"Kitleler"i eleştirebilmek!

  • 2.11.2013 00:00

 

Türkiye’de seküler-laik-sol temelli siyasetlerin bir türlü seçim kazanacak ölçüde kitleselleşememesi, bu kesimlerde parlayıp sönen kitleselleşme hamlelerinin kutsallaştırılması sonucunu doğuruyor.  

Bu da, kitlesel bir görünüm arz eden seküler-laik-sol temelli fikir, duygu ve eylemlerin eleştiriden muaf tutulması gerektiğine dair garip bir entelektüel eğilime yol açıyor...

Sonuç:

Kitlesel fikirler, duygular ve eylemler söz konusu olduğunda akan sular durmalıdır! Bu gibi hallerde insan kendisini kitlelerin teyit ettiği “doğru”nun coşkusuna bırakmalı, asla içerik ve öz tartışmasına girmemelidir!

Kişileri, partileri, kurumları yerden yere vurabilirsiniz; fakat eylemlerine temel teşkil ettiğini düşündüğünüz fikriyat üzerinden “kitleleri” eleştiremezsiniz!

Ya da: Bir “kitle”ye ortak bir nitelik atfedemezsiniz ve onu o nitelik üzerinden zinhar sorgulayamazsınız! Karşınıza hemen “herkesi aynı kefeye koyma”, “eleştirilen ‘kitle’yi oluşturan tek tek insanların bir bölümüne haksızlık etme” vb. türünden itirazlar çıkar.

***

2007’deki Cumhuriyet mitinglerinde bu halin en tipik örneklerinden birini yaşamıştık. Mitingler o kadar kitleseldi ve bu nitelikleri nedeniyle etraflarında öyle bir kutsallık hâlesi oluşmuştu ki, onları eleştirmek ancak “ifade özgürlüğü düşmanı” suçlamasını göze almakla mümkün olabilmişti. Oysa sonradan teslim edildiği gibi bu mitingler tarihimizin “özgürlükçü gibi görünen özgürlük karşıtı” kitlesel eylemlerinden biriydi.      

1996’da devlet içindeki “karanlığa” karşı başlatılan Susurluk eylemlerinin 28 Şubat’çıların yedeğine kaydıktan sonraki hâli de hiç kuşkusuz öyleydi.                                                                                                        

***

Yılmaz Özdil’in, “Asrın iftirasına uğrayan Maltepe’deki arkadaşlarım size mektup yazmak istiyor, lütfen adınızı adresinizi gönderin” çağrısına “kitlesel” bir cevap veren (birinci gün dakikada 20, ikinci gün dakikada 30 adres) Hürriyet okurlarıyla ilgili olarak 29 Ekim günü bu köşede bir yazım yayımlandı: “Ben o Hürriyet okurlarını çok iyi bilirim...”

Yazıda, Özdil’in yazısının “ana fikri”ne, yani “Hürriyet’in, ‘haksızlık’ karşısında isyan eden, özgürlük âşığı bir okur kitlesi vardır” imasına katılmadığımı anlatmaya çalışmıştım.

Yazıma gelen eleştiriler bir kez daha gösteriyordu ki, Türkiye’de kalabalıkların ortak düşünceleri, duyguları ve eylemleri kutsaldır; onları eleştiremezsiniz.

Milliyet’ten Mehveş Evin, başkalarının da paylaştığı ortak itirazı şöyle dile getirdi: “Görmüş’ün eleştirilerinin hedefi Yılmaz Özdil ve gazetesiyse, buyursun yapsın. Ama okura yönelik toptancı, aşağılayıcı tavır, gazeteciye yakışıyor mu?”

İşte anlatmak istediğim şey tam da bu!

Hürriyet okurlarının çok büyük bir bölümünün paylaştığı bir ortak tavır tespit etmişsem ve bu bana yanlış geliyorsa, o tavrı neden eleştiremeyecek mişim?

O tavrın dışında kalan Hürriyet okurlarının olduğunu elbette ben de biliyorum, fakat bu, neden bir Hürriyet okuru profili tanımlamamı engellesin?

Bu profil “pozitif” olsaydı “bütün okurları aynı kefeye” sokma eleştirisi yine de yapılacak mıydı? Soruyorum ama cevabını hepimiz biliyoruz: Yapılmayacaktı.

Son sorum, bana yazarak “hepimizi aynı kefeye koymaya hakkınız yok” diyen Hürriyet okurlarına: Kendisine yağan adreslerden kalkarak Hürriyet okurlarını “Dünyanın en büyük ailesi” ilan eden Özdil’i “hepimizi aynı kefeye koyma” diye eleştirdiniz mi?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums