Bir o dedi, bir ben dedim…

  • 23.02.2014 00:00

 Başbakan yerel seçim kampanyasını resmen başlattı. Bundan önceki günlerdeki meydanlarda, salonlarda ve mecburen haber kanallarının ekranlarında ha bire boy gösterdiği, yağıp gürlediği, kükrediği, işaret parmağını bizlere doğru salladığı o konuşmalar seçim kampanyasına dahil değilmiş demek.

İyi.

Ben zaten dinlememiş, okumamış, seyretmemiştim. TV’lere göz attığımda o göründüğünde zaplayıp zıplamış kış olimpiyatlarına, aslan-timsah belgelerine filan geçmiştim. Yazılı haber olarak önüme çıktığında (T24 dahil) okumamış, sudoku çözüp beyin jimnastiği yapmayı yeğlemiştim. Radyoda sesini dinlediğim de olmadı; Açık Radyo öyle yavelerle saat doldurmayan bir işitsel medya kaynağıdır; Ömer Madra’yı dinlemek varken kim Tayyip Erdoğan’ı dinler ki?

Ama Sivas’ta resmi seçim kampanyası başladı. AKP başı Sivas’ta uzun uzun, daldan dala atlayarak konuştu, konuştu, konuşt, konuş, konu, kon, ko, k…

Meslek zoruyla dinledim de, seyrettim de, okudum da…

Ama öyle pasif bir seyirci ve dinleyici olmadım. O dedi, ben de dedim, o dedi ben de dedim…

Hepinize öneririm. Bu yöntemi deneyin. Psikolojik bir terapi değeri taşıyor. (Valla !..)

Şimdi “o dedi – ben dedim” oyununa buyrun…

*    *    *

O dedi:

- 30 Mart seçimleri yeniden bir istiklal mücadelesidir…

Ben dedim:

-Yok yav ! Memleket işgal filan edildi de haberimiz mi olmadı ? O yüzden mi bir istiklâl mücadelesi başlatılıyor? Yoksa emperyalizme bağımlılıktan mı söz edilmekte ? İyi de o zaman AKP programında serbest piyasa ekonomisini amentü bellemek ne iş ? Dahası henüz milletvekili bile değilken, daha yolun başındayken, taa 2002’de, ABD’ye gidilip icazet temaslarını nasıl açıklayacağız? Nasıl bir istiklal mücadelesidir bu?

O dedi:

30 Mart’ta son manşeti siz atacaksınız.  Milli irade hırsızlarına, manşetle hükümet kurup hükümet devirme heveslilerine, paralel yapıya sizler dur diyeceksiniz.Öyle bir cevap verin ki tüm dünya demokrasi dersini Sivas’tan alsın.

Ben dedim:

- Dünya demokrasi dersini almaya çoktan başladı. Dünyada pek çok üniversitede, siyaset bilimi (=Politoloji) derslerinde  “Demokratik seçimlerle gelen bir iktidar adım adım  otoriter, totaliter bir iktidara nasıl dönüşür”  başlıklı konular okutulacakmış. Kulağıma gelen uluslararası dedikodulara göre  referandumla kabul edilmiş bir Anayasa’ya işaret edilip bu derslerde alt başlık olarak HSYK yasası, MİT yasası, İnternet Yasası filan ele alınacakmış…

O dedi:

- 3. Köprüyü yapmaya başladık, bunlar hoplamaya başladı. Yapacağız be. İsteseniz de istemeseniz de yapacağız. Şu anda 250 metrelik 2 kule yükseldi bitmek üzere. 4 gidiş, 4 geçiş olacak. Ortasından da tren gidecek…

Ben dedim:

- Yav 1995’de bu ülkede Tansu Çiller diye bir başbakan vardı. Yurtdışından mı ne döndüğünde dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına “Müjde, Boğaz’a üçüncü köprüyü yapacağız” dediydi de o belediye başkanı (Adını şu anda çıkaramıyorum)  hemen cevap verdi ve  “Yahu bu işin köprü yapmaktan başka yolu yok mu? O zaman bütün boğazı kapatın komple köprü yapalım?” dediydi ve eklediydi: “Üçüncü köprü boğaz için cinayettir. Kuzey bölgemizde kalan yeşil alanların imara açılarak katledilmesinden başka bir şey değildir. İnşaallah bu cinayet bitmeden hükümet değişir”.

