Türkiye’nin önündeki en büyük tehlike, bürokratik vesayet

  • 6.08.2014 00:00

 Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken siyasi partiler ve adaylar son kozlarını oynamaya başladılar.

Başbakan Erdoğan hem sayısal, hem de psikolojik üstünlükle başladığı yarışta devletin olanaklarını da kullanarak ilk turda işi bitirmeyi hedefliyor.

İstanbul Maltepe’de yaptığı gövde gösterisiyle seçmenlerine de moral aşılayan Erdoğan, başından beri kullandığı sert ve saldırgan üslubunu sürdürüyor.

Çatı adayın etrafında gözle görünür bir dağınıklık ve moralsizlik var.

Özellikle CHP ve MHP tabanında henüz adayı ve yöntemi içine sindiremeyenler oldukça fazla..

İki partinin de adaylarının beklenen oyu almaması halinde işleri zor görünüyor.

Siyasi etik gereği her iki partinin genel başkanlarının ve yönetim kadrosunun özeleştiri yapıp görevlerini bırakması gerekecek.

Ancak ülkemizde ne siyasette, ne de özel yaşamda etik kavramlar artık kullanılmayan, unutulmuş kavramlar haline geldiği için, bu en basit etik kuralın bile uygulanacağını pek sanmıyorum.

İhsanoğlu’nun adaylığına tepki gösterenler, aday belirlemesini iki liderin yaptığını, parti yetkili kurullarına bile danışılmadığını söylüyorlar.

Bence bu konuda da yanılıyorlar.

Bahçeli’ yi bilmem ama Kılıçdaroğlu’nun da kulağına birileri fısıldadı Ekmelettin İhsanoğlu adını.

Yoksa özel araştırmalar sonucu bulunmuş bir aday değil İhsanoğlu.

Onun ismi çok daha önceleri ortaya atıldı ve ilk teklif Aydın Doğan tarafından yapıldı.

Seçimler öncesi en rahat kesim, Demirtaş’ı destekleyenler.

Çünkü onlar, onursuzca kazanmaktansa, onurluca kaybetmeyi peşinen kabul ettikleri için, seçimlere çok daha moralli ve motivasyonu yüksek olarak hazırlanıyorlar.

Bana göre de bu seçimlerden en kazançlı çıkacak parti HDP, en başarılı aday da Selahattin Demirtaş olacak.

İlk kez halkın oylarıyla seçilecek bir cumhurbaşkanı gerçekten halk iradesini temsil edecek mi?

İşte bu soru havada kalıyor.

Çünkü vatandaş, kendi istediği adaya değil, kendisine dayatılan adaylardan birine oy vermek zorunda kalacak.

Peki! niye Türkiye de her şeyde olduğu gibi seçimlerde de normal, bilinen yöntemler uygulanmıyor?

Niye adaylık için parlamentodan 20 milletvekilinin imzası şart koşuluyor?

Niye siyasi partiler ve seçim yasalarında değişiklik yapmadan, cumhurbaşkanının görev ve yetkileri anayasada net olarak belirlenmeden seçimlere gidiliyor?

Yurt dışında oy kullanacak yurttaşlarımıza “randevulu sistem” diye ucube bir yöntemi dayatanlar kimler?

Sonuçlara baktığımızda neredeyse seçmenin ancak onda biri sandık başına gidip oy kullanmış.

Normal ev ziyaretlerinde,iş görüşmelerinde bile randevu alma kültürü olmayan insanlara siz internet üzerinden randevu alarak oy kullanmalarını isterseniz, olacağı budur.

Örneğin Almanya da 13 yerde konsolosluğumuz bulunduğu halde 7 yere sandık konmasının hangi mantıklı izahı olabilir?

Gelişmiş ülkelerde insanlar evlerinden çıkmadan, mektupla oy kullanırken, siz hangi akla hizmet, seçmenlerden 300 kilometre uzakta bir yerde oy kullanmasını istersiniz

İnternetle randevu almaya gelen tepkiler üzerine bundan vazgeçilmiş.

Peki! nasıl olacak?

Randevuyu YSK verecek ama nerede oy kullanacağını vatandaş yine internetten öğrenecek.

Yurtdışına giden birinci kuşağın internet kullanma alışkanlığı olsaydı, zaten randevuyu da kendisi girer alırdı.

Özürü kabahatinden büyük! Diye sanırım buna denir.

Bu durumdan rahatsız olan iktidar ve ana muhalefet partisi, yanlışın düzeltilmesi, pratik çözümler bulunması için YSK ya başvuruyorlar.

YSK talebi reddediyor.

Gerekçe; Ben yaptım oldu.

Başvuruyu yapan iki parti neredeyse toplam seçmen sayısının üçte ikisini temsil ediyor.

Ama yok, alıştıkları statülerinden ödün vermek istemeyen bürokratik vesayet, çoğunluk iradesine rağmen bildiğini okuyor.

Aynı zihniye YSK da var da, diğerlerinde yok mu?

HSYK da, Anayasa Mahkemesinde, MGK da, Emniyet Teşkilatında yuvalanmış statükocular; iktidar, muhalefet ayrımı yapmadan, ülkeyi kaosa sürüklemek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Sözün özü, cumhurbaşkanı da değişse, iktidar da yenilense, bürokratik vesayet dağıtılmadan bu ülkede değişim ve dönüşüm gerçekleştirmek mümkün olmayacak.

Adalet ve hukuk sistemini, yasama ve yürütme organlarını çalışamaz hale getiren, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını itibarsızlaştıran bürokratik vesayet, bu ülkenin geleceğinin önündeki en büyük tehlikedir ve mutlak yıkılmalıdır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums