- 24.03.2014 00:00
İktidar elinizde. Önünüzde yerel seçimler var. Hayat memat meselesi haline getirdiğiniz seçime bir hafta kalmış. İnsanların haberleştiği Twitter gibi bir sosyal medya ağını kapatıyorsunuz.
Nasıl bir ruh hali içinde yapılabilir bu? Nasıl bir tedirginlik, panik, çaresizlik halidir? Kendine güveni mi, akıl tutulmasını mı gösterir?
Siyasi kimliğinizi Genç Osmanlılarla başlayan, Jön Türklerle devam eden, Kemalizm’le yerleşen merkeziyetçi, elitçi siyasal kültür içinde buldunuz. Referansınızı inançtan alıyorsunuz. Oy oranınızı %45’lerde tutabilirseniz Cumhurbaşkanlığına aday olacaksınız. Hatta Cumhurbaşkanı yetkilerini arttırmak, ipleri tümüyle elde tutmak gibi bir niyetiniz var.
Fakat süreci öyle bir noktaya getirdiniz, sistemi öyle tahrip ettiniz ki artık geriye dönmek mümkün değil. Ya geleceğinizi güvence altına alacak sistemi yeniden düzenleyeceksiniz ya da yaptıklarınız ayağınıza dolanacak. Başaramazsanız yargılanacaksınız. Onca emek boşa gidecek. Sadece sizin değil siyasi ikbalini size bağlamış bir sürü kurtarıcının da kaderi size bağlı. Bir tür olmak ya da olmamak mücadelesi veriyorsunuz.
Bütün bunları da anladık da. Tam bu noktada ihtiyacınız olan bu muydu? Twitter’da sizin de hesabınız yok mu? Aynı zamanda binlerce takipçinizi de cezalandırmış olmadınız mı? Ne elde ettiniz, karınız ne oldu? İşte bunu anlayamadık.
Sonuçta yetersiz de olsa demokrasi içinde yaşamak isteyen, Cumhuriyetine biraz olsun demokrasi bulaşmış bir ülke burası. Bu ülke bu vizyonu taşır mı? Sonunda belki nihai bir kurtuluşa çıkacağız çıkmasına da yaşantımızı alt üst ettiniz. Yüklendiğiniz misyon bu mu?
“Ayakta durmaya yetecek kitle desteğine sahip olayım bana yeter” duygusu ile hareket eden her muktedirin yaptığını yapmıyor musunuz? İradenizi sitemde kurulacak ilişkilerin dayanağı olması gereken hukukun yerine koymuyor musunuz?
Biz sivri burun, yumurta topuk ayakkabılarına yan basıp çalım satarak, nara atıp etrafını pos keserek insanları korkutup sindirebileceğini sanan kabadayıların devri çoktan bitti biliyorduk. Yoksa bitmedi mi?
Artık insanlar korku ve tehdit altında yaşamak istemiyor. Geleceklerinin güvence altında olduğunu görmek istiyorlar. Yaşamlarını etkileyen kararlara katılmak istiyorlar. Çevrelerinde, dünyada olup bitenlerle daha fazla ilgileniyorlar.
Bir lokma, bir hırka devri bitti, insanlar daha fazlasını istiyor. Doğaya zarar vermeden, doğa tarafından cezalandırılmadan, daha kaliteli yaşamak istiyorlar. Çocuklarının daha iyi eğitim almasını istiyorlar. Toplanan paraların nerelere harcandığını bilmek istiyorlar. Adalet, özgürlük, fırsat eşitliği istiyorlar. Kısacası, kaderleri ile barışık olmak istiyorlar.
İnsanların bunları istemeye hakları yok mu?
Parmağınızı insanların gözüne sokarak, tehdit ederek, ağza alınamayacak laflarla insanlara saldırarak, onları birbirlerine karşı kışkırtarak, hamasetle, demagojiyle sonuç alabileceğinize gerçekten hala inanıyor musunuz? Hala bunlara yatırım yaparak bu ülkeyi nereye taşımayı düşünüyorsunuz? Bu ülke bu kadar sahipsiz mi?
Şaibeli, kural dışı, ahlaki olmayan gizli kapaklı işlerin üstü daha ne kadar örtülebilir ki?
Kurumsal yapıda son günlerde gerçekleşen tahribatın sonuçları olmayacak mı? Bu tahribat yapanın yanına kar kalır mı? Muhalif bir yazı, bir yayın gördüğünüzde canlarını burnundan getirdiğiniz gazete ve televizyon yöneticileri, talimatlarınıza uyarak meydanları savaş alanına çeviren polis şefleri, uzun adama methiye düzen yeni dosya düzenleyicileri daha ne kadar arkanızda duracak sanıyorsunuz?
Lider sultası olmasa içinizden sizi aklıselime çağıran bir ses mutlaka çıkardı. Bütün olup bitene rağmen içinizden “Ne oluyor?” diyen çıkmıyorsa, bu inanın iyi bir şey değil? Bu kendinizi yenileme mekanizmasına sahip olmadığınızı gösterir. Gözünüzde at gözlüğü son sürat yapışacağınız duvara yol alırsınız da haberiniz olmaz.
Kamuoyu “1 Nisan Şakası’nı” çoktan paketledi. Bu paketin sizin elinizde patlamayacağının bir garantisi var mı? Oylarınız %40’ın altına düşerse ne olacak? Youtebe ile Facebook’u da kapatıp Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte erken genel seçime mi gideceksiniz?
Siz hiç muhalefet olmadınız. Belki de sorunun temelinde yatan bu.
Önce muhalefet sonra iktidar olsaydınız iktidar gücü belki sizi bu kadar sarhoş etmezdi. Yaptığınız güzel şeylere sahip çıkmasını da, iktidar olmanın sorumluluğunu da, kıymetini de belki daha iyi bilirdiniz? Benden sonra tufan mantığı ile hareket etmezdiniz. Belki de bu gözü karalığın arkasında yatan gerçeklik budur.
İktidarda isen her şey, iktidarda değilsen hiçbir şey, böyle siyaset mi olur?
Bu fütursuzluğun, hırçınlığın sosyal yapıda nasıl bir huzursuzluğa, karmaşaya, kamplaşmaya, çatışmaya yol açtığını görmüyor musunuz?
Muhalefeti de kendinize benzettiniz, yoksa muhalefet mi sizi kendine benzetti.
Sanki karşınızdakilerin hepsi kâfir, Allah yolunda cihada çıkmışsınız. Etnik birlikteliğin yerine inanç birliği koyayım derken ülkeyi getirdiğiniz yere dönüp bir bakın.
Halkın sağduyu örneklerinden ilham alıp, barışı, huzuru, uzlaşmayı sağlamak için çaba göstereceğinize iktidar ve muhalefet el ele vermişsiniz insanları birbirlerine düşman ediyorsunuz. Siyasetin bu ruh haliyle yapıldığı yerde huzur olur mu, siyasi birliği sağlamak mümkün olur mu?
Siz kavga edeceksiniz. Halk da aranızda hakemlik yapacak öyle mi? Biz sizin kavganızı izlemek, nefret seslenişlerinizi duymak zorunda mıyız?
Bu ülke bir buçuk yıl daha bu siyasi kavgayı nasıl kaldırır? Siyasi ikbal arayışı gözünüzü kör mü etti. Çevrenize, ülkeye bir bakın, sorumlusu olduğunuz tahribatı göremiyor musunuz? Bu mücadelenin neresinde akıl, izan, iman var.
Bu ülke için nasıl bir gelecek tasarrufunuz var. Demokratik bir anayasa için, güven içinde yaşamayı sağlayacak adil bir hukuk sistemi için, fırsat eşitliğine ve mesleki kişilik sahibi birey yetiştirmeye dayalı bir eğitim için, insanları karar organlarına daha fazla katmak için, doğayı korumak için, barışı sağlamak için, huzur için ne yapacaksınız.
Bize bunları anlatın. Alınızı başınıza alın.
Yorum Yap