Ve başörtüsü meclise girdi, peki ne değişti?

  • 4.11.2013 00:00

 Ve başörtüsü meclise girdi.

Bunu bünyesinde geçmişte yaşanmış, belleklerimize kazınmış insan hakları ihlalleri ile ilgili görüntüler için meclisten gelen bir tür özür dileme, gönül alma olarak mı değerlendirmeliyiz?

Haç sonrası örtünmeye karar vermiş milletvekillerimize meclisin dün gösterdiği hoşgörü; Merve Kavakçıya, Leyla Zana’ya, Şafak Pavey’e meclis merdivenlerinde sürüklenerek gözaltına alınan Kürt milletvekillerine yaşatılanları tamir eder mi sizce? Çok zor.

Bırakın açık giysiyi, kolsuz elbisesi ile kürsüde bir kadın milletvekili ya da trans bir üye bir konuşma yapsın bakalım. Bir de öyle test edelim meclisi, o başörtüsüne özgürlük isteyen AKP, MHP milletvekillerini. Ondan sonra tartışalım meclisin geçmiş günahların kefaretini ödeyip ödeyemediğini.

Düne kadar başı açık dolaşmış olsalar da AKP’li bazı kadın milletvekillerinin, artık başlarını kapatmalarına saygı gösterilmesini talep etmelerini son derece doğal karşılıyorum. Bunun mecliste böyle karşılanması da meclisin olgunlaştığının, normalleştiğinin göstergesi kuşkusuz. Buraya kadar bir itirazım yok.

Ancak, kabul edelim ki başörtüsüyle gelen kadın milletvekillerine, Mecliste kimin hangi niyetle, hangi düşünceyle hoş görü gösterdiği konusu biraz karışık.

AKP’li vekillerimizin hemen hepsi, mesai arkadaşlarının başını örtmelerine, özgürleşmenin önündeki engellerden biri kalktığı için sevinmiş olabilirler mi? Bu sevinçte kadının İslam’ın emrettiği kalıplar içine girmesinden, bunun meclis bünyesinde meşruiyet kazanmasından duyulan mutluluğun hiç mi payı yok?

Kılıçdaroğlu, zihinlerde iz bırakan Merve Kavakçı olayında başını çektiği geleneğin oynadığı utanç verici rolün izini silme dürtüsünden güç almasa, mecliste başörtülülere sert tepki göstermeye hazırlanan ulusalcı kanada engel olabilir, bu kanadı kontrol altına alabilir miydi?

Bütün bu karşılıklı peşrevlerde seçim sathı mahalline girilmiş olmasının hiç mi payı yok sizce?

Kadına yönelik baskı ve aşağılamanın envai çeşidinin yaşandığı erkek egemen bir toplumda; geleneksel-muhafazakâr erkeğin başörtüsüne bakışını, kadının özgürlük talebine saygı temelinde değerlendirmek mümkün mü? Bu ülkede kadına şiddet sıradan günlük olaylar arasında yer almıyor mu? 

Daha geçen hafta bebeğini evde bırakıp ölümüne yol açtığı için bir kadını basınımız linç etmedi mi? Peki, çocuğunu arabada bıraktığı için, neredeyse ölümüne neden olacak babaya aynı tepki verildi mi? Kadını bu hale düşüren erkeğin, toplumun hiç mi kabahati yok? Bu ülkede hala tecavüz edilen alnının karası ile kaçacak delik ararken, tecavüz eden hep mağrur mu gezecek?

Bu olayda gazetesinin sürdürdüğü linç kampanyasına önce seyirci kalıp ardından köşesinde kadının psikolojik sorunları da olabileceğini, gayrı meşru çocuğunu ortaya çıkarmaktan korkmuş da olabileceğini, bebeği yalnız bırakmak zorunda kalmış olabileceğini yazan genel yayın yönetmenlerimiz de oldu (Eyüp Can “Vurun Kahpeye” 26.10.2013). Yani kadını önce linç ettik, sonra acıma âlicenaplığını gösterdik.

Cinsellik ile ilgili davalarda kadını öldüren adama “tahrik indirimi”, çocuğa tacizde bulunana, çocuğun ırzına geçene “rıza indirimi” yapan biz değil miyiz? On iki yaşında bir kızın defalarca ırzına geçenlere 4 yıl 2 ay ceza verirken (2010), pankart açan bir kıza 6 yıl 8 ay (Kasım 2012), polis aracına taş atan Berivan’a 7 yıl dokuz ay (Ocak 2010) ceza vermedik mi?

Koca şiddetine maruz kalan kadın polise gittiğinde artık yeterince koruma hizmeti alabiliyor mu? Şafak Pavey’e engelini gizlemesi için pantolon giymesine izin vermeyen bir meclisimiz, kadının her ihmalinde linç kampanyası başlatan bir basınımız; erkekle kadının kaşı karşıya geldiği davalarda erkeğin yanında; vatandaşla devletin karşı karşıya geldiği davalarda devletin yanında yer alan bir hukuk sistemimiz yok mu?

Bunları kadına reva gören bir toplumda, başörtü talebinin bir tür özgürlük talebi olarak bu kadar alkışlamasında sizce de bir tuhaflık yok mu? Başörtülü milletvekillerinin meclis içinde hoşgörü ile karşılanmasını, bunun kamuoyu tarafından da memnuniyetle karşılanmasını özgürlük alanında, normalleşme yolunda atılmış bir adım olarak değerlendirelim değerlendirmesine de; ortada duran ikiyüzlülüğü de görmezden gelmeyelim.

Başörtülü kadınlarımızın taleplerini anlıyor, arkasındaki düşünceye bakmadan bunu saygı ile karşılıyorum ve özgürleşme adına kendi payıma yürekten destekliyorum. Ama bir taraftan da muhafazakâr erkeklerimizin bunu neden bu kadar istediğini de anlamaya çalışıyorum. Toplumda kadına, kadın ile ilgili sorunlarda manzara bu iken, kadına dönük bunca saldırıyı görmezden gelen ama öte yandan kadını ille de başörtüsü içinde görmek isteyen erkek için sonuçta bunun bir anlamı olmalı, değil mi?

O zaman bu tür erkek milleti için ortada geriye bir şu kalıyor: Başörtüsü aracılığı ile kadına bir tür koruma kalkanı örme düşüncesi; el birliği içinde üretilen erkek egemen toplumun kötülüklerinden erkeğin hiç olmasa kendi kadınını koruma isteği ve hissiyatı.

Evet, bu da insanca bir şey diyebilirsiniz, eyvallah. Ama eğri oturup doğru konuşalım: Hal böyle ise sonuçta bu, erkeğin kadını sadece kendine ait görme bencilliğinden başka bir şey de değil.

Sizce de öyle değil mi?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums