Red ve kabul aynı anda…

  • 15.11.2016 00:00

 ABD Başkanı Obama'nın “Avrupa'daki sığınmacı krizinde en iyi umut Türkiye ile AB arasındaki anlaşma” dediğine dair haber bize ulaştığında, AB'nin Dışişleri Bakanları'nın Brüksel'deki toplantısı başlamıştı. Toplantı öncesinde her kafadan bir ses çıkıyordu. Aralarında ülkemiz adına 'derin kaygılar' taşıyanlar da vardı; mülteci akınıyla mücadele konusundaki kritik öneminden dem vuranlar da. Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını isteyenler de vardı, “Ancak şu anda müzakereleri askıya alarak ne elde etmek istediğimizi sormamız gerek. İletişim kanallarını açık tutmamız lazım” diyenler de…


İngiltere'de Bakan olmadan önce faşizm ve ırkçılıkla suçlanan; Bakan olduktan sonra da Türkiye'ye gelip bizimle ilgili son derece olumlu açıklamalar yapan İngiltere Dışişleri Bakanı Johnson, dünkü açıklamasında “Türkiye'de yaşananlar ortak çıkarlarımızın aleyhindeymiş gibi aşırı bir tepki vermememiz gerekiyor. Çok ciddi bir durum, çok ciddi bir darbe girişimi ile karşılaştıklarını unutmayalım” derken hangi Avrupa Ruhu'nu dile getiriyordu acaba?..

Aralık'taki liderler zirvesine kadar bu konuda karar çıkmasının beklenmediğini söyleyenlerin yanı sıra AP Başkanı Martin Schulzgibi Türkiye'ye ekonomik yaptırımların gündeme geleceğini ifade edenler de vardı. 

Bilindiği gibi cevap gecikmedi. En büyük ihracatımızı AB'ye yaptığımız derhal bir kenara bırakılıp Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğluve Cumhurbaşkanımız Erdoğan yine hodri meydan çektiler ve AB'yi de, Parlamento'sunu da ikiyüzlülükle itham ettiler.

Öte yandan öküz altında buzağı arayanların tersine, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in Anadolu Aslanları İşadamları Derneği ASKON'un toplantısında bir soruya verdiği yanıtta belirttiği gibi “Bugün Avrupa'dan kopmak demek FETÖ'nün başarılı olması demektir” ifadesiyle, Dışişleri Bakanımız'ın boş tehditlere pabuç bırakmayan tavrı arasında, 'ilkeli duruş' temelinde bir çelişki yoktur. 

Türkiye, 'diplomasi'den uzun yıllar boyunca 'araziye uyma'yı anladığı için son 10 küsur yıldır uygulanan özgün ve özgürlük temelli dış politikasıyla, yanlışlarıyla ve doğrularıyla özünde, 'tarihi şekillendiren akışta özne olabilme'nin gereklerini yerine getirdiği, red ve kabulü aynı anda yaşayabildiği için, ilkeli tutumuyla Hıristiyan Batı'yı şaşkınlığa uğratmaya devam ediyor. 

İlkeli olmanın sonuca yönelik en önemli getirilerinden biri, muhatabıyla arasındaki ilişki ve iletişim yönetiminin bol saçaklı verilerini zaman içerisinde sadeleştirmesidir. Türkiye'nin arazide kaybolmayacağının artık anlaşılmış olması, bu sadeleştirmenin sonuçlarından biridir.

Bir çuval inciri berbat etti…

Kelebek sadece hostesin hatasına kurban gitmedi. Esas olarak 'Perdeyi yıkıp viran eyleyen', şecaat arz ederken sirkatin söyleyen Okan Bayülgen olmuştur…

Her şey espri ile şakaya vurarak, ciddiyetten uzaklaşılarak 'idare edilemez'; hele de son derece ciddiye alınması gereken bir özür süreci söz konusuysa… Yazının bundan sonrasını okumadan önce şu kısacık videoya göz atmakta yarar var: https://goo.gl/HOF2Ka

Doğan grubunun bir yayını olan Kelebek'in verdiği Altın Kelebek Ödülleri'nde, bizim Türk milletini doğru dürüst anlamak için tüm iletişimcilerin izlemesinin şart olduğunu iddia ettiğimiz ve çok önemsediğimiz TRT 1'in Diriliş (Ertuğrul) dizisi halk oylamasıyla yılın dizisi seçiliyor. Yöneticiler, kendi grup kanallarından biri olan Kanal D'deki dizilere rakip olan Diriliş'in ödül almasını engellemiyor ve sonuçları maniple etmiyorlar.

Ödülü vermek üzere sinema dünyamızın en büyük yapımcılarından biri olan Türker İnanoğlu sahneye geliyor ve Diriliş'in başarılı yapımcısı ve yazarı Mehmet Bozdağ ile yönetmeni Metin Günay'a ödülünü takdim ediyor. 

Ne oluyorsa o anda oluyor; belki de programın henüz başı olduğundan mı acaba, sahnedeki hostesin acemiliğinden mi desek, programı sunanların gafletinden mi desek, hostes, yapımcı ve yönetmeni sahneden almak üzere yolu gösteriyor… Ödül sahiplerine, herkese layık görülen teşekkür konuşmasına izin verilmemiş oluyor.

Kelebek'in yöneticisi Cengiz Semercioğlu ve Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin duruma çok üzülüyor ve Bozdağ'dan defalarca özür diliyor ve derhal gerekeni yapacaklarını söylüyorlar. (Bu süreci Semercioğlu internet sayfasında uzun uzun anlatmış) http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/cengiz-semercioglu_105/dirilis-ekibinin-tepkisi-abartiliydi_40277258… 

Diriliş'çiler Okan Bayülgen'in özür dilemesinin yeterli olacağını söylüyorlar. Her canlı yayında olan bu tür hataları düzeltmenin yolunun da ânında özür dilemekten, hatayı kabullenmekten geçtiğini herkes biliyor…

Okan Bayülgen özür dilemek için sahneye geliyor ve zurnanın zırt dediği yer işte orada düğümleniyor. Bayülgen, hiç izlemediğini söylediği dizinin yöneticilerinden öyle bir alaycı tonlama, öylesine aşağılar bir şekilde özür diliyor ki, bir çuval inciri berbat ediyor… İnsana keşke özür dilemeseymiş dedirten bu tarz, tabii ki Bozdağ için adeta ikinci bir darbe oluyor… O da doğal olarak iade ettiği ödüle dönüp bakmıyor bile...

Tüm zamanların en çok izlenen diziyi oylarıyla ödüle layık gören milyonların değerleriyle birlikte hatır ve gönlünü de hiçe sayan bu tavrın (kısa videoyu mutlaka izleyin) yarattığı krizin, geniş halk kitlelerine ulaşmayı hedefleyen Doğan grubu tarafından yönetilmesinde kendi itibarları açısından yarar olabilir…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums