- 28.12.2010 00:00
Üniversitelerden ve Bu Arada Düzce Üniversitesinden Yükselen Sessiz Çığlık ,
Bilindiği üzere AKP Hükümeti 19 Kasım 2009 Tarihli Resmi Gazetede Yayınlanan bir Kararname ile , ülke düzeyinde faaliyet gösteren 14 Üniversite bünyesinde olan Teknik Eğitim ve Mesleki Eğitim Fakültelerini lağvederek , hiçbir akademik ve idari hazırlık yapmadan , adeta bir gecede kuruluş amaçlarını ve Formasyon niteliklerini
dikkate almadan Teknoloji Fakülteleri’ne dönüştürmüştür(!) İşte bundan sonra traji-komik felaketler ardı ardına gelmeye ve bu camiada herkesi yaralayan kendi derdine düşüren , başta fakülte Dekanları olmak üzere bağlı oldukları Üniversitelerin Rektörlerinin duyarsız kayıtsız ve sahipsiz davranmalarıyla adete kangrene dönüşmek üzere olan bir yanlışlıklar manzumesine dönüşmüştür. Manzara böyle olduğu halde hala bu yanlışlıklar komedyası yüzünden , başta Akademik Personel olmak üzere öğrencilerin adeta gelecekleri berisiz , kimliksiz , kalıcı hak kayıp ve gasplarına yol açan , açmakta devam eden bir gelişme ile karşı karşıyayız.Ülkemizde başta Öğretmen yetiştirme ve ilgili alanlarda azımsanmayacak derecede bilgi ve mevzuat birikimi olmasına rağmen adeta bunlar görmezden gelinmiş , gelinmiş ne demek bunlar adeta yokmuş gibi davranılarak büyük ölçüde de çiğnenerek bir oldu bittiler manzumesi oluşturulmuştur. Neresine dokunsanız bin ah işiteceğiniz , buna rağmen her derecede Yönetim Katmanlarında başta YÖK olmak üzere oluşan vurdum duymazlık ve her derecede inisiyatifsizlik artık dayanılmaz boyutlara varmıştır. Öyle ki bazı Öğretim Üyeleri kendilerine uygun Kadrolar ‘buluşturarak’ başlarının çaresine bakar olmuşlardır. Mevcut Akademik Kadroların intibakı ve dönüştürülmesi geçekleştirilmeden yeni ilanlarla yeni Akademik Kadrolar ihdas edilmeye , diğerlerinin başta özlük hakları olmak üzere kazanılmış hakları ve onurları ile pervasızca oynanır olmuştur. Bölesi bir yanlışlıklar ve haksızlıklar komedyasının rahatça sergilenebilmesi için de , YÖK’ün ‘1982 ruhu’ tekrar inşa edilmiştir. Öyle olmasaydı bu kadar çiğlik yapılırken ne Üniversite Senatolarından ve Rektörlüklerinden ne Fakülte Yönetim Kurullarından ne de Akademik personelden ciddi bir çıkış görülmemektedir. Çok şükür(!) bu konuda ağzı var dili yok , Başbakanın karşısına adeta bir tespih gibi dizilen ve onun söylediklerini kuzu kuzu dinleyen ‘anlı şanlı Rektörlerimizi de görmüş olduk.
Ülkemizin 150 yıldır sürdürülen Mühendis yetiştirme geleneği alt üst edilerek ve o Camianın uyarılarını da dikkate almayarak , adeta yeni bir ‘formasyon’ ihdas ederek , gerek Reel Sektörde gerekse Milli Eğitim Bakanlığı Kadrolarında çalışma ve Statü sıkıntısı çektirecek olan bu yeni oluşumun izalesi , bir an önce eski konuma dönmek ve bu güne kadar yapılanları da ‘yok hükmümde’ saymaktır. Aksi takdirde meydana gelecek her türden hak gasplarına yol açan bu durum hiç kimsenin ve kurumun içinden çıkamayacağı bir hal alacaktır.
Eski köye yeni adet getirmenin alemi yok! Görünen köy kılavuz istemiyor!. ‘devşirme’ Mühendis nasıl yetiştirilemezse ‘devşirme’ Teknik Öğretmen de yetiştirilemez! Lisans Eğitimlerinin son evrelerinde adeta müjde verir gibi Unvan ve Formasyon bahşetmek sadece bizim ülkemizin Eğitim Sisteminin ‘marifeti’ olagelmiştir.AKP Hükümetinin yeni icadı olan bu ‘buluş’ta , ne kadar şirin gösterilirse gösterilsin boyası ve foyası dökülmek durumundadır.
Çare ve çözüm ; adı ve sanıyla ayrı ayrı kendi Teknik Eğitim Fakültelerinde , Teknik Öğretmen , Mühendislik Fakültelerinde de Mühendis yetiştirmektir.
Bu böyle biline ,
Saygılarımla ,
e- mail : sezginozcan81@ hotmail.com
Yorum Yap