TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDE KALİTENİN ARTTIRILMASI ÜZERİNE (2)

  • 23.09.2012 00:00

 Kalkınma Bakanlığı tarafından 10. Kalkınma Planı hazırlıkları içinde sürdürülen Eğitim Sisteminin Kalitesinin arttırılması Özel İhtisas Komisyonu çalışmaları içinde değerlendirilmek üzere hazırlanan raporun ikinci bölümüdür.

Ortaöğretim, mesleki eğitim temelinde yeniden yapılanmalıdır:

İdeolojik boyutu öne çıkan eğitim anlayışımız içinde mesleki eğitim, 1980’li yıllara kadar liselere yönelik eğitim talebine alternatif oluşturma düşüncesi içinde ancak kendine yer bulabilmiştir. 1980’li yıllardan itibaren mesleki eğitime dönük önemli adımlar atılsa da genel lise uygulaması, elit yetiştirmeye dönük öğrenci hazırlayan okullaşma olarak temel karakteristik özelliğini devam ettirmiş; ortaöğretimde genel belirleyici okullaşma olmuştur. 

O nedenle Türkiye’de eğitimin kalitesi yükseltilmek isteniyorsa mercek altına alınması gereken okullaşma alanı esas olarak genelde ortaöğretim, özelde ise mesleki teknik eğitimdir.

Üniversitede okumak için bu yıl Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’ne (ÖSYM'ye) başvuran ortaöğretim mezunu öğrenci sayısı 1 milyon 895 bindir. Bu öğrencilerden ancak 650 bini lisans, ön lisans programlarına 224 bini açık öğretim programlarına yerleştirilmiştir. Geriye kalan 1 milyonun üzerinde öğrenci eğitim sistemi içinde hiçbir meslek edinemeden hayata (sokağa) atılmıştır.  Geçen yıl lise son sınıftan mezun 780 bin 700 öğrenciden 400.450 civarında öğrenci meslek edinmeden ve öğrenime devam edemeden sokağa atılmıştır. En iyi eğitim vermesi beklenen Fen Liselerinden mezun olan öğrencilerin ancak  %56-57’si lisans programlarına yerleşebilmiştir. Oysa 2000’li yıllarda bu oran %85-90’lardaydı.(http://www.internethaber.com/lys-osym-yerlestirme-sonuclari--452982h.htm) 

Bu nedenle böyle bir okullaşmaya sahip ortaöğretimde içinde gençlerin mesleki olgunluğa ulaşmasına yardım etmeye dönük yönlendirici ve yerleştirici rehberlik faaliyetlerinin geliştirmeci bir rehberlik anlayışı içinde sürdürülmesinin asgari koşulları bulunmamaktadır. Aynı zamanda bu durum eğitim sisteminde öğretim kadrolarının yaptıkları işe inanmamalarını, öğrencilerin resmi ortaöğretim kurullarında alacakları eğitimin bir işlerine yaramayacağı inancını da körüklemekte; sistemde moral erozyonun önemli nedenlerinden biri haline gelmektedir.

Hiçbir meslek sahibi yapmadan verdiğimiz lise diploması gençlerin hiç bir işine yaramamaktadır. İş yaşamına her yıl vasıfsız bir sürü gencin girmesiyle piyasada belgesi olmayan iş görenler artmakta; tüketiciler nitelikli hizmet alamamakta; emeğin değeri ucuzlaşmakta; iş yaşamında, sosyal yaşamda karmaşa buna bağlı olarak da huzursuzluk her geçen gün biraz daha artmaktadır.

2009’da MEB verilerine göre ortaöğretimde net okullaşma oranı %58,5’lardayken mesleki ve teknik ortaöğretimde net okullaşma %25’lerde gerçekleşmiştir. Dokuzuncu Kalkınma Planında 2013 sonunda meslek okullarında okullaşmanın genel ortaöğretimin %52,8’i olması öngörülmüştür. 2012’nin sonuna gelinen şu günlerde, mesleki eğitim bütün ortaöğretimin %43-44’ü dolaylarındadır. Bu %43-44’ün kapsadığı alanının ne ölçüde mesleki olup olmadığı da ayrıca tartışılmalıdır. Bu alanın içinde yer aldığı kabul edilen İmam hatip Liselerinin, aslında daha sonra çeşitli mesleklere yöneleceklere alt yapı hazırlayan okullar olduğu bilinmektedir. Hâlbuki Avrupa Birliği standartlarına ulaşma hedefi olan bir ülkenin genel ortaöğretim içindeki mesleki teknik öğretimin payını %65’lere çekmesi gerekir. (DPT, MEB,2009-2010;MEB, 12/06/2009 tarihli genelge)

 

 

 

1998

2007

 

EĞİTİMDE

EĞİTİM DIŞINDA

EĞİTİMDE

EĞİTİM DIŞINDA

 

Yaş grubu

Toplam %

İstihdam Edilen %

İstihdam Dışında%

Yaş grubu

Toplam

%

İstihdam Edilen%

İstihdam Dışında%

 

TÜRKİYE

15-19    

20-24     25-29    

40,2 13,4

  2,9

32,1

44,7

60,4

27,7

42,

36,7

15-19    

20-24     25-29    

44,60

17,60

  4,7

19,30

36,70

53,50

 

OECD

(ortalama)

15-19    

20-24     25-29    

80,2

35,2

12,8

11,2

46,9

67,1

  8,6

18,0

20,1

15-19    

20-24     25-29    

84,3

41,0

14,0

  8,6

42,9

68,9

 

AB-19(1)

(ortalama)

15-19    

20-24     25-29    

83,7

36,7

12,8

  8,5

45,2

66,5

 7,8

18,1

20,7

15-19    

20-24     25-29    

87,7

42,2

13,6

  6,6

41,5

69,2

 

(1) Aynı zamanda OECD üyesi olan AB üyesi ülkeler

      OECD, Education a Glance (Polat 2009:14)

Yukarıda tablolaştırılan OECD verilerine bakıldığında 2007’de Türkiye’de 15-19 yaş grubu içinde istihdam edilen gençlerin oranı %19.3, eğitimdeki gençlerin oranı yüzde %44.6’dır. 15-19 yaş grubunda OECD ülkelerinde 2007’de istihdam edilenlerin oranı ise ortalama  %8.6, AB ülkelerinde ortalama %6.6 iken eğitimdeki gençlerin oranı OECD ülkelerinde ortalama  %84.3 AB ülkelerinde ortalama %87.7’dir.   Aynı yıl 25-29 yani mesleki olgunluğa erişmiş gençlerin içinde Türkiye’de istihdam edilen gençlerin oranı %53.5 iken istihdam dışında kalan gençlerin oranı yüzde%41,8; eğitimdeki gençlerin oranı ise%4,7’dir. Yine 2007’de 25-29 yaş grubunda istihdam edilenlerin gençlerin oranı OECD ülkelerinde ortalama  %68.9 AB ülkelerinde ortalama %69.2 iken istihdam dışı kalan gençlerin oranı ortalama %17.1; eğitimdeki gençlerin oranı OECD’de %14 AB ülkelerinde de ortalama  %13.6 oranındadır. 

Yani biz gençlerimizi 2007 itibarı ile OECD ve AB ülkelerinde okuyan gençlerin kabaca yarısı kadarını ortaöğretimde okuturken; AB’deki gençlerin 3 katı OECD deki gençlerin ise iki katından oldukça fazlası oranında istihdam etmişiz. Demek ki 15-19 yaş arasında istihdam edilen gençlerin 1998’de %32’sinin 2007’de ise %19.3’nün mesleğe yönelmesinde bizim ortaöğretim sisteminin herhangi bir rolü olmamış. Öte yandan AB ve OECD ülkelerinde ortaöğretim ve yüksek öğretimin istihdamdaki payı 2007’de %60’ları geçerken, bizde ortaöğretim ile yüksek öğretimin toplam istihdamdaki payı %34’lerde kalmış. Yani sadece istihdam edilen nüfusun yaş oranlarını temel aldığımızda bile bizim hem ortaöğretimin hem üniversite öğretiminin istihdamdaki payı, nerede ise AB ve OECD ülkelerine göre yarı yarıya düşük kalıyor. Kaldı ki istihdam edilenlerin tümünde bizim okullarımızın AB ve OECD ülkelerindeki okullar kadar mesleğe yöneltmede katkısı olmadığını da biliyoruz. 

Meslek değişikliklerinin normal karşılandığı yeni bir trendin içinde yer alıyoruz. O nedenle meslek okullarından mezun olan gençlerin önemli bölümünün okullarda öğrendikleri mesleği yapmamalarını, üniversite mezunlarının yeniden meslek edindirme kurslarına alınmasını; postmodern süreçte belki bir yere kadar normal karşılayabiliriz. Ancak elinde belgesi olmadan su tesisatçılığı yapan arkeologlarımızın; polislik yapan, güvenlik görevlisi olan matematik öğretmenlerimizin sosyal yaşamdaki olağan görüntüler haline gelmesini de normal karşılamamak gerekir. Önemli olan ne meslek yaptıkları değil, bir mesleğe sahip olup olmadıkları denebilir. Ancak “Kervan yolda düzülür” mantığıyla hareket edildiğinde, ortaya konan enerjinin, yapılan harcamaların önemli bir bölümünün boşa gittiği, en azından amacına ulaşmadığı da ortadadır. Bu da eğitimin finansmanı açısından verimliliği düşüren problemli bir durumdur.

Son on yılın önemli tartışmalarından birinin üniversiteye geçişte alanlar bazında uygulanan katsayının mesleki eğitimin gelişimini engelleyip engellemeyeceği olduğu hatırlardadır. Bu katı uygulamanın kaldırıldığı son sınavda 700 bin civarında meslek lisesi mezunundan sadece 430 bin kadarı üniversite programlarına tercihte bulunabilmiş; tercihte bulunanların da ancak yarısı o da ezici çoğunluğu ön lisans programlarına olmak üzere yüksek okullarda okumaya hak kazanabilmiştir. Bu sonuç son on yıldır bu konuda yapılan tartışmaların (16 şura tartışmaları hatırlanmalıdır) büyük oranda enerji kaybı olduğunu açıkça göstermektedir.

Ortaöğretimde sadece Fen Lisesi gibi, Anadolu Öğretmen Lisesi gibi sınavla yerleştirdiğimiz okullarda sağlıklı bir yönlendirmeden söz edebilir. Kabul edelim ki, ortaöğretim de başarı ekonomik durumu iyi olan ailelerinin çocuklarına verebildikleri özel öğretim olanakları sayesinde mümkün olabilmekte; eğitim sisteminin bu başarıya katkısı sınırlı kalmaktadır.

Bütün bu veriler genel lise uygulamasının üniversiteye öğrenci hazırlama misyonunu yerine getiremediğini; genel liselerin amacı ve doğrultusu belirsiz okullaşmalar haline geldiklerini açıkça göstermektedir. Ortaöğretim kurumlarında sağlıklı bir mesleki rehberlik hizmeti sürdürülebilmesi için okul organizasyonu, program ve okul iklimi bakımından gerekli asgari koşullar bulunmamaktadır.  Mesleki eğitimin standartları doğru belirlenememiş, programlar ve okullaşma türleri gerçekçi yapılandırılamamıştır. Ön raporda PISA, TIMMS gibi uluslararası ölçme ve değerlendirmelerden yola çıkılarak Türk Eğitim sistemi ile diğer ülke eğitim sistemleri arasında yapılan karşılaştırmada Türk eğitim sisteminin fen bilimlerinde, matematik öğretiminde, dil kullanımında öğrencilere temel bilgi ve becerileri kazandıramadığı sonucuna varılmıştır. Varılan bu sonucun ortaöğretimi temsil eden genel lise uygulamasının amacı ve doğrultusu belirsiz bir okullaşma haline gelmesi ile ilişkisini görmek gerekir. (Gür, 2012: 17-26)

Sorunun çözümü kuşkusuz; merkeziyetçi devlet geleneğinin gözden geçirilmesinden tutun da, tüketen toplumdan üreten topluma dönüşmeye; bireysel üretme, yaratma heyecanının toplumda uyandırılmasına; kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasına; yerinden yönetime ağırlık veren yeni bir anayasa hazırlanmasına kadar; çağdaş devlet olma ile ilgili pek çok köklü adımla yakından ilişkilidir.  Bu alanda yeniden yapılanmaya gitmeden ne alt kademelerdeki yönlendirmeleri, ne de yüksek öğretim programlarının sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi mümkün görülmemektedir. 4+4+4 ile birlikte bundan böyle öğrenciler dönem olarak bir yıl, yaş bakımından eskiye göre iki yıl önce bu karmaşanın içine taşınmış olacaklardır. O nedenle bu alanda sağlıklı bir yapılanma olmadan yapılacak diğer müdahalelerin de korkarız başarılı olma şansı olmayacaktır. 

Çağdaş bir eğitim anlayışı doğrultusunda eğitimde kaliteyi beklenen düzeye çıkaracak ortaöğretimde okullaşma için önerilerim şunlar olacaktır:

ü  Öncelikle hedefi ve doğrultusu belirsiz hale gelen genel lise uygulaması mutlaka değişmeli, genel ortaöğretimi temsil eden bir okullaşma olmaktan çıkmalı; ortaöğretim esas olarak mesleki karakter taşıyacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.

ü  İkinci kademenin üzerindeki her türlü okuldan mezun olmak ortaöğretim mezunu sayılmak için yeterli olmalı,  meslek okullarından mezun olan öğrenciler lise mezunlarının başvurabileceği bütün sınavlara ve imkânlara başvurma hakkına sahip olmalıdırlar.  

ü  Lisans programı hedefi olan öğrencinin lisede okuması, diğerlerinin ise kendilerine uygun programlara ortaöğretim süreci içinde yönelmelerinin önü açmak için özel olarak “Lise” sadece akademik çalışmaya yönelme enerjisi ve gücünü kendinde gören öğrencilerin yöneleceği bir okullaşma haline getirilmelidir. Lise mezunu olabilme “Lise Bitirme Sınavı”ndan yeterli not almaya bağlı olmalı; bu sınav sonucunda yeterli not alanların içinden fakülteler kendi öğrencilerini kendileri seçmelidirler.

ü  Meslek okulları iki yıllık ortak programı takiben çeşitlenen “Çok Programlı Meslek Okulları ve birbiri ile ilişkili alanlarda (elektrik-elektronik gibi) “Meslek Okulları biçiminde genelde ortaöğretimi temsil edecek biçimde yeniden yapılandırılmalıdır. Meslek okulları, Çıraklık Eğitim Merkezlerinde uygulanan programları da içine alacak şekilde genel kültür ağırlıklı 1yıllık ortak programı takiben işin niteliğine göre 18-30 ay arası okullar olarak düzenlenebilir

ü  Meslek Okulları yerel meclisler bünyesinde oluşturulan “Bölge Mesleki Eğitim Kurulları” bünyesinde yapılandırılmalıdır. Çünkü bölge yaşamındaki çeşitlik, zenginlik, devinim ve bölge ihtiyaçları ile ilişkilendirilmediği sürece meslek okulları mesleki yönde sağlıklı gelişemez. Bölge yaşamını etkileyemez. Bölgenin meslek okullarını yönetecek kurulda o bölgedeki ilgili oda, dernek ya da birlikler şeklindeki mesleki örgütlenmelerin temsilcileri, yerel yönetim temsilcisi bulunmalıdır. Bölgedeki ilgili meslek okullarının temsilcileri ile bölgedeki üniversiteden ilgili alan uzmanlar bu kurullarda olmalıdır. Bu okullar mesleki Eğitim Kuruluna bağlı “Okul Gelişim Ekipleri” ile yönetilmelidir.

ü  Her meslek için gerekli yeterlilikler ve bu yeterlilikleri karşılayacak teorik ve pratik öğretim süreleri gerçekçi bir biçimde belirlenmeli; meslekler programlara dönüştürülmelidir. Bölgelerde sosyal-ekonomik yaşamı zenginleştirecek bütün meslekleri içine alacak biçimde ortaöğretimde program çeşitliliği sağlanmalıdır.

ü  Mesleki kişiliğin 23-24’lü yaşlarda billurlaşmaya başladığı göz önünde tutularak yatay geçişler İlk yıldan üniversitenin ikinci yılına kadar açık tutulmalıdır.

ü  Mezun olduktan sonra o alanda mesleğin sürdürülmesi özendirilmelidir. Piyasada aldıkları mesleki eğitim sonunda belge sahibi olanların dışında o alanda hiçbir işin yapılamayacağı bir sisteme geçmek asıl hedef olmalıdır.

ü  Mesleki Teknik Okullar (veya Mesleki Teknik Yüksek Okullar) ikinci kademe üzerinde sosyal-ekonomik yaşamın gerektirdiği nitelikli insan gücünü yetiştirecek;  mesleğin özelliğine göre 5-6 ya da 7 yıl arasında değişen okular olarak yeniden örgütlenmelidir.  Örneğin, eğitim, sağlık ve hizmet alanı  personelinin önemli bir kısmı, elektrik, bilgisayar, inşaat teknisyenleri, adalet bakanlığı, tapu-kadastro elemanları, muhasebecileri, bazı hizmet elemanlarını bu yolla yetiştirilebilir. Meslek okulları mezunları, lise 1-2. sınıf öğrencileri, hatta lise mezunları bu okullara yatay geçiş yapabilmelidir.

ü  Ortaöğretim meslek okulları uygun mekânlarda (ilgili iş merkezlerinde, organize sanayi bölgelerinde) kurulmalıdırlar.

KAYNAKLAR

Bozkurt Güvenç ve diğerleri, Yeni Eğitim Düzeni Ankara:TÜSES Yay.,t.y.

Canatan Kadir. Çok Kültürlü Toplumlarda Çok Dilli Eğitim Olanakları: Teori, Politika ve Uygulama olarak Hollanda Friesland örneği. Uluslar arası Eğitim sosyolojisi Sempozyumu. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fak yayınları, 2012

Gür, Bekir S. Onuncu Kalkınma Planı Eğitim Sisteminin Kalitesinin Arttırılması Özel İhtisas Komisyonu Ön Raporu: Kalkınma Bakanlığı, 2012.

Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim İstatistikleri 2008-2009.

Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim İstatistikleri 2009-2010, Ankara

Milli Eğitim Bakanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı, Ortaöğretimde okullaşma ile ilgili Genelge, Sayı: B.08.0.SGB.0.03.05–010.06- 3223 12/06/2009.

LYS Yerleştirme Sonuçları, http://www.internethaber.com/lys-osym-yerlestirme-sonuclari--452982h.htm) 

Polat Serdar. Türkiye’de Eğitim Politikalarının Fırsat Eşitsizliği Üzerindeki Etkileri. Ankara: DPT yayın No:2801, 2009.

Türer, Ali.Türk Eğitim Tarihi Ankara: Detay yayıncılık, 2011.

Türer, Ali. Türk Milli Eğitim Sisteminde Uygulanan  Program Geliştirme Modelinin Sistem Yaklaşımı Acısından İncelenmesi. Tokat: 16. Eğitim Bilimleri Kongresi  Bilimleri Kongresi, 2006)

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums