçuşur. Özellikle medyanın da desteğiyle toplumda farklı algı operasyonları ve manipulasyonlarla vatandaşın kafası daha da karışır.

Bırakın sıradan vatandaşı, ülkeyi yönetmeye talip siyasi partilerin kurmayları bile ortak bir söylem ve analiz yapamaz durumdalar.

Seçim kampanyaları sırasında partisine oy vermeyenler tarafından da sempati toplayan Selahattin Demirtaş’ın son günlerde yaptığı çelişik açıklamalar, “çözüme bir adım kalmıştı” değerlendirmelerinin ardından adeta devlete savaş açan PKK nın asker ve polise yönelik eylemlerini izah etmekte zorlanmayan var mı?

Tam da Türkiye normalleşecek mi derken, bu anormal gelişmeler karşısında siyasi partilerin tavrı ve izleyecekleri politikalar kadar STK ve meslek odalarının nasıl davranacağı da merak konusu.

Türkiye gerçekten bir yol ayırımına geldi.

Demokratikleşme, hak ve özgürlüklerin genişletilmesiyle kamu güvenliği ikilemi arasında kalan siyaset kurumu, yeniden kendine çeki düzen vermek, halkın talep ve beklentilerine uygun sosyal ve ekonomik politikalar geliştirmek zorundadır.

Her ne kadar NATO ve müttefiklerinin desteğini de alarak bir meşruiyet kazandırılmaya çalışılsa da, bölgemizde yaşanan sıcak gelişmeler ve sınır ötesi operasyonlar tüm toplumu kaygılandırmakta ve yine sonu belirsiz bir savaş ya da çatışmalar ortamına girileceği endişesi yaşanmaktadır.

Tüm bu kaygı ve endişeleri dikkate almadan alınacak tüm önlemler, yapılacak operasyonlar; sonunda halkta yeni tedirginlikler, yeni korkuların oluşmasına yol açacaktır.

Korkuyla, yasakla varılacak bir yer olmadığını hala göremeyenlere inat, sorumluluk sahibi, savaş karşıtı yurttaşların yeni ve yaratıcı yöntemlerle barışı savunmaya devam etmesinden başka yol yoktur.

Görünen o ki, havalar daha çok ısınacak, sinirler gerilecek, ruh sağlığımız bozulacak.

Isınan havaya, kavurucu sıcaklara inat, soğukkanlılığımızı koruyarak, tahriklere kapılmadan barış mücadelesini sürdürmeye mecburuz.

Barış olmadan, ne demokrasi, ne özgürlükler, ne hukuk, ne adalet ne eşitlik mümkün değildir.

O zaman inadına barış!.....................................

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums