Alevi, Nuseyri ve siyaset...

  • 14.09.2013 00:00

 Suriye meselesi, iktidar dili, fırsat peşindekiler hep birlikte genel olarak Alevi zeminini, ama özellikle Hatay'daki Nuseyri zeminini kaşıyor.

Geçen Eylül ayında, Antakya'daki Esat yanlısı kimi gösteriler sonrasında, yetiştiğim Hatay Bölgesine dair bilgilerime dayanarak şu satırları yazmıştım:

'Nuseyrilik sadece bir mezhep ya da Aleviliğin bir türü değil. Nuseyriler dil, örf ve kültürleriyle kendilerine has bir topluluk oluşturuyorlar, 'halk' ifadesinin bazı özelliklerine sahipler. Bu topluluk Suriye'nin batı ve Türkiye'nin güney kıyılarına yayılmış durumda. Lazkiye'den Hatay, Adana ve Mersin'e uzanan bir kıyı koridorunda yaşıyorlar.

Ve Suriye dünyadaki tek Nuseyri devleti. Bu durumun kimi doğal yakınlıkları, Esat rejimine desteği beraberinde getirdiğinden şüphe yok. Esat ne yaparsa yapsın, Nuseyri kesimlerde onun iktidarına yönelik bir sempati var ve olacak...'

Doğal olarak, aynı yazıda şu satırlar da vardı:

'Türkiye iç ve dış politikada dil geliştirirken, mesaj verirken bu toplumda Nuseyrilerin de olduğunu unutmamalıdır. Orta Doğu politikalarında mezhepçi bir imaj vermekten kaçınmalıdır, farklılıkları kucaklayan dil tutturmalıdır...'

O dil ne yazık ki devreye girmedi...

Tersine...

Bir yıl içinde sorunlu bir noktaya geldik.

Bugün sıcak olayları, sokak kalkışmalarını, bunların içindeki katmanları yakından izleyen her siyasetçinin hassasiyetinin yöneldiği meselelerden birisi muhtemelen gelişmelerdeki Nuseyri katmanıdır.

Kaderin garip cilvesi bakın ki, Gezi olayları sırasında polis saldırılarıyla hayatını kaybeden 5 kişiden 2'si Hatay'lı ve Nuseyri'ydi. Bunlara şimdi bir üçüncüsü eklendi.

Hatay'daki gösteriler sadece bir protesto boyutu içermiyor, bir öfke ve çatışma boyutu da taşıyor.

Şüphe yok bu olaylarda Esat rejiminin tahrik ve arayışları, muhtemel diğer tahriklerin, 27 Mayıs kokusu saçan kaşımaların yeri büyüktür.

Ancak tekrar edelim, bu kötü seferberlikte, daha doğrusu onun üretiği zeminin oluşmasında kimlikçi dozu baskın siyasi dilin ciddi bir payı vardır. Başbakanın '65 Sünni vatandaşımız öldü' sözü bu açıdan kendi başına bir göstergedir. Nitekim Gezi olaylarında, özellikle bu olayları takip eden, 'isyan siyaseti'nde ve şiddet gösterilerinde kimi Alevi gruplar, özellikle DHKP-C gibi örgütler, onların çevresi belirli bir rol oynamaktadır.

Ancak asıl büyük sorun başka yerdedir.

O sorun, Aleviler ile Nuseyriler arasında olmayan tarihsel, kültürel ve hatta dini bağların belli bir aidiyet duygusu ve mevcut politikalara öfke etrafında kurulma eğilimidir.

Bu sorunun işaret ettiği ilk husus, kimilerinin aklına gelebileceği gibi asayiş ve devlet meselesi değildir.

Tersine 'demokrasi eksikliği' meselesidir.

Şöyle söyleyelim:

Demokrasiler farklılıkları birlikte yaşatan rejimlerdir... Demokrasiler 'farklılık kazanları' içine sokulan ve uyumu bozan çomakları için kendi başlarına bizzat bir tedbirdir. Çoğulcu tutumlar ise kuşatıcı olmadıkları oranda bu kazana sokulan çomak olma anlamını taşırlar.

Murat Aksoy, Alevilerle ilgili konuyu yakından bilen bir kalem olarak aylardır yazıyor, 'Alevilerin talebi sadece dini hizmet meselesi değil, eşit vatandaş olma meselesidir' diye...

Eksikliği ve sorunu burada aramak lazım.

İlk soruyu siyasi iktidarın kendisine yöneltmesi lazım.

Kimilerinin niyeti ülkeyi yönetilmez hale getirmek olabilir.

Onlara fırsat ve bahane vermeyin...

Demokrasi yeterlidir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums