- 17.02.2014 00:00
Uluslararası komploların kendine özgü karakteri yanında, Türkiye gibi ülkelere özgü boyutları vardır. Türkiye’de Kürt sorunundan kaynaklı çatışmayı toplumsallaştırmak ve fiili iç savaş atmosferini hazırlamak en net görülen tezgahtır. Bu oyunu bozma konusunda sergilenen irade ve sağduyu, bu açıdan son derece kritik bir işlev görmüştür.
Zaman içinde gerek toplumsal algıda yaşanan değişim gerekse sorunun taraflarında yaşanan ilerleme dikkate alınmadan bugüne dair bir değerlendirme yapmak sağlıklı olmayacaktır. Çözüm sürecinin yeniden içine girdiği tıkanma da, bu açıdan dikkatle okunmalıdır.
Hiç şüphesiz devletin aldığı mesafe, toplumsal mücadelenin bir sonucudur. Eğer bugün sorunun muhataplarına yönelik yaklaşımda farklı bir dil kullanılmak zorunda kalınıyorsa, bu tümüyle ortaya konulan toplumsal irade ve kararlığın eseridir.
Kürt halkı, ödemek zorunda kaldığı bedele rağmen iradesini net biçimde hissettirmişse bu da örgütlü olmasından beslenmektedir. Kitlelerin moral değer dünyasını diri tutan birbiri ile kenetlenmiş ilişki ağıdır. Bu açıdan Kürt siyasetini eleştirenlerin, farklı yaklaşma haklarını kullanırken genel kazanımlara karşı daha saygılı bir tavır sergilemeleri ahlaki bir zorunluluktur.
Acılarda ve umutlarda ortaklaşmayan bir halkın, kendi iç farklılıklarını zenginlik olarak görmesi de zorlaşır. Her itirazın ihanet gibi algılanması sıradanlaşır.
Rojava’daki kazanımlara birlikte sevinemeyen, hasta mahkumların durumuna ortak tepki geliştiremeyen Kürt siyasal örgütleri ortak vicdandan kopmaya mecbur olur. Bu açıdan eğer Kürt halkının genel iç demokratikleşmesi çoğulculuk ekseninde inşa edilecekse, ortaklaşma noktalarında nasıl konumlanıldığı da dikkatle ele alınmalıdır.
Bugün itibarı ile Kürt siyaseti artık sadece Kürtlerin varlık ve statüsünü savunan bir konumdan çıkmış ve tüm Ortadoğu halklarının özgürleşmesi ve barış içinde yaşamasına yönelik bir iradeyi temsil eder hale gelmişse herkesin bu gerçekliği gözeterek muhalefet tarzını şekillendirmesi gerekir. Elbette Kürt özgürlük mücadelesini yürüten kadroların da eksikleri ve yetmezlikleri vardır. Bununla yüzleşmek ve bunun genel kazanımlara zarar verecek noktaya gelmesini engellemek tek tek herkesin sorumluluğu olarak görülmelidir.
Bu açıdan seçim sürecinde her türlü eleştiri ve tartışmanın bir tarafa bırakılması ve çalışmaya odaklanılması hayati öneme sahiptir. Bu yaklaşım yanlışları görmezlikten gelmek değildir. Aksine tartışmanın tahribata dönüşmesini önlemektir.
Kürt siyaseti komployu ancak bu şekilde boşa çıkarabilir. Sokakta bedelini ödediğini, sandıkta kaybetmemek için herkesin dikkatli olması ve üzerine düşen görevin bilinci içinde hareket etmesi gerekir.
Yorum Yap