Suriye'den kaçmak mümkün mü?

  • 22.05.2013 00:00

 Reyhanlı patlaması ve başbakanın ABD seferi Suriye ve terör tartışmasını gündemde öne çıkardı. 'Bir şiddet sorununu bertaraf ederken bir başkasıyla mı tanışacağız' sorusu sık soruluyor.

Doğal, zira Suriye üzerinden karşımızda yeni riskli bir alan var.

Suriyeli muhaliflerin, özellikle radikal İslami hareketin Türkiye'de üslenmeye yüz tutması, tehlikeli karşılaşmalar içeren ve riskli bir zemin oluşturan mülteciler sorunu, Hatay'ın hassas dokusu, Baas rejiminin direnişi ve politikalarında önemli ölçüde yalnız kalan Türkiye'ye yönelmesi bu 'yeni riskli bir alan'ı tarif ediyor.

Bu riskleri almanın bir karşılığı var mı?

Ya da bunlardan kaçınmak mümkün mü, mümkün müydü?

İki faktörün altını çizmek gerek.

Bir kere, bir yanda bir 'yeni dönem dinamiği' ve ona bağlı bir 'kaçınılmazlık' var.

Irak merkezli Kürt meselesi, Suriye'deki Kürt havzası, Arap baharı, bu çerçevede radikal islamcı akımlar ile nispeten çoğulcu dini hareketler arasında kırılmalar, sünni ve şii gerilim hattının keskinleşmesi, Türkiye'nin bekası açısından kendisini çoğulcu ve sünni gruplar lehine tavır almak zorunda görmesi, Ortadoğu'da düne oranla daha aktif bir aktör olmasını beraberinde getirdi.

Öte yanda AK Parti'nin 'gelecek ve siyaset tasavvurunda ekonomik, sosyal ve politik olarak Ortadoğu'nun önemli bir yer tutması' gerçeği var.

Bu, 'iradi', ancak aynı zamanda 'rasyonel' bir tercih…

Görmek gerekir ki, Türkiye, bu yönelimle, çatışma ve kaosun karşısında Ortadoğu için (özellikle İsrail ve Gazze tavrının ima ettiği gibi) 'siyasetin erdemi'ni temsil etmektedir. Kürt meselesinin de bu tercihte ve şiddet karşısında siyasetin erdemi açısından anlamlı bir yer tuttuğunu gözardı etmemek gerekir. Nitekim Türkiye'nin start verdiği barış süreci, 4 ayrı ülkeye bölünmüş Kürt toplulukları için, bulundukları ülkelerde varlık ve farklıklarını koruyup geliştirerek, kendilerini bir ölçüde yöneterek, uzlaşma içinde birlikte yaşam modelini temsil etmektedir.

Bu durumda yukarıdaki 'risk sorusu'nun yanıtı şudur:

Bu risklerin siyasi ve demokratik bir karşılığı vardır.

Ne var ki, tüm mesele bu genel tablo ve stratejiden ibaret değildir.

Taktiksel hamleler, sıcak adımlar, varsayımlar ve bunlar üzerine kurulu politik angajmanlar da alınan riskler açısından son derece önem taşır.

Bu açıdan bakıldığında Türk dış politikasının eleştireye açık yönleri var.

Bugün karşı karşıya bulunduğu riskli durumu yoğunlaştıran yanlış adımları var.

Bu açıdan ilk büyük hata bir 'değerlendirme ya da varsayım hatası'dır.

Suriye'de rejim değişikliği için diplomatik seçeneği hızla ve keskin bir şekilde ikinci plana iten bu varsayım Suriye'de muhaliflerin desteklenmesiyle Esat'ın en geç 6 ay içinde devrileceği mantığı üzerine kuruluydu.

Aradan iki yıl geçti…

Bu değerlendirme hatası Türkiye'yi geri dönüşü zor, ülkeyi çatışmanın dolaylı olsa da içinde bir taraf yapan noktaya çekti ve ikinci hataya zorladı. Bu ikinci hata Cengiz Aktar'ın ifadesiyle Türkiye'nin 'Suriye Sünnîlerinin muhalefetine koşulsuz destek, hatta bu muhalefet içinde başta ABD olmak üzere hatırı sayılır ülkelerce 'terör örgütü' sayılan El-Nusra'nın hâmisi konumu…'na itilmesidir.

En nihayet bu çerçevede Türkiye'nin Suriye meselesinde önemli ölçüde ön cephede ve yalnız kalması gibi bir sonuç ortaya çıkmıştır. Ