“Türkiye’de şimdiye kadar siyaset yapılmıyor muydu  ?” sorusunun cevabı her kesim için farklı verilmelidir.  Kendini siyasal zeminde ifade açısından son derece güçlü imkanlara sahip olanların yanında tam tersine bu olanaklardan yoksun bırakılanları da göz ardı etmemeliyiz.

Çeşitli nedenlerle şimdiye kadar siyasete aktif müdahil olamayan toplumsal dinamiklerin şimdi daha net pozisyon alabileceği bir döneme giriyoruz.

Büyük oranda Kürt sorununda çatışmalı dönemin aşılmasından kaynaklı bu durum, mevcut siyasi zeminlerde yeni kırılmaları doğuracaktır. MHP açısından yaşanacak gelişmeler, tümüyle süreci yönetenlerin  başarısına odaklıdır. Süreç iyi yönetilirse MHP tabanında erime söz konusu olacağı gibi, tersine kötü yönetim  durumunda iktidar partisinden MHP’ye kayma söz konusu olacaktır.

MHP’yi ilgilendiren ikinci dinamik ise CHP’de yaşanacak gelişmelerdir. CHP bu açıdan ciddi bir zorlukla karşı karşıya bulunmaktadır. Daha özgürlükçü bir tutum aldığında içindeki ulusalcı kanadın MHP’ye yada yeni aktörlere kayması  kolaylaşacak. Aksine, daha ulusalcı refleksler içerisine girdiğinde içindeki daha sol dinamikleri yeni arayışlara zorlayacaktır.

Ne pahasına olursa olsun CHP içinde   kalma ve içerde mücadeleyi tüm kesimler tercih etse bile bunun toplumsal zeminde ne ölçüde taraftar bulacağı son derece şüpheli gözükmektedir. Dahası böyle bir CHP’nin nasıl yönetilebileceği  sorusu da genel başkanın önünde büyük bir sınav olarak durmaktadır.

Seçim barajında meydana gelecek  değişim ve Kürt siyasetinin diğer muhalif çevrelerle buluşma potansiyelinin güçlenmesi  özellikle CHP’den demokratikleşme beklentisi olanlar için yol ayrımlarına zemin sağlayabilir. Bu süreçte en kritik durumda olan örgütlü politik muhalefet Alevilerdir.

Yaygın Alevi örgütlerinin sergileyeceği tavır Türkiye siyasetinde yeni dengeler ortaya çıkartabilir. Özellikle Suriye’de yaşanan gelişmelerin seyri de bu dinamizmi diri tutmaya yetebilir.

Bu güne kadar siyasette kendini ifade imkanı bulmayan yada bilinçli biçimde siyasal zeminlerden uzak duran toplumsal muhalefet dinamikleri için yeni bir ortam açılmıştır. Yeni durumun ortaya çıkartacağı yeni olanaklar yanında  gayet tabi yeni sorumlulukları da ele almak gerekir.

Bu sorumlulukların yerine getirilmesi ve toplumsal psikolojik ortamın kalıcı siyasal kazanımlara dönüştürülmesinin tam zamanı. Bu nedenle sadece Kürtler için değil tüm Türkiye için siyaset vakti.