Balyoz davasının konuşulmayanları

  • 25.11.2012 00:00

 Taraf gazetesinde 3 Kasım 2011 tarihinde yayımlanan “Balyoz davasının ardından” başlıklı yazıma çok sayıda yanıt aldım.


Birincisi, Türkiye’nin askerî vesayetten demokrasiye geçiş sürecini önemseyen ve bu sürece müdahil olmaya çalışan birisi olarak Balyoz iddianamesini tabii ki okudum. Ancak o yazıda söylemek istediğim, bu davalar konusunda taraf olmak için illa uzman ya da iddianameyi satır satır okumuş olmak gerekmediği idi. Bu fikrimi aynen savunmaya devam ediyorum. Balyoz belgeleri ortaya çıktığında sokağa dökülen ve “darbe olursa tankların üzerine çıkarız” diyen binlerce insan, “plan semineri”nde konuşulanlar kendilerini dehşete düşürdüğü ve kendilerini darbenin hedefi olarak gördükleri için sokaklara döküldüler.

İkincisi, yazının Taraf ’a gönderiliş tarihi 16 Ekim, yazının yayınlanma tarihi ise 3 Kasım’dı. Dolayısıyla yazıyı Taraf ’a gönderdiğim tarihte henüz Alper Görmüş’ün yazılarına bir yanıt verilmemişti.
 

Ya ses kayıtları

Hem gazetede yayımlanan itirazlar hem de bana gelen diğer yanıtlar şimdiye kadar olduğu gibi yine “sahte dijital deliller” iddiasına dayanıyordu. Ancak nedense hiçbirisi Çetin Doğan’ın da doğruluğunu kabul ettiği ses kayıtlarından bahsetmiyordu. Yer sınırından dolayı bunlardan sadece iki tanesini vermekle yetinmek zorundayım:

Çetin Doğan’ın açılış konuşması; “Bu plan çalışmasında yalnız şimdiye kadar olan plan çalışmalarının dışında belki de Türkiye’de ilk defa ... günümüzdeki gelişmeleri dikkate aldığımız zaman birinci öncelikli ele almamız gereken iç tehdidi .. öne alıyoruz.” Peki neymiş bu iç tehdit? “Arkadaşlar bu plan seminerini, 1. konjonktürel gelişmelere göre dikkatlerimizi nerelerde yoğunlaştırmamız gerektiğini ortaya koymak için yaptığımı herhalde hepiniz anlamışsınızdır. Yani buradaki Yunanistan meselesi tali bir meseledir... Söylediğimiz her söz, atacağımız her adım evvela laik demokratik cumhuriyetin korunması ve kollanılması, kollanması için olmalıdır...” Adı belirsiz bir komutan; “.. ülkenin yüzde oy potansiyeline baktığımızda ortaya çıkan irticai tablonun karşısında da yüzde 80’e yakın bir rakam var. Yani bunların da örgütlenmesi halinde .. irticai unsurlara karşı yapılabilecek karşı bir harekâtın da olabileceğini gözardı etmemek lazım.. 12 Eylül öncesinde ülke yangın yerine dönmüş her gün 50 tane insan ölüyordu. Sağ sol birbirine girmişti. Ama bir 12 Eylül darbesi bütün bunların hepsini ortadan kaldırdı. E şimdi böyle bir tehdidin ortadan kaldırılması için fazla uğraşa gerek yok. Yani kuvvetleri sağa sola göndermenin bana göre yapılacak en kolay harekât tarzı bir 12 Eylül gibi harekâtın baştan itibaren organize edilmek suretiyle bir anda söndürülmesi imkân sağlar diye düşünüyorum. Burada tabii, burada söylemek istemedik ama sonunda bunu vurgulamaya çalışıyoruz. Bundan sonraki konuşmalarda da dikkate alın...”

Diyelim bütün dijital deliller ve belgeler sahte, sadece bu sözler bile suçtur. Eğer diyorsanız ki kanunlara göre suç değildir, ben de diyorum ki o zaman değişmesi gereken kanunlardır. Bu sözleri etmenin bile suç sayıldığı bir ülke ancak askerî vesayetten kurtulmuş sayılabilir. Eğer bunu şu an var olan kanunlar bunu sağlamıyorsa o zaman kanunlar değişmelidir.
 

Darbeyi kim önledi

Bir de Balyoz kararının ardından 26 Eylül 2012’de Radikal gazetesinde yayımlanan habere bakalım. Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya’nın sözleriyle aktarıyorum, “Dün.. NTV canlı yayınına katılmıştım. Güncel konuları değerlendirmiş ve özellikle Balyoz davasıyla ilgili soruları yanıtlamıştım. Bir süre sonra cep telefonum çaldı.. Açtım, telefondaki ses ‘Aytaç Yalman paşamın korumasıyım. Sizinle görüşmek istiyor, uygunsanız kendisine aktaracağım’ diyordu. Demek ki programda konuşulan konu Balyoz’muş.

Daha önceki yazılarımda aktardığım için tekrar etmeyeceğim ama konuşmanın geri kalanında Aytaç Yalman darbeyi Hilmi Özkök’ün değil, kendisinin önlediği anlamına gelecek sözler söyler. Konuşmasını, “Erken öten horozun kafasını keserler; zamanı gelince konuşurum. Bizim de kafamız gitmesin” diyerek bitirir. Aytaç Yalman’ın başka bir zamanda başka bir şey söylemiş olması neyi değiştirir ki? Adam kellesinin gideceğinden korkuyor belli ki. Peki onun konuşmasını isteyenler neden bugün onu susturuyor?
 

Darbeciler nasıl yargılanır

Delillerin sahte olduğunu söyleyenler “evet bu plan seminerinde bir sorun vardır ve bu suçtur, ama içinde suçsuz olanlar, haksızlığa uğrayanlar vardır” demiyorlar. “Balyoz davası düzmecedir” diyorlar. O yazımda söylediğimi burada aynen tekrar ediyorum, adil yargılanma bir haktır ve istisnasız herkes için geçerlidir. Balyoz davasındaki haksızlıklara sizinle birlikte karşı çıkarım. Bunu öncelikle adaletin herkes için geçerli olduğuna inandığım, ikincisi bu davaların ancak bu şekilde askerî vesayet ile gerçek bir yüzleşmeye dönüşeceğini düşündüğüm için yaparım. Ancak kimse bana yukarıda alıntıladığım konuşmaların geçtiği sözde “plan semineri”nin suç olmadığına, bir darbe planı olmadığına ikna edemez.

Siz bunu kabul ediyor musunuz?


arifekose@gmail.com

24 Kasım Taraf/ Her Taraf

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums