- 23.09.2012 00:00
Bingöl’de izinden dönen askerleri taşıyan konvoya yapılan saldırı üzerine öylesine çelişkili açıklamalar ve buna bağlı olarak öyle farklı yorumlar yapılıyor ki, ister istemez insan; birilerinin bizi aldattığını, yalan söylediğini düşünüyor.
Düşünebiliyor musunuz, 200 asker izinden dönüyor, Elazığ’ da kabul noktasında ilkel koşullarda bekletiliyor, sonra da içinde hiçbir mühimmat bulunmayan zırhlı araçların eşliğinde ölüme gönderiliyor.
Yaralı askerlerin açıklamaları var.”zırhlılar bizi korumadı” diyorlar.
Sivil otobüslere eskortluk yapan zırhlı kobra araçların termal kameralarından bölgedeki PKK lıların tespit edildiği de iddialar arasında.
Emekli Albay Mithat Işık, saldırıda konvoyun güvenliğini sağlama konusunda bir “tedbir zafiyetinin” olduğunu söylüyor ve ardından soruyor; Niye mobil kontrol noktaları oluşturulmadı, niye helikopter eşlik etmedi?
Bütün bu iddialara karşı da bakın, Bingöl Valiliği nasıl bir açıklama yapıyor. “2 zırhlı kobra,1 elektronik karıştırma aracı,1 ambulans ve 2 emniyet personelini taşıyan transit araçlar,3 otobüs ve 2 minibüsten oluşan konvoyun emniyeti sağlanmış olarak ilerlerken” saldırıya uğradı.
Askerliğini öğretmen olarak yapmış biri olarak bu konularda hiç bilgim yok, uzman değilim, bölgenin coğrafi yapısını da çok iyi bilmem. Hariçten gazel okuyor da diyebilirsiniz ama basında yer alan haberleri, bu konuda yapılan yorumları değerlendirebilecek kadar da aklım var.
Aklım bana, birilerinin bizi yanlış ve yalan bilgilerle aldattığını söylüyor. Vicdanım bu olayı hiç kabul etmediği gibi, bu ülkede terörün varlığından beslenen vicdansızlara, alçaklara, ahlaksızlara karşı öylesine nefretle dolu ki, yüreğim daralıyor çoğu zaman.
İki yüz tane ana kuzusunu, kurbanlık koyun gibi sen teröristlerin önüne at, sonra da “25 noktada kontrol yapılmıştı” gibi açıklamalara benim inanmamı iste! Yetti artık! Kimse inanmıyor, her saldırı sonrası ihmallerinizin, beceriksizliklerinizin, daha da ötesi duyarsızlıklarınızın üzerini örtmek için döktüğünüz bu timsah gözyaşlarına!
Bu arada hükümetin, askerin hata ve eksiklerini kapatma gayretinin kendisini ne kadar yıprattığını, güven kaybına neden olduğunu anlamaması mümkün değil.
Öyleyse niye geçmişte vesayetinden rahatsız olduğu orduya bu denli ihtimam? Böyle yaparak Silivride’ kilere, darbecilere, darbeden medet umanlara yeniden hareket alanı sağladığını fark etmiyor mu?
Daha şimdiden kimi emekli darbeciler dillendirmeye başladılar.”Komutanlar içerde olduğu için ordu iyi yönetilemiyor” demeye.
Genelkurmay Başkanını yanına alarak TSK ya hakim olamayacağın gibi, devleti yönetmek yerine, devlete sahip olmak anlayışıyla devletin kurumlarına da sahip çıkarım, diyorsan; yanılıyorsun sayın Başbakan.
Uludere bir kara leke gibi duruyor orta yerde, Suriye’de düşürülen uçağın sırrı hala çözülemedi. Afyon da patlayan cephaneliğe ilişkin çelişkili açıklamalar yapılıyor. PKK aynı noktalara aklı estikçe silahlı saldırılarda bulunuyor, kaymakam, milletvekili, asker kaçırıyor. Karakollarımızı koruyamıyoruz, güvenliği sağlasın diye bölgeye gönderdiğimiz askerlerin bile güvenliğini sağlayamıyoruz.
Son saldırıda da ortaya çıkan tabloya baktığımızda da görülüyor ki, işler iyi gitmiyor. Darbe heveslileri ellerini oğuşturmaya başladı.
Bir ilginç olay da, iki gündür Star gazetesinin bu olayla ilgili tavrı. Bir anlamda hükümetin yanlış tutumunu gizleme çabası.
İlk gün haberi sayfanın alt taraflarında küçük puntolarla verdi. Sonra ki gün ana sayfada tek bir satır yok. Sanki böyle bir olay yaşanmamış.
Aslında haberi gizlemeye çalışmakla bile kendilerini ele veriyorlar.
Ancak unutmamak gerekir ki, “güneş balçıkla sıvanmıyor.”
Bu ülkenin gencecik insanlarını, devleti ele geçirme kavgası uğruna yok yere ölüme gönderenler, her gün onlarca eve ateş düşürenler, anaları ağlatanlar bir gün bunun hesabı mutlaka verecekler..
Yorum Yap