Adam çok doğru söylediydi. O hükümet değişmiş, bir kaç yıl sonra o hükümeti kuran partiler baraji bile aşamayıp tarihin çöplüğüne yolcu edilmişlerdi. O belediye başkanının adını çıkaramıyorum. Bir hatırlasam, hemen hatırlaması gerekenlere hatırlatacağım be!..

O dedi:

- Bir ülkede bir Başbakan’ın eşiyle, çocuğuyla konuşması dinlenir mi? Bu nasıl bir insanlık. Bunun ne hukukta, ne insanlıkta yeri var.

Ben dedim:

- Çok doğru. Dinlenmez; dinlenmemesi gerekir; dinlenmesi hukuka aykırıdır. Ama yeni MİT ve İnternet yasalarıyla benim, eşimle, oğlumla, torunumla konuşmalarımın dinlenmesinin önünde hiçbir yasal engel kalmıyor. Bu durumda benim bir yolunu bulup başbakan olmam mı gerek? Bunun için ne yapmalıyım ?

O dedi:

- Utanmadan, sıkılmadan bazıları yolsuzluk diyor. Yolsuzlukların olduğu ülkede bunları yapabilir misiniz? 10 yılda 17 bin km bölünmüş yol yaptık. İşsizliği kontrol altında tuttuk, hatta azalttık. Yeni okullar inşa etmek var gündemimizde. Okullara teknolojik altyapı kurmak var.

Ben dedim:

- Yeme beni Başbakan!.. Yolsuzluk dediğin zaten böyle işlerde yapılır. Hiçbir iş yapmayan bir hükümette iş olmadığı gibi yolsuzluk da olmaz. 17 Aralık’tan beri  bizim de öğrendiğimiz yolsuzluklar havalimanı, AVM, köprü, duble yol ihalelerinde, hem enine, hem boyuna çok büyük alanların arsaya çevrilmesinde, İran’la altın ticareti dümenlerinde filan yapılmadı mı ?  Yolsuzluk dediğin ancak buralarda ve bu fırsatlarda yapılır. Mesela bizim T24’de kimse yolsuzluk yapamaz. Çünkü yolsuzluk yapılacak  para yok… Bilmem anlatabildim mi ?

O dedi:

- Adli raporu ortada, her şey ortada. Ama biz sabrediyoruz. Şu anda bir medya grubu bu bacımızı maalesef o paralel örgütle birlikte böyle bir şey olmadığına inandırmaya çalışıyor.

Ben dedim:

- Bak kardeş, öyle “bir medya grubu”nda  filan değil, mesleğini ciddiye alan bütün medya çalışanları, yöneticilerinde, dahası mahalle kahvelerindeki sohbetlerde hep bu konuşuluyor: Beş gün sonra alınan adli rapor ortada, görüntüler ortada, birinin dediğiyle ötekinin dediği çelişen ifadeler ortada. Tek bilinmeyen soru şu: O masalı o kadıncağız kendi mi uydurdu, yoksa ona “Şu gezicileri rezil etmemiz şart. Sen şöyle şöyle söyle; biz de onu yayalım” mı dediler ?

*    *    *

Yazı çok uzadı. Bu “o dedi – ben dedim” oyunu pek keyifli. Oyunu sizlerle paylaşan bir yazı yazmak daha da keyifli. Ama yer bitti…

Devamını  siz kendiniz oynayın artık.

Nasıl olsa seçimlere  daha 38 gün var. Her gün oynayabilirsiniz yani…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums