Yeni Türkiye'nin serancamı

  • 23.09.2011 00:00

Türkiye'nin dış politikasıyla politik gelişmeleri iç içe soktuğu, bu iç içe girişin her zamankinden daha çok anlam taşıdığı bir dönemden geçiyoruz.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Kuzey Afrika ülkelerinde demokrasi çağrısı yapması, Türkiye'nin varlığını siyasetin erdemi ve demokrasinin gücü üzerinden hissettirmesi pek çok açıdan bir kırılmayı ifade etti.

Türkiye açısından "güç" olmayı ve ilişki kurmayı, sadece ulusal çıkar tabir ettiğimiz bir resmi bakış açısıyla değil, aynı zamanda evrensel kimi değerlerle yürütmek önemli bir geçişe işaret ediyor.

Ancak bu geçişin en önemli noktası evrensel değerlerin git gide "Türkiye içinde" ve "Türkiye için" en belirleyici değerler haline gelmeye yüz tutmasıdır. İç ve dış dinamikleri arasındaki doğru orantılı kesişmedir.

Dün ve bugün arasındaki farkı bir süre Fransa'da yaptığım, hatta bu köşede de yazdığım bir konuşmayla dile getirmiştim.

"Dünün Türkiye'si ortalama Batılı bir aydına göre şöyle açıklanırdı:

Bir yandan bu Müslüman ülkeye laik ve demokratik bir rejim egemendir. Ve bu laiklik varlığını İslami baskı karşısında ordu güvencesinde sürdürür.

Öte yandan ordunun bu kaçınılmaz, hatta faydalı rolü demokrasinin kalitesini düşürür, Türkiye'yi evrensel değerler açısından düşük kümede tutar..."

Dünü bile açıklamada yetersiz olan, toplumu ideolojik bir yapı gibi algılayan, insansız bakış açısı bugünün Türkiye'sini ne kadar anlatır?

Hemen hiç...

Yeni Türkiye, yaşlı Avrupa'nın çevresinde yaşanan hayati bir değişimin taşıyıcı ve üreticisi ülkelerden birisidir.

Bu değişim iki temel eksen üzerine oturur.

İlki şudur: Farklı ve yeni bir "toplumsal"ın yönlendirdiği "siyasal" ya da siyaset...

İkincisi ise yeni tabir ettiğimiz toplumsalın kalbidir. Yani farklı ve çelişkili çıkarları rasyonellikle bezenmiş tek ayaklı bir değer sistemiyle yöneten "birey" yerine, farklı değer sistemlerini aynı anda tüketen, çok ayaklı, dolayısıyla çoğulcu bir yeniden bireyleşme, daha doğru ifadeyle şahıslaşma süreci ya da "bireyin insana ulaşması süreci"dir...

Türkiye işte bu değişimin modellerinden birisidir.

Üzerinde yaşadığımız topraklar bu iki eksenli gelişmeyi üç karşılaşma etrafında üretiyor.

Ve her bir karşılaşmanın önemi toplum tarafından üretilmesi, toplumsalın öne çıkması, öne çıkan toplumsalın siyaseti kuşatması olarak karşımıza çıkıyor.

Karşılaşmalar şöyle sıralanabilir:

1. Dindar-laik karşılaşması

2. Kimlik-tarih karşılaşması

3. Asker-sivil karşılaşması

Dindar-laik karşılaşması farklı değer sistemlerinin bir bünyede yaşamaya başlamasının en önemli üreticisi olmuştur. Seküler, dini, geleneksel ve modern değer sistemlerinin aynı kişi tarafından tüketildiği bir yapı yeni ve önemlidir.

Kimlik tarih karşılaşması, cumhuriyet döneminin yeniden okunması, gayri müslimlerin keşfi üzerinden verili kimliğin demokratikleşmesi ve şeffaflaşması işlevini görmektedir. Toplum siyasetin önünde koşarak ona yol açmaktadır. Farklı değer sistemlerini besleyen bir işlev görmektedir.

Asker-sivil gerginliği son yıllardaki gelişmelerle ilk kez bir siyasi anlayış ile ordu arasındaki çatışma görüntüsünün ötesine geçmiş, ülke askerin siyasi ve askeri işlevlerinin toplum tarafından toplumsal gözle tartışıldığı bir noktaya gelmiştir.

Türkiye çözmediği sorunları, ataerkil tortuları, Kürt meselesini çözecekse bu çerçevede, toplumsalın siyasalı daha çok kuşatmasıyla çözecektir, çatışmalarını da yine bu çerçevede yaşayacaktır...

Bu toplumsalı anlamayan, ona dokunmayan herkes, sağdan sola tarih dışı kalmaya devam edecektir.

Böyledir yeni Türkiye'nin serancamı...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums