Yeni Tutuculuk Eliyle Yaşam Tasarımı ve Sonuçlarımar

  • 2.06.2012 00:00

 Postmodern yaklaşımın açtığı yolda “yeni tutucu dinamik” (Neoconservative moment) eliyle dünyanın yeniden şekillendiğine tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin bu sürece eklemlenmesi ise, AKP eliyle gerçekleşiyor. İktidardaki yeni tutucular bir yandan rantı yeniden paylaştıracak düzenlemelerle dayandıkları eliti güçlendirmeye çalışıyorlar, diğer yandan merkeziyetçi yapıyı ülkede ve bölgede süreci gerektiğinde güç kullanarak kontrol altında tutabilecek biçimde yeniden tasarlıyorlar.

Son aylardaki tartışmalara, gelişmelere bir de bu perspektiften bakmak gerekir diye düşünüyorum. Kentsel dönüşüm yasasının yeni tutucu eliti ekonomik olarak güçlendirecek biçimde işletileceğine emin olabilirsiniz. AKP’nin Kürt sorununu içerde karşılıklı barış ve hakların teslimi temelinde çözmeye niyeti olmadığı Uludere katliamı ile ortaya çıktı. Şimdi de BDP milletvekillerine doğrudan baskı yoluyla Kürt yasal muhalefetinin sesi kesilmeye çalışılıyor. Hava yolları işkoluna getirilen grev yasağı ile toplu sözleşme sürecindeki işçilere göz dağı veriliyor. Bu politikaları sürdürmek için ihtiyaç duyduğu desteği ise AKP, kürtaj yasağı getirerek, İstanbul Çamlıca’da dev bir cami yapmayı gündemine alarak muhafazakâr kamuoyundan devşirmeye çalışıyor. Bir yandan da, örgün eğitimin ikinci dört yılında Kur’an dersleri okutma gibi, uzun vadeli amaçlarını gerçekleştirebilmek için kullanacağı mekanizmalar oluşturuyor.

Yenitutucu dinamik yenidünya düzenine Türkiye’yi eklemlemek için gerekli adımları cüretkârca atarken; buna alternatif program için kafa yorması beklenenler, enerjilerini kısır tartışmalarda tüketmeye devam ediyorlar. Bu nedenle bu hafta yenidünya düzeni arayışlarının ortaya çıkardığı yeni sorunları, tehlikeleri tartışmak istedim sizinle. Buna alternatif programın dayanması gereken temel değer ve ölçütlerinin ne olması gerektiği ile ilgili düşüncelerimi açıklamayı ise daha sonraki haftalara bırakacağım.

Modernleşme (Modernite) kavramı tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş süreci içinde ortaya çıktı. Düşünce düzeyinde modernizm toplumsal iradenin, aşkın olanının elinden alınıp aklın denetimine bırakılmasını savunur. Toprak köleliğinin yerini ücretli iş gücüne bırakabilmesi için bireyin kilisenin kontrolünden çıkması, özgürleşmesi, yasalar karşısında eşit olması gerekiyordu. O nedenle Aydınlanma döneminin belirleyici sloganları “Özgürlük, laiklik, bilimsel düşünce” oldu. Özne olarak insan, insan aklı, pozitif düşünce, bilim, laiklik bu süreçte ön plana çıktılar. Kilise dogmaları bir tarafa atıldı. Okullar kilisenin kontrolünden çıkarak genç ulus devletlerin elinde dünyevileşti. Eğitimde deneye, gözleme, bilimsel düşünceye önem verilir oldu. Sanayi devrimleriyle teknoloji de, ulaşım, bankacılık, iletişim alanlarında olağanüstü bir gelişme yaşandı. Giderek güçlenen genç ulus devletler modernleşme sürecinin ürünleriydi. Diğer yandan modernleşme süreci içinde, kültürel siyasal alanda bir dizi dönüşüm de yaşandı.

Düşünce alanında ise modernleşme süreci içinde her alanda ortaya çıkan doğrular; kuramlar, sistemler tartışılmaz niteliğe büründü. Yaşama kılavuzluk edecek tutarlı ve değişmez yargılara, yasallıklara ulaşılmaya çalışıldı. Aynılıklara, benzerliklere, standartlaşmaya vurgu yapıldı. Bilginin otoritesi geleneksel, uhrevi otoritelerin yerini aldı. Modernist epistemoloji içinde bilgi, giderek kültürler üstü nesnel ve evrensel hale geldi. Neden sonuç ilişkisi içinde, akıl yürütme yoluyla ulaşılmayacak sonuç yoktu.

Dünyevileşme(sekülerleşme)-laikleşme, özgürlük ve özerklik arayışı, kuralcılık, bürokrasi, homojenlik-tekdüzelik, mekanik bir dünya anlayışı; nesnel olana bağlılık, bilimcilik, akılcılık(rasyonalizm), tarihselcilik; Pozitivizm, her alanda bütünlüğe genellemelere varma, evrensel olana ulaşma arayışı ve ulusalcılık modernleşme dönemine damgasını vuran, bu dönemi karakterize eden kavramlar oldu. Pozitivizm, Klasik Liberalizm, Marksizm gibi düşünce sistemleri bu dönemin ürünüdürler.

Postmodernizm kavramı ilk kez A. Toynbeetarafından kullanılsa da 1970’li yıllardan itibaren başta J.F. Lyotardolmak üzere Avrupalı kuramcılar tarafından geliştirildi. Kuantum kuramının, Thomas Khun’un, J.Habermas’ın, Feyerabend’in kavramın içinin doldurulmasında önemli katkıları oldu.  Küreselleşme ile içine girilen süreç içinde bu kavram bir düşünme ve yaşama biçimini ifade edecek biçimde kullanılmaya başlandı.

Postmodernizm öncelikle evrenin bir kaos olduğunu, bu kaosa bir anlam vermeye çalışmanın da anlamsız olduğunu savunur. “Herkesin doğrusu kendine” anlayışından hareket ederek “görecelik” düşüncesine ulaşır. Sonuçta gerçekliği gereksinimlerimiz, ilgilerimiz, önyargılarımız ve kültürel geleneklerimiz doğrultusunda biz biçimlendiriyoruz. Öyleyse bizim dışımızda kesin doğru, salt gerçek diye bir şey yok. Evrendeki bütün olan biteni tek bir açıklayıcıyla açıklamak da mümkün değil. O nedenle artık ne gerçek, ne yalan, ne sabit fikirlilik, ne kalıplar, ne yenilik, ne güzellik, ne çirkinlik var. Yani “ne olsa gider”(eklektisizm). Kimsenin bir diğerinin tercihini yargılamaya hakkı yok. Yani yaşanan ve yaşanacak olan her şey meşru (öznellik). Bir metinden ne anlaşılması gerektiği ile ilgili ortak bir karara varılamaz. O nedenle bireyin tercihlerini tartışmak anlamsız.

Görüldüğü gibi Postmodernizm “tek”in hâkimiyetini yadsıyor. Mükemmel toplum arayışına karşı çıkıyor. Bir yandan çok kültürlülüğü, çoğulculuğu her kültürün teşvik edilmesini savunurken diğer yandan özgürlük, eşitlik, adalet gibi eski kavramların, ideallerin eski anlamlarını yitirdiğini söylüyor.

Fakat asıl önemli olan Postmodernist anlayış içinde küreselleşmenin  ortaya çıkardığı sonuç. İlk bakışta alabildiğine özgürlükçü, çok kültürlülüğe saygı temelinde gelişen bu söylem dünyada ve diğer gerginlik bölgelerinde katılımcılığı, demokratik yeniden bir yapılanmayı ön görmüyor. Mozaiğin her parçasının kendi içinde demokratik bir işleyişe sahip olmasını, farklılıkların birbirine yaklaşmasını, uzlaşmayı yani kaosun katılımcıların tümü tarafından el birliği ile korunacak bir istikrara, yaşamın zenginleşmesine dönüştürülmesini istemiyor.

“Ne olsa gider” durumu, kaos durumu süreklilik kazansın ki; süreç uluslar üstü tekelleri temsil eden kurumlar tarafından sürekli kontrol altında tutulabilsin. Bunu istiyor. O nedenle bölgesel tehditlerin, bölgesel savaşların, iç savaşların sona ermesini küresel aktörler istemiyor. Tam tersine, silahlarsızlaşmayı, bölgesel çatışmaları kışkırtıyorlar; gerginlikleri sürekli diri tutmaya çalışıyorlar. Afrika’da açlığın ortadan kalkması, orta doğuda İsrail’in tehdit unsuru olmaktan çıkması; Suriye’de, Irak’ta iç savaşın durması; Türkiye’de Kürt sorununun hallolması; ekolojik dengenin korunması amacıyla tüketim çılgınlığının kontrol altında tutulması küreselleşmeyi sürükleyen aktörlerin işine gelmiyor. Yenitutucu aktörler, dünyada bölgeler arasında ekonomik eşitsizliğin sürmesinden, kapitalizmin bunalımların devam etmesinden nemalanıyorlar. Entelektüel kapasitenin gelişmesini ve halkların bundan daha geniş yararlanmasını istemiyorlar. İletişim, bilişim sektörlerindeki, gen teknolojisindeki (biyogenetikteki) gelişmelerden dünyada tüketim çılgınlığını sürdürmek için yararlanıyorlar.  Öte yandan insanları sığ entelektüel kapasiteye sahip bir dünya vatandaşlığında buluşturmaya çalışıyorlar. Edebiyat, sinema iletişim sektörü bu amaçla kullanılıyor. “Metris”, Yüzüklerin Efendisi gibi filimler bu amaca hizmet ediyor.

Bütün bunlar postmodernisist yaklaşım içinde yükselen yeni tutucu dinamik eliyle gerçekleştiriliyor. Dinler arası diyalog süreci, İslamiyet ve Hıristiyanlık arasında diyalogun değil, tam tersi gerilimin belirli bir tonda sürmesine hizmet ediyor. Amerika’daki 11 Eylül saldırısından sonra İslam Dünyasına dönük operasyonlarla, Hıristiyan dünyada bilinçli olarak İslami fobi yaratıldı. Avrupa ülkelerinde göçmenlere karşı tahammülsüzlük her geçen gün yükseliyor.

Sonuç olarak postmodern anlayış içinde ortaya çıkan ve gelişen küreselleşme ile ortaya çok kutuplu bir dünyada kaos süreğen hale geliyor. Küresel aktörler yeni tutucu dinamikler eliyle kaos durumu süreklilik kazanıyor. Süreç içinde ortaya çıkabilecek tehdit edici unsurlara gerektiğinde hukuksuz biçimde güç kullanabilecek biçimde gücü elinde tutmaya çalışıyorlar.

Öte yandan sermaye belirli ellerde fakat olağanüstü hareketli ve esnek biçimde kullanılıyor. Eskinin dev endüstriyel işletmelerin yerini daha çok bilgiyi ve bilginin kullanım biçimini kontrol altında tutan küçük ve son derece hareketli örgütlenmeler alıyor. O nedenle emeğin işlevi de, emekçilerin örgütsel yapılanması da postmodernist süreçte değişime uğruyor.

AKP’yi küreselleşmenin taşıyıcısı yenitutucu dinamiğin Türkiye ayağı olarak görmek; söylemlerini, attığı adımları genel trent içinde yüklendiği rolü göz önünde tutarak değerlendirmek gerekiyor.

Sürecin böylesine karmaşık bir biçimde ilerlemesi, postmodern yaklaşım içinde yer alan aktörlerin yer yer özgürlükçü, demokratik bir söylem kullanmaları sol demokratik kamuoyunda kafa karışıklığı yarattı. Küreselleşmeyi toptan inkârdan, modernizm savunuculuğuna, otoriter tutuma savrulmalara, halka güvensizlik gibi, geleceğe karamsar yaklaşım gibi duygusal savrulmalara tanık olduk. Hâlbuki Postmodern yeni tutuculukla, modernist düşünce kalıpları içinde kalarak, modernist kavramlarla mücadele edemezsiniz; alternatif modeller üretemezsiniz.  Karşınızdakinin elinde yeni geliştirilmiş etkili silahlar var, siz onun attıklarıyla ona karşı mücadele edeceksiniz. Olacak iş mi bu?

Küresel aktörlerin varmak istedikleri sonucu, yapıyı göz önünde tutarak; küreselleşme sürecinde ortaya çıkan sorunları, tehditleri, deformasyonları göz önüne alarak; yeni sömürü biçimlerini, yeni sömürü silahlarını, bunun karşısında emek güçlerinin farklılaşan örgütsel yapılarını, farklı istismar alanlarını dikkate alarak ve tabi ülkedeki yenitutucuların yapılanmasını, paradigmalarını göz önünde tutarak değerlerinizi ve ölçütlerinizi buna göre yeniden belirlemek; programınızı buna göre geliştirmek durumundasınız.

Bu konulara kafa yormaya devam edeceğiz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums