Devletin yeni Kürt stratejisi

  • 28.10.2011 00:00

Emre Uslu, dün, Taraf Gazetesi'nde, devletin Kürt sorununa ilişkin yeni stratejisini anlatan dikkat çekici bir yazı kaleme almıştı.

Buna göre,

1. Siyasi iktidarın önceliği, "alan hakimiyeti"nin sağlanması, Kürt hareketinin KCK ve BDP üzerinden siyasi olarak PKK üzerinden askeri olarak yıpratılmasıdır...

2. AK Parti bunu yapabileceğine inanmaktadır, çünkü hem PKK'nın gücünün fazla abartıldığı kanısını taşımakta, hem ordunun iç meselelerinden ve yapı zaaflarından ötürü bugüne kadar PKK'yla çok etkili bir şekilde mücadele etmediğini düşünmektedir.

3. Bu strateji "PKK yok edilemez ama, beli bükülebilir, ondan sonra silah bıraktırma görüşmeleri yapılabilir, sağlıklı siyaset koşulları doğabilir..." mantığına dayanmaktadır.

Bunlar sadece Uslu'nun tespitleri değil. Hükümet politikaları üzerinde etkisi olan sivil güvenlik bürokrasisinin ve sivil güvenlik uzmanlarının görüşleri de bu yönde...

Bu aynı zamanda hükümete yakın çevrelerin teyit ettiği bir çerçeve...

Ordunun yanına polisi sürme niyeti, basının katkısıyla ve hatta onun eliyle PKK ve Kürt Hareketinin tartışılmasının önüne geçilmesi, ifade özgürlüğünün sınırlanması girişimleri, adli refleksi bu noktaya davet, bu çerçevenin, pek dillendirilmeyen önemli diğer parçalarıdır...

Hemen fikrimizi söyleyelim bu, "garip, tehlikeli ve çarpık bir strateji"dir.

Gariptir, çünkü 1990'ların asayiş mantığıyla bugünün koşullarının bir kırması olarak karşımızdadır.

Tehlikelidir, zira "önce asayiş sonra siyaset" demek, pratik olarak önce siyasi tüm yolları tıkamak, düşünceyi zaptu rapt altına almak, siyaseti doğmadan uzun süre için boğmak demektir... Önce sindirip sonra barış yapmak mantığı içi boş askeri bir strateji olmaktan başka anlam taşımaz...

Çarpıktır, bu strateji Kürt sorununun bileşenlerini ele almayı değil, o sorunu temsil eden Kürt siyasi hareketini boğmayı hedeflemektedir. Böyle kaldıkça dün olduğu gibi bugün de büyük ölçüde sonuçsuz kalmaya ya da ters sonuçlar vermeye mahkumdur. Bu ters sonuçlardan biri de Kürt sorununun askıya alınması, bu çerçevede Türkiye'de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasıdır. Ve bu konuda daha şimdiden pek çok emare vardır.

Peki ne olmalı?

Her şeyden önce strateji sivil ve siyasi olmalıdır...

Bunun için gerekli asayiş tedbirleri asayiş iklimi yaratılmadan uygulanmalıdır. Bu tedbirler gerek nitelik, gerek hedef, gerek verdiği algı açısından siyasi olanı ve siyasi alanı tahrip etmemelidir. Bu alan siyasi adımlarla pekiştirilmelidir.

Nasıl?

Bugün Kürt meselesinde gelinen nokta dünden çok farklı...

Uluslaşan bir topluluk var ve bu uluslaşmanın motoru olan hem silahlı hem siyasi hem toplumsal bir hareket söz konusu.

Bugün Kürt alanında ve Kürt siyasi hareketi açısından siyaset ve şiddet bir sarmal olarak eylemler, aktörler, stratejiler düzeyinde iç içe geçmiş durumdadır...

"KCK-PKK-BDP" insan unsuruyla, ayrı devletimsi örgütlenmesiyle ve toplum dokusu yapılanmasıyla, politikasıyla bu zincirin halkalarıdır...

Devlet bildik yöntemlerle şiddete yöneldiği an siyaseti de yaralamaktadır, tersi durumda da o alan denetiminden çıkmaktadır.

Bu durumda hedef siyaset ve şiddeti iğneyle kuyu kazar gibi birbirinden ayırmak olmalıdır.

Bu ise sadece ve sadece siyasi koşullarda, o koşulların öne çıkarılmasıyla mümkün olur...

Anayasa üzerinden Kürt sorununa ilişkin adımlar atmak, Kürt siyasi ve toplumsal alanın çoğul hale gelmesine, yurttaşlığın çoğulculaşmasına yönelik hamleler yapmak, Terörle Mücadele Yasası'nda değişiklikler, KCK operasyonlarında doğru hedef seçimlerinde bulunmak bunun araçlarıdır...

Asayiş tedbirleri bile bu şemsiye altında başka bir görüntü kazanacaktır.

Örgütle tekrar başlanması gereken silah bırakma görüşmesi bu koşullarda farklı sonuçlar verecektir.

Silah bıraktırma, yeni bir toplumsal mutabakat önerme, bunu yaparken Kürt meselesini çözmeyi ve Kürt siyasi alanını çoğulculuğu kollama istikamet bu olmalıdır.

Başbakan sıkça demokrasiden ve demokratikleşmeden taviz verilmeyeceğini söylüyor, bu söz demokrasinin içi ancak siyasetle, demokratik siyasetle doldurulduğu takdirde karşılığı olacak bir sözdür.

Unutmamak gerek:

Askeri hamleler askeri ve baskıcı sonuçlar verir...

Siyasi hamleler ise siyasi ve yol açan sonuçlar...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)

  • Necati Şaşmaz
    Necati Şaşmaz
    18.04.2013 07:47

    Allah aşkına kimseyi kandırmayın..Adamlar TERÖRİSTBAŞI apo itini eve çıkarmanın sözünü aldılar da silah bırakıyorlar..Eli kanlı TERÖRİSTlerin ceza almadan geçiştirileceği için silah bırakıyorlar belkide özerk bir bölge kurup TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ bölecekleri için silah bırakıyorlar akil olmanıza gerek yok AKILLI olun YETER !!

  • Nevzat Cingirt
    Nevzat Cingirt
    16.04.2013 00:40

    Teşekkürler Yıldıray...

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums