- 12.04.2012 00:00
Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağım için yazılarıma 1 hafta ara veriyorum. 19'unda görüşmek üzere.
Not:
TANTAN'A AÇIKLAMA
Dünkü yazım üzerine bana ve Yeni Şafak Gazetesi Yayın Yönetmeni'ne göndermiş olduğunuz e-mail'i okudum. Yazımda sizi Mesut Yılmaz hükümeti dönemi İçişleri Bakanı olarak andığımı ve hata yaptığımı söylüyorsunuz. Maddi bir hata yaptığım açıktır. Düzeltiyorum. İlgili cümle "Ecevit Başbakanlığında Tantan'ın İçişleri Bakanı olduğu günlerdi..." şeklinde olacaktı... Ancak yazıda yer alan diğer hususlar, sizin de bilmeniz gerektiği gibi gerçektir. Altını çizdiğim Güvenlik Koordinasyon Merkezi çalışmaları sizin bakanlığınızı da kapsayacak biçimde sürdürülmüştür.
O yazının konusu zat-ı aliniz değildi, bu merkezdi. Sizinle ilgili, daha önce verdiğim bir söyleşide benzer bir hata yaptığım için bu yanlışta kasıt aramışsınız. Kasıt yok Sayın Tantan. Sorun, aklıma yanlış kazınmış bir isim ve tarih hatasının tekrarından ibaret. Bu arada şunu söylemek isterim. Yayın yönetmenine yazdığınız, bir kopyasını bana yolladığınız mesajdaki "yalancı", "cahil" gibi küstah sözler ve "bu yazarı neden gazetenizde tutmaktasınız" tarzı sorular fazla kaçmış.
Bugünün gazete düzenleriyle, sizin amir olduğunuz günlerdeki karakol düzenleri arasında ciddi bir fark bulunuyor, bunu bilesiniz.
Son nokta: Gönderdiğiniz mesajda, gazeteyi bilgilendirmek için, "NATO bünyesinde (...) Türkiye'deki gibi EMASYA Protokolü gibi bir çalışmanın Avrupa ülkelerinde nasıl uygulanabileceği tartışılıyor" demişsiniz. O zaman biz de sizi bilgilendirelim. İç güvenlik alanında gerekli durumlarda askerin kullanımını öngören EMASYA türü düzenlemeler çoğu ülkede zaten mevcuttur. Türkiye'de sorun EMASYA'nın varlığı değil, uygulamasıydı, yasadışı hususlar öngören, düzeni askerileştiren protokoldü. Bu kimseye model değildir, tarihe bu nedenle karışmıştır.
Bu durumu savunmak sizin için ne doğru ne de lüzumludur.
Yorum Yap