Kanayan Bir Ülkeye Ayak Basmak

  • 22.09.2011 00:00

Topu topu beş gün. Cumartesi gittim, dün (Çarşamba) gece döndüm. Şimdi tutup, “Almanya’da tepedeki siyasetçinin, sokaktaki insanın konuştukları, dertleri, kaygıları, korkuları ile burada ülkemdeki insanların konuştukları, kaygıları, dertleri, korkuları arasında nasıl da büyük bir uçurum var” filan desem gülünç olacağım. Şunun şurasında beş gün burda değildim, orada da beş gün kaldım. 

Yine de...  

Yine de uçurum farkedilmeyecek gibi değil. 

Benim görüp gözleyebildiğim, Almanya ekonomik krizi konuşuyor; Euro’nun geleceği üstüne konuşuyor, korkuyor, kaygılanıyor. Ankara’da patlayan bomba; Siirt’te yanlışlıkla (Ne demekse?) öldürülen dört kadın;  Munzur’un tepelerinde, koyaklarında 2 bin askerin “terörist toplantısı” peşine düşmüşlüğü; doğu Akdeniz’de bir savaş kıvılcımının çakması olasılığının gitgide yükselmesi onlar için çok uzaklarda olup biten “bir şeyler”. 

Almanya’da siyasetin tepesindekiler de finans sermayesinin efendileri de Güney Avrupa’nın tembellerinin (onlar öyle diyor) borçlarını ödeyemez hale gelmeleri halinde bir siyasal proje olarak AB’nin ağır hasar göreceğinden; bir ekonomik birleşme ve büyüme projesi olarak AB’nin lokomotif bankalarının ağır zarar göreceğinden korkuyorlar. Ha bire bunu tartışıyor; reçeteler yazıyor, keserin sapının hep kendilerine doğru yonttuğu çözümler öneriyorlar.  

Sokaktaki insan ise yazları güneşinde yanıp, denizinde serinledikleri Portekiz, İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi südlaender’lerin (Güney ülkelerinin) ekonomik krizinden kendilerine ne gibi ve ne kadar zarar geleceğini hesaplamakta, korkmakta, kaygılanmakta.  

Bu korku ve kaygının özü özeti ise “Şu varsıllığımın, şu refahımın ne kadarından mahrum kalırım”dan ibaret.
 
Eğer beş günlük ayaküstü gözlemlerimden, izlediğim medya muhabbetlerinden bir genelleme yapacak olsam, “AB’nin varsılları (ister sıradan yurttaş, ister finans baronu, banka CEO’su, ister üst düzey politika esnafı olsun, farketmiyor) AB’yi koruyup kollamak için güneyin dar boğazlara sıkışıp kalmış tembellerine el uzatma niyetinde filan değiller” derim... 

Avrupa’nın kuzeyi bugünlerde bir siyasal, kültürel ve demokratik manifesto niteliği taşıyan Kopenhag kriterlerini bir yana koymuş; var gücüyle serbest piyasa ekonomisinin ödün verilemez kurallarını bir araya getirmiş Maastricht kriterlerinesarılmış durumda. 

*    *    * 

Sonra...  

Sonra beş güncük de olsa yaşadığın “o dünya”dan ayrılıp, ikibuçuk saat uçup, “bir başka dünya”ya iniyorsun.  

Taksinin şoförü bir yandan arabanın kontağını çevirirken, “Bey seni televizyondan filan gözüm ısırıyor. Ne dersin Israil’le savaş çıkar mı” diye soruyor. Yorgunluktan pestil gibisin; bir şeyler geveliyorsun. O sorularını ardarda sıralıyor: 

- Obama televizyonda bizim Tayyip bey ile pek samimi idi. Acep başbaşa kalınca ona ne demiştir?.. Bey, Ankara’da patlayan bombanın arkası gelir mi dersin?.. Gazete okudum ama kafam karıştı, sence Barzani PKK’ya karşı Tayyip beyin yanında mı yer alıyor, yoksa bunlar cilve de, aslında  Tayyip beyi oyalıyor mu?.. Şey bizim not  çıkmış, Fransızınki inmiş, şimdi biz Fransızdan daha mı zengin olmuşuz?.. 

Oysa ben uçakta yanıma düşen şişman herif yüzünden kaykılıp uyuyamamıştım; Istanbul’un akşaml trafiğinde, eve kadar en az iki saat, taksinin arka koltuğunda uyurum diye ummuştum... 

Kanayan bir ülkeye ayak basınca uyku da harammış... 

“Hoşbulduk” diyeceğim ama hoş mu buldum ki?..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums