Siyasette önce fikir, sonra iletişim aracı…

  • 14.02.2017 00:00

CHP  Lideri Kemal Bey demiş ki:


“O kadar sıkışmış vaziyetteler ki benim Salı konuşmalarıma kendi konuşmalarını denk düşürüyorlar. Bu korkunun belirtisi. 'Kılıçdaroğlu'nu kimse dinlemesin'; bu arayış içindeler. Son KHK ile havuz medyasına ceza yazılmasın diye 'eşitlik ilkesini' de bu gerekçeyle kaldırdılar. Çünkü bizim konuşmalarımıza mecburen yer verecektiler. Şimdi onu da kaldırdılar.”

Ana muhalefet liderine göre herhalde AK Parti'nin ödü kopuyor Kemal Bey'den…

Sayın Genel Başkan “Adil bir referandumun önüne yeni engeller getirildiği” kanısındaymış. Partililere Kartacalı Hannibal'ın “Ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol yapacağız” sözünü anımsatarak “Bu tablo karşısında umutsuz olmayın” demiş ve izlenecek yöntemi ilan etmiş.

Kemal Bey'in bulduğu ve haberin başlığında 'Yeni Yol' diye takdim edilen siyasi iletişim yönteminin adı canvassing imiş. Bunu duyan rakip partilerin gözlerine korkudan uyku falan girmeyecektir herhalde…

Sözlükler, siyasi iletişim tarihi kadar eski olan bu yöntemin Türkçe adının 'Yüzyüze görüşme' olduğunu söylüyor. Ya kapı kapı dolaşıp, ya da telefonla, ya da diğer elektronik araçlarla…

Kemal Bey'in yeni keşfettiği bu yöntemin örneğin AK Parti tarafından kuruluşundan bu yana uygulandığını bilmeyen var mı acaba?

Hannibal'in izinden gidip 'yapmayı' düşündükleri yeni yol işte bu canvassing imiş…

Bir de şu durumu hatırlamakta yarar var. 1983'te ANAP tek başına iktidara gelirken medyanın neredeyse tamamı ve darbe lideri faşist Evren'in tüm yaptırım araçları karşısındaydı. Benzer bir durum 2002'de AK Parti için söz konusuydu. Şu sıra yedi düvele karşı millî bağımsızlık mücadelesi veren Tayyip Erdoğan o sıralar da karşısında blok halinde duran medyaya rağmen partisini tek başına iktidara taşımayı başarmıştı?

Peki ne ile?

Yanıtı çok basit. O yöntem, bu araç, şu 'canvassing'le falan değil. Sağlam bir fikir, güçlü bir konsept, sıfırdan kurulmuş bir teşkilat etrafında birbirine inanmış fedakâr kadrolarla ulaşılmıştı bu hedefe…

Aslolan fikriyattır; iletişim araçları değil…

Oscar, ABD'nin ruhuna ışık tutar

Bugün bizde 'Sevgililer Günü' diye bazılarının kutladığı St. Valentine Günü… Wikipedia internet ansiklopedisi, St. Valentine'i özetle şöyle anlatıyor:

“Valentine ya da Valentinus, Hristiyan inanışına göre Roma azizlerden biridir. 269 yılı civarında öldürüldüğü sanılmaktadır. Aşıkların Azizi olarak da bilinir. Valentine, her yıl 14 Şubat günü anılır, zamanla bu gün Sevgililer Günü'ne dönüşmüştür.

Valentine kelimesi batı medeniyetlerinde 'hoşlanılan kişi' ya da 'sevgili' anlamında kullanılır. Sevgililer Günü'nde gençler hoşlandıkları kişilere “Be my valentine” (Sevgilim olur musun?) yazılı kartlar verirler.”

Bizim medyanın ciddî bir kısmının sanki bütün ülke St. Valentine gününü kutluyormuş havasına girmesi hiç şaşırtıcı değildir. Kültürel yabancılaşmanın tavan yaptığı yerlerden biridir bu tür günler…

Hıristiyan Batı'da pek çok ünlü sanatçının seslendirdiği “My Funny Valentine” şarkısı ile büyümüştür o kesim. Herkesi de öyle bilirler. Perakende ve de özellikle çiçekçilik sektörünün, özellikle 'paralı' sayılabilecek kesimin alışveriş heyecanını 'gıdıklamak' için kullandığı bu tür günler, tüketim toplumunun gerekleri doğrultusunda tasarlanır.

Aşk ve nefret ABD popüler kültürünün en sık yaslandığı iki temel duygu alanıdır. Bu duygu alanlarının popüler kültürdeki karşılığının ABD'de en iyi sergilendiği ortam Oscar Ödülleri'dir… Her yıl genel popüler eğilimleri (trend) gösterir hangi tür filmlerin ödüllendirildiği… Ya 'çıtırbom', 'taze suya tirit' aşk filmleri ya da nefret filmleri, ancak sonunda ABD'ye özgü 5 mukaddes alanın galebe çaldığı filmler, o yıla damgalarını vururlar.

Nedir o 5 alan? Adalet sistemi, Güvenlik sistemi, Sağlık sistemi, Kilise ve inanç sistemi, Eğitim sistemi… Pek ender bir ikisi hariç tüm filmlerde 'kötüler' sistemi ne kadar sarsmaya çalışsalar da, sistem içindeki 'iyi' unsurlar sayesinde yine de galip gelir ve bir tür katarsis (arınma) ile finale ulaşılır.

Bu yıl da yakından izleyin, bakın hangi filmler aday, hangileri kazanacak. Bir tanesi, çıtırbom olanı belli: La La Land. Bütün ödülleri toplayarak geliyor. 7 tane Golden Globe (Altın Küre) almış bile. En son da İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA), en iyi film, en iyi kadın oyuncu, en iyi yönetmen, en orijinal müzik ve en iyi sinematografi dallarında 5 dalda ödül vermiş. Klasik Hollywood dönemine romantik bir gönderme yapan film, 5 yıl önce 5 Oscar ve çeşitli diğer organizasyonlardan 161 ödül almış olan The Artist adlı film gibi, ABD'de ne zaman iç karartıcı bir ortam olsa ruh ferahlatıcı işlevini yerine getirecek gibi…

Bir de zencilere karşı yaptıkları yüz yıllık insanlık dışı haksızlıkların vicdanlarda yarattığı yaraları sarmaya, aslında iyi Amerikalıların zencileri ne kadar sevdiklerini (!) anlatan filmler aday. Oscar, her yıl ABD'nin içinden geçtiği ortak ruhi şekillenmeye ışık tutar. Bu yıl da böyle olacak…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums