Çözüme Doğru (mu?)

  • 11.06.2013 00:00

 Herkesin dilinde aynı soru var:

- Sen gazetecisin bilirsin. Bu Gezi direnişi nasıl sonlanacak ?

Önceleri işi şakaya vurup “Kelin merhemi olsa kendi başına sürer. Bilmiyorum valla” diyordum. Sonunda sıkıldım, bunaldım. Soran kim olursa olsun somurtarak “Bilmiyorum. Sen biliyor musun” diye cevaplamaya başladım.

Pazartesi gününün şu ileri saatlerinde  sorsanız yine aynı cevabı veririm. Ama bu kez somurtmadan. Hatta belki bir cümlecik daha eklerim: “Bir çözüm olasılığı belirdi gibi…”

Bülent Arınç, uzun bir Bakanlar Kurulu maratonunun ardından Hükümet sözcüsü olarak gazetecilerin karşısına çıktı. Sözlerini kağıt gazetelerin internet sayfalarında her gazete kendi meşrebince, hesabınca farklı vurgularla aktardı.

Ben T24 haberine itibar ederim. T24’de çalıştığım için değil. Haberleştirirken bağımsızlığımızın, hiçbir sermaye grubuna ya da siyasal kuruluşa yakın durmayışımızın güveni ile haberi “Haber ne ise öyle” aktarmayı meslek ilkesi bellemişliğimizden…

Bence Arınç’ın yiğitliğe krem sürmemek için sözcüklerle oynayarak, Başbakanının canını sıkmayacak (Malum canı çabuk sıkılıyor ve sıkılınca da dilinin zembereği bozuluyor) cümleler kurmaya, sözcükler seçmeye özen göstererek söylediklerinde iki vurgu önemli, gerisi biraz laf kalabalığı, biraz zevahiri kurtarma çabası…

Bir: Başbakanın inatlaşmasının kilidinde yer alan Topçu Kışlası için “…Proje ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı verildiğine ve 4 tane de ayrı açılmış ama henüz karar verilmemiş dava olduğuna göre, yürütmeyi durdurma kararına uyacağımızı bildirdiğimize göre ilgili tüm paydaşlar bu konu üzerinde görüşebilirler…”

Tamam. Gezi direnişçileri de Başbakanın “Ben öyle istiyorum, öyle olacak” gibi buyurgan cümlelerine karşı mahkemenin verdiği karara uyulmasını isterler. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi ama kararın gerekçesine dikkatle bakılırsa aslında “Oraya kışla mışla yapılamaz” dedi.

İki: Başbakan’ın yarın (Çarşamba günü) temsil yeteneği olan bir grupla konuşacağı belirtildi. T24’ün Ankara’daki çalışkan karıncalarından Helin Alp’in haberi temsil yeteneği olan grupta yer alacakları açıklıyor: Ahmet Mümtaz Taylan, Prof. Betül Tanbay, gazeteci Hayko Bağdat, akademisyen Mücella Yapıcı, Greenpeace, ve  Helsinki Yurtaşlar Derneği'nden birer temsilci…

Günlerdir gezide direnen ve siyasal bir bütünlük oluşturmayan, ama siyasal bir bütünlük oluşturmak yerine birbirlerine saygı gösterip dayanışmanın  gelecek kuşaklara anlatılacak örneklerini vererek Gezi’yi savunanlar ne der bilemem. Ama amaç  “Bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek”  ise bu temsilciler Gezi’yi sahiden de temsil ederler. İnatlaşmayı marifet bellememişlerdir ve ilkelerden ödün vermeyecekleri de defalarca sınanmış bir temsilciler heyeti olduklarına inanıyorum.

Oyuncu, yönetmen Ahmet Mümtaz Taylan’ı tanımıyorum ama gezi direnişi sırasında “Leyla ile Mecnun” ekibindeki arkadaşları ile yaptıkları doğaçlamada taşlama sanatının harika örneklerini verdi. “Gezi de neymiş, esas Boğaz’ı betonlayalım, trafik de rahatlar” cümlesi belleğimde ve aklıma geldikçe gülüyorum. Besbelli ki sağlam duruşlu, mizahı sululuk olarak kavramamış az sayıdaki sanatçılardan biri…  

Profesör Betül Tanbay, pek çok kişi ve grup Taksim Gezisi’ni umursamazken, Gezi’yi savunmak için kolları sıvayanların içinde yer almıştı. Matematik profesörüdür. Yurttaş bilinci de matematik biliminin sağlamlığını taşır.

Mücella Yapıcı’yı size anlatmam uzun sürer. Tanıdığımdan beri (yani neredeyse millattan önceden bu yana) Mimarlar Odasında görevdeyken de, görev almadığı dönemlerde de ülkesini, kentini, yurttaşın haklarını savunmaktan mimarlık yapmaya vakit bulamayan bir arkadaşımızdır. İnadıyla ünlüdür.

Hayko Bağdat’a gelince… Gelmesek daha iyi. Yarım Ermeni, yarım Rum ve su katılmadık bir İstanbul fırlamasıdır. Kestirmeden söylemek gerekirse “Genç Hrantlar”dan biridir o ve en iyilerinden biridir o.

Ne kaldı?

Greenpeace ile Helsinki Yurttaşlar Derneği. Eh, bu ülkede etkili, gösterişsiz ama sonuç alıcı etkinliklerin mimarı, çok saygın iki sivil toplum örgütünü say, deseniz duraksamadan Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Greenpeace derim.

Sonuç: Çarşamba günü Recep Tayyip Erdoğan’ı zor bir toplantı bekliyor. Entelektüel birikimleri, saygınlıkları ve yurttaş bilinçleri ile kül yutmaz bir heyet ile buluşacak.

Yerinde olmak istemezdim…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums