Zihniyet huzmesi

  • 31.01.2014 00:00

 100 kişi 'Yetti Artık' başlıklı bir bildiri yayınladı. Bir süredir bu konuda sert tartışmalar yaşanıyor. Bu tür tartışmalara girmekten kaçınıyorum. Tahrip edici olduklarını düşünüyorum.

Tahribatın önde gelenine dün işaret ettim: Siyasetin hükümranlığına teslim olma...

Bildiri etrafındaki tartışmaların, suçlamalar ve karşı suçlamalar üzerinden bir 'siyasi pozisyon doğrulama alıştırması'na dönüşmesi buna kanıt.

Kaçınmak kendi başına yetmiyor.

Bir internet sitesinde , 'Darbe var gözlerinizi yumun' başlığını taşıyan Cemal Yardımcı imzalı bir yazı okudum. Yazarının 100 imzacı arasında olduğu anlaşılan bu yazı, bildiriye yönelik karşı yazılara yanıt veriyordu. Hayretle gördüm ki, benim, birkaç gün önce bu köşede yayınlanan 'Konforlu pozisyonlar' başlıklı yazım da, bunlar arasında yerini almıştı. Oysa 'Konforlu pozisyonlar', o bildiriye karşı yazılmamıştı. Ama Yardımcı bu tasnifiyle beni uzak durmak istediğim bir tartışmanın tarafı yapıyordu.

Denebilir ki, 'yazı yazılır, okur algılar...'

Olabilir...

Ama bu, 'siyasi tavır endeksli algı'nın, temas ettiği, tükettiği, konuştuğu her şeyi kendisine benzetme çabasını, kendi anlam dünyası içinde araçsallaştırmasını ve bunların yarattığı standartlaştırıcı siyasallaşma biçimini ortadan kaldırmaz...

Meselem yazara yanıt değil, sadece örnekleme...

Şöyle diyor yazısında:

'Bayramoğlu da kalıcı, 'yeterli' bir çözüm için 'daha çok demokrasiye ihtiyaç var,' diye düşünüyor. Sorun ne o zaman?

Sorun, Bayramoğlu'nun 'yeterli olana ulaşmak için', daha çok demokrasiye ek olarak, 'daha çok zamana, daha çok çabaya' ihtiyacımız olduğunu düşünmesinde. Genel bir demokratik zihniyet dönüşümünün ülkeye kök salması için daha yıllar gerekiyor. Bu süre zarfında siyasi istikrarı koruma adına kötüler arasında daha az kötü olanı savunmak, demokrasiden geriye küçük adımları doğal karşılamak gerektiğine inanıyor Bayramoğlu...'

Bu satırların, özellikle neye inandığımı keskin bir formülle tarif eden, ikinci paragrafında kendimi hiç tanıyamadım.

Yine denebilir ki, algı da bir gerçeklik halidir ve yazan kişi böyle algılamıştır.

Yanıtım aynıdır: Olabilir, ama bu durum, algı sahibinin zihniyetini perdelemez bir, nüansları boğma, aşırı siyasallaşma içinde aynılaştırma sonucunu ortadan kaldırmaz iki...

Yazarın bana bakışıyla benim kendime bakışım arasındaki fark şu:

Kemalizm kokulu, 'demokrasi için iradi olarak daha çok zamana ihtiyaç var' fikri benim gençliğimden beri tüylerimi diken diken yapar. 'Siyasi istikrarı demokrasiden, özgürlüklerden ödün vererek koruma' fikri, kaba sağcı bir fikir olarak, benim yıllardır kavga ettiğim bir anlayışın parçasıdır. 'Kötüler arasında en az kötüyü savunmak' nezdimde her zaman entelektüel ve siyasi çıta düşüklüğünü ifade etmiştir. 'Demokrasiden geriye adımları doğal karşılama' hükmüne söylecek söz bile bulamam.

Peki, ben bana benzemeyince, düşüncem 100 Aydın bildirisi tartışmasında araçsallaşınca, oldu mu şimdi?

Tartışma mıdır bu?

Şunları da söylüyor Yardımcı:

'Bir de yazısının son cümlesi var: 'Ama mesele esası ıskalamamak...' Öncesini, yani yazının tamamını silen klasik 'ama' ve 'esas' olarak gördüğü şey, yani hükümetin kendisine karşı darbeye karşı koymak için her şeyi yapma hakkı...'

Bundan, böyle fikri savunmaktan ancak hicap duyarım...

'Meleseyi ıskalamamak cümlesi'nin bir siyaset yapma, tavır alma değil, bir anlama, düşünme önerisi olması, algılayanın zihniyet engelini nasıl aşacak peki?

Derdimi özetleyip, yazıyı bağlayayım:

Türk siyasal sistemini ve Türkiye'de demokrasiyi bir paradoksun esir aldığını düşünüyorum.

Kefenin bir tarafında 'yolsuzlukları kılıf yapan ciddi darbe girişimi' var, diğer kefede ise 'darbe gerekçesiyle yolsuzluklar dosyalarına düşen gölge ve yargıya yapılan siyasi müdahale.'

Bu paradoksun çözümü benim umrumda.

Ve bu çerçevede iki meselem var:

İlki bu paradoksun demokrasiye zarar vermeden ve demokrasi koşulları içinde nasıl çözüleceğidir? Bu konuda başta hükümete söylecek sözüm var ve söylüyorum.

İkincisi cemaatin devlet içindeki etkinliğinin demokratik meşruiyet karşısındaki kabul edilmez durumunu, iktidar-cemaat kavgasından bağımsız olarak, üç yıldır bıkmaksızın yazan biri olarak 'gayri meşru'yla mücadelenin demokrasinin esası olduğunu unutmamaktır...

Herkese tavsiye ederim...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums