- 7.05.2020 00:00
1950’li yıllarda Türkiye’de Yüksek Öğrenim kurumlarında okuyan öğrencileri temsil eden iki kurum vardı: Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) ve Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nu (MTTB).
Yüksek Öğrenimde okuyan gençleri çatısı altında toplayan MTTB, o yıllarda daha çok CHP politikalarına yakın bir politika izliyordu, MTTB’nin MHP kontrolüne girmesi 1965 kongresinden sonradır.
1950’li yıllarda İlköğretmen Okullarında ve Eğitim Enstitülerinde örgütlü Öğrenci Dernekleri bulunuyordu. Bu dernekler bir araya gelip Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nu (TMTF) kurmuşlardı. TMTF’nin bu açıdan MTTB’ye göre temsil gücü daha yüksekti. Aralarında bir gerilim bir çekişme ise henüz yoktu.
Eğitim Enstitüleri’nde yönetmelik gereği öğrenciler siyasi teşekkül oluşturamaz, okullarda siyasi gruplaşmalar içinde yer alamazlardı. Fakat Eğitim Enstitülerinde öğrenci örgütleri siyasi bir oluşum olarak değil, öğrencilerin kol çalışmaları yolu ile bu okullarda sosyal yaşama katılmalarının, okul yaşamını demokratik işleyiş içinde sürdürebilmenin bir aracı olarak görülüyordu.
1955’den sonra Adnan Menderes Hükümeti “Küçük Amerika” olmayı kafasına koymuştu. Fakat vaatlerinin tersine ülkede ekonomi gün geçtikçe kötüye gidiyordu. Bu ise karşısında muhalefetin gün geçtikçe güçlenmesine yol açıyordu.
Bu yıllarda 1957’de Kıbrıs’ta bazı istenmeyen olaylar yaşanmaya başlanmıştı. Menderes Hükümeti, içeride olan bitenin üstünü örtmek, kendi etrafındaki safları sıkılaştırmak için bu olayları kullanmak istedi.
Türkiye bir gün, “Atatürk’ün evine Selanik’te bomba atıldı” haberi ile uyandı. Bir gazete, normal tirajının on katı baskı yaparak, bu haberi İstanbul’un dört bir yanına yaydı. Ardından tarihe “6-7 Eylül olayları” diye geçen olayları yaşadı Türkiye.
Olayların görünürdeki aktörleri, birden bire ortaya çıkan bağırıp çağırarak İstanbul’da Rumların evlerine, işyerlerine saldıran, evleri, dükkânları yağmalayan guruplardı.
6-7 Eylül olayları aynı zamanda MTTB ve TMTF içinde siyasi ayrışmanın fitilini ateşleyen ilk olaylar oldular. Olayların ardından, bu örgütlerin olaylar içindeki rolü ile ilgili bazı yazılar çıktı basında.
1957 yılında Necati Eğitim Enstitüsünde Talebe Cemiyet’inin başkanı Necip Güngör, Sekreteri ise Şükrü Saltuk idi. Necatibey Eğitim Enstitüsü bünyesinde bu yıllarda “Mavi-Yeşil” adıyla bir de dergi çıkıyordu.
Bu dergide NEE Talebe Cemiyeti Başkanı Necip Güngör’ün, bir yazısını bulduk. O yıllarda Eğitim Enstitülerindeki öğrenci örgütlenmelerini anlamak bakımından bu yazı önemlidir. Yazı şöyleydi:
“Süratle kalkınan memleketimiz gençlikten birçok şeyler bekliyor. Sosyal düzenin sağlanmasında Atatürk devrimlerinin beslenmesinde ve muasır medeniyet ışığının bütün memleket düzeyinde yayılmasında gençlik kendini görevli sayıyor. Birey ve toplum olarak her durumda ve koşulda payına düşeni idrak ediyor. Bu amaçla gençlik kurluşları meydana getirilmekte; memleket ve toplum sorunları ele alınıp işlenmektedir.
Her türlü etkiden uzak, siyasi amacı olmayan bir gençlik kuruluşu da Türkiye Milli Talebe Federasyonudur (T.M.T.F).Türkiye Yüksek Öğrenim Gençliğinin gerçek temsilcisi bu kuruluştur. Bünyesinde 5 birlik ve 42 cemiyet vardır. Dolayısı ile 41 bin yüksek öğrenim öğrencisi bu federasyonun üyesi bulunuyor.
Federasyonun meşgul olduğu sorunlar üç gurupta toplanabilir:
1. Türk Yüksek Öğrenim Gençliğinin öğrenim yaşamı ile ilgili sorunlar
2. Memleket ve toplum sorunları
3. Uluslararası gençlik kuruluşları ile ilgili sorunlar.
Adı geçen kuruluş 1948 yılında kurulmuştur. Yıllık bütçesi 100 bin lira civarındadır. Gelirlerini bağlı birlik ve kuruluşların aidatları, hükümetin tahsisatı, bankaların ve iktisadi devlet teşekküllerinin yardımları oluşturur.
Amacını, Basın, Yayın, Turizm, Öğrenci hakları, köycülük, spor, folklor ve beynelmilel münasebetler komisyonu gibi bazı komisyonlar aracı ile gerçekleştirir.
T.M.T.F 13. Büyük kongresi bu yıl (1957) Zonguldak’ta toplandı. Altı gün devam eden toplantıya 81 delege katıldı. İki yıllık çalışma yönetim ve mali durumu incelendi ve görüldü ki:
a) Federasyon İstanbul 6-7 Eylül olayları dolayısı ile manen ve maddeten sarsılmıştır.
b) 6-7 Eylül olaylarında federasyon camiasının suçu ve günahı yoktur.
c) Bu iki yıl zarfında hükümetin federasyona yardımı az olmuştur.
d) Uluslar arası Öğrenci kuruluşları ile ilişki kurulmuş; Kopenhag, Birmingham konferanslarına katılınmış, Turizm bürosunun organizasyonunda içte ve dışta öğrenci gezileri yapılmıştır.
Son iki yıllık devrede çalışan yönetici arkadaşlar bütün samimiyetleri ile göreve sarılmış fakat kendilerinin de ifade ettikleri gibi şansızlık eseri beklenen başarıyı sağlayamamışlardır.
Yeni yürütme ve yönetim kurulunun, federasyon bünyesinde karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmayı tekrar gözden geçirmesi ve mali istikrarı sağlayacak tedbirleri alması gerekiyor. Yeni Genel Başkan arkadaşımız Ethem Özdemir’in samimiyetine heyecanına ve taşkın enerjisine güveniyor ve kendilerinden gençlik olarak çok şeyler bekliyoruz. Başaracağından da eminiz.”
Başbakan Adnan Menderes, 12 Ekim 1958 tarihinde Manisa'da yaptığı bir konuşmada halkı Vatan Cephesi saflarında toplanmaya çağırdı, ardından mahkeme kararı olmadan tutuklama yetkisi verilen Tahkikat Komisyonları kurulmaya başlandı.
Bunun üzerine öğrenciler 1958-1959 yıllarında, Demokrat Parti iktidarına karşı ülkenin dört bir yanında Adnan Menderesi istifaya çağıran gösteriler yaptılar. Necatibey Eğitim Enstitüsü öğrencileri de 1959 bu amaçla bir yürüyüş yaptılar. Öğrenciler okuldan Parka doğru topluca ve sessizce yürüdüler. Daha sonra bu mahkemede dava konusu oldu.
Fakat savcısı, polisi, avukatı ağız birliği yaptılar, öğrencileri korudular. “Bu çocuklar zaten her öğleden sonra topluca parka doğru gezinti yaparlar” söylemi içinde olay kapatıldı (Edebiyat Öğretmeni Mustafa Yılmaz, Cevdet Atmaca tanıklığı, Saim Açıkgöz onayı).
Yukarıda belirtilen belge ve olay Necati Eğitim Enstitüsü öğrencilerinin Türkiye ve Dünya gençliği ile nasıl sıkı ilişki içinde olduklarını, diğer yandan toplumu sarsan olaylara ne denli duyarlı olduklarını göstermesi bakımından önemlidir.
Son olay Necati Eğitim Enstitüsü öğrencilerinin, ekonomide ve siyasette kötü gidişe verdikleri tepkiyi göstermesi bakımından olduğu kadar, Balıkesir’de Necati Eğitim Enstitüsü ve Öğretmen okuluna nasıl sahip çıkıldığını göstermesi bakımından da önemlidir. Öğretmeni ve öğrencisi ile Adnan Çakmakçıoğlu yönetimindeki Necati Eğitim Enstitüsü’ne Balıkesir’de kamuoyunun nasıl baktığını gösterir.
Adnan Çakmakçıoğlu’ndan sonra okul müdürü olan Osman Hatipoğlu da Öğrenci Örgütüne okul sosyal yaşamına katılma kanallarını hep açık tuttu. Okulda işlerin demokratik ilişkiler içinde saygı-sevgi çerçevesinde, dayanışma içinde götürülmesine önem verdi.
Örneğin öğrenciler öğrenci örgütü eliyle okulun alım-satım komisyonunda söz sahibiydiler. Sınıflarda tartışıyor, yemekhanede çıkacak yemek programına öğrenciler birlikte karar veriyorlardı. Bu yemekler için alınacak malzemeye, bu malzemenin nereden, kimden alınacağına öğrenci örgütü karar veriyordu. Mevsiminde Palamut alınır, ya da bütün bir koyun alınır, kullanılmayacaklar okulun buzhanesinde saklanırdı.
Kantin Öğrenci örgütünün kontrolünde işletiliyordu. Okulda çalışan Berberin, Terzinin kiralarını öğrenci örgütü alırdı.
1954-1970 arasında Necati Eğitim Enstitüsü’nde öğretmen, öğrenci ve yönetim arasında böylesine sıkı bir dayanışma, işbirliği vardı. Örgütü aracılığı ile öğrenci okul yaşamına böylesine aktif katılırdı.
Kaynak: Mavi Yeşil, Aylık Fikir Sanat Fikir Dergisi Sayı:2 Nisan-Mayıs 1957. Derginin sahibi Talebe Cemiyeti adına Nuri Güngör’dür, Yazı İşleri Müdür ise Mustafa Tecirli’dir.
Tanıklıklar: Mustafa Yılmaz (Edebiyat Öğretmeni), Cevdet Atmaca (Resim-iş Öğretmeni), Mustafa Uslu, (1971 NEE Sosyal Bilimler Mezunu)
Yorum Yap