- 29.11.2010 00:00
Her ne kadar dolaylı da olsa, ülkemizdeki bütün Üniversiteleri ilgilendiren ; ‘Teknik Eğitim Fakültelerinin Teknoloji Fakültelerine Dönüştürülmesi’ hususunda iç içe geçen birçok durumun olması konunun birçok açıdan irdelenmesini gerektirmektedir.
Başlıca sıkıntı oluşturan durum; hiçbir Akademik, Bilimsel ve İdari ön hazırlık ve ön görü düşünülmeden bir anda birçok kesimi kalıcı bir şekilde mağdur eden bu yeni girişim daha şimdiden işleri çığırından çıkarmaya yetmiştir. YÖK tarafından sonuçları düşünülmeden he-men ve derhal uygulamaya konulan meşhur 19 Kasım 2009 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi, adeta bir gecede Teknik eğitim Fakültelerini ‘ne idüğü belirsiz’ Teknoloji Fakülteleri adlı yeni bir kimlikle Üniversite âlemine dâhil etmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan bir keyfiyetle bu Fakültelerin hem ‘Teknik Öğretmen hem de Mühendis unvanlı kimseleri yetiştirebileceğine elan karar verilmiştir. Böylesi bir uygulama bir ucube meydana getirdiğinden daha ilk planda Mühendis camiasından ilk protestolara maruz kalmıştır. Çünkü yine dünyanın hiçbir yerinde aynı Programla farklı Statüde iki Alanda unvan verilmesini öngören hiçbir çalışma yoktur! Siz ya; Lisans düzeyinde, Milli Eğitim Bakanlığı - Endüstriyel Mesleki Teknik Eğitim - Kadrolarında çalışacak ‘Teknik Öğretmen’ yetiştirirsiniz, ya da Mühendislik Fakültelerinde Reel Sektörde çalışacak Mühendisler yetiştirirsiniz. İkisini ‘aynı kapta’ yetiştirmeye kalkarsanız kafanızı Mühendis camiasının ‘kayasına’ çarparsınız! Bu günlerde gelişen manzaranın özü budur. Kaldı ki birde İlgili Fakültelerde akademik Kadroların içine düşürüldükleri mağduriyetler manzumesi söz konusudur. Bir kısım Öğretim Elemanları kadrolarının belirsizleştirilmesi nedeniyle başka Fakültelere geçmeyi planlamakta diğer bazıları ise Reel Sektörde kendilerine yeni bir gelecek planlamaktadırlar!
YÖK’ün Koordinasyon İşlevinin devrede olması gereken bir durum da; ismi ve işlevi dönüştürülen bu yeni Fakültelerin her birinin adeta kendi dertleriyle baş başa kalmaları ve her Üniversitenin Fakültesinin, eş güdümden uzak, biri birinden farklı çözümlerin peşine düşmeleridir. Kimi Üniversitelerin Fakültelerinde kimi Bölümler Yeni Fakülteye uygun ‘çözümler’ bularak kendisine yer bulurken başka Üniversitelerin Fakültelerde, daha önce aynı statüdeki Bölümler ‘uyumsuzluk’ bahaneleriyle kapanma riski ile karşı karşıya kalmalarıdır! Bu arada özel bir durum da Mobilya ve Dekorasyon Eğitimi Bölümleri için ortaya çıkmıştır. Bu alanda Avrupa Ülkelerinde ve Birleşik Amerika’da aynı Alanda Mühendis yetiştirilmesine rağmen ülkemizde bu durum başından beri savsaklanmış, uygulamada doğan boşluk ve fiili durumlar ‘yaklaşık’ çözümlemelerle adeta geçiştirilmiştir! Bu durumun süratle izalesi için; Mobilya ve Dekorasyon Eğitimi alnında Mühendis unvanlı elemanların yetiştirilmesi - bir an evvel ilgili Yasa ve Yasalarda değişiklikler yaparak - bu durumun çözümü yoluna gidilmelidir. Söz konusu düzenlemede kalıcı çözümün oluşması ve hiçbir tarafı mağdur etmemek için, eskiden olduğu gibi Milli Eğitim Bakanlığı – Endüstriyel Mesleki Teknik Eğitim – Kadrolarında ‘Teknik Öğretmen’ unvanlı olacak kişileri ayrı Fakültelerde, ‘Mühendis’ Unvanlı olanları da kendi Fakültelerinde yetiştirmektir. Aksi takdirde ‘ben yaptım oldu’ mantalitesiyle içinden daha da çıkılmaz durumların içine düşmek işten bile değildir! Bu durumun, bunca eğitim deneyimi ve mecrasından sonra bile meydana gelmesi ve YÖK düzeyinde kabul görmesi bu Kurum’un )YÖK)bile içinde olduğu çürümüşlüğü ve çaresizliği sergilemektedir.! İçindeki İnisiyatiflere bu kadar duyarsız kalan YÖK’ün sadece ülkemizin değil Ulus arası Kamuoyu ve Üniversitelerin de gözleri önünde ne kadar gülünç durumlara düştüğü hepimizin malumu olmaktadır! Bu durumdan süratle dönülmelidir. Kararname’yi çıkaran Hükümet Erki’de dolaylı olarak bu gelişmelerin içinde yer almaktadır. İnisiyatifin bir yanı da üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.
Yorum Yap