Kuş beyinli bir kuş hikâyesi

  • 10.06.2015 00:00

 Pes ettim...

Televizyonu kapattım, gazetelerin ilk sayfalarına şöyle bir baktım, sonra da hiçbir köşe yazısı okumadan dürüp bir kenara attım.

O ne öyle?

Doğmadık çocuğa don biçer hesabı, olası koalisyon seçenekleri üstüne ince ağır ahkâm kesenler mi istersiniz; sandıktan yeterli iskemleye sahip CHP - HDP koalisyonu çıkmış gibi zil takıp oynayanlar mı?

13 yıldır ele geçirdiği iktidarın siyasal ve ille de ekonomik olanaklarından patlayıncaya, çatlayıncaya kadar beslenmeyi alışkanlık edinmiş, elebaşılarının yargıç karşısına çıkmasını önlemenin tek çaresinin iktidar olmak ve iktidarda kalmak olduğunu en azından içgüdüleri ile iyi kavramış AKP’nin, biraz naz, biraz cilve yaptıktan sonra içinde mutlaka kendisinin de yer alacağı bir koalisyon için kolları sıvamayacağından kim, nasıl bu kadar emin olabiliyor anlamıyorum...

Anlamadığıma göre demek benim bu inceliklere aklım ermiyor.

Öyleyse benzeri bir Tırmık döktürüp okurun zaten kazana dönmüş kafasını büsbütün şişirmenin âlemi yok.

Onun yerine nedense aklıma gelen ve yine nedense dünden bu yana aklımdan çıkmayan bir hikâye anlatacağım.

Hiçbir siyasal yanı, iması, kinayesi olmayan, çooook masum bir hikâye...

Buyrun...

 

***

Kuş beyinli bir kuş artık çok iyi uçtuğuna, uçmanın bütün hünerlerini öğrendiğine inanmış, kanat çırpıp yükselmeye başlamış. Uçmuş çıkmış, uçmuş çıkmış, yükseldikçe yükselmiş. “Benden daha yüksekte, benden daha usta kimse yok” diye böbürlenmekteymiş. Ama çok fazla yükselmiş. O kadar yüksekte hava birden ve aşırı ölçülerde soğumuş. Kuş beyinli kuş ne olduğunu anlayamadan donmuş; kaskatı kesilmiş; külçe gibi düşmeye başlamış.

Sonunda sert bir inişle toprağa çakılmış. Rastlantı bu ya tam o sırada bir inek gelmiş ve yine rastlantı bu ya kaskatı donmuş kuşun tam üstüne okkalı bir “ıslak tezek” kondurmuş, yürümüş gitmiş.

Bir süre sonra üstüne inen inek bokunun sıcaklığı ile kuş beyinli kuş yeniden canlanmış, keyifle cikcik ötmeye başlamış. “Cikcik”i duyan bir kedi gelmiş, patisini atıp kuş beyinli kuşu kapmış, karnını doyurmuş...

Fıkra bu kadar...

Gelelim fıkradan çıkarılacak derslere.

Ders biiiiir: Çok yükseklere çıktım diye böbürlenme, hızlı düşersin...

Ders ikiiii: Eleştirisi çok sert olan, yani her üstüne sıçan düşmanın değildir...

Ders üüüüüç: Gırtlağa kadar boka batmışken cikcik edip kendini kandırma...

Ders dööööört: Seni battığın boktan çekip çıkaran herkes dostun değildir...

Hikâye bu kadar...

 

***

Şurada iki parmak daha yerim kaldı. Oraya sığdıracağım.

Biliyor musunuz, biricik arkadaşım Hrant Dink Meclis’te...

Evet evet, kalleş bir pusuda can vermesinden önce onun çevresinde halkalanan, “Hrantpınarı”ndan kana kana su içmiş “genç Hrantlar”dan biri, Garo Paylan kardeşim HDP listesinden milletvekili seçildi.

Bana da çok sevinip, çok övünüp, Tırmık’ta okurlarla bu övüncü ve sevinci paylaşmak kaldı...

Yani gördüğünüz gibi ben hâlâ sevinmeye devam ediyorum.

Siz de edin...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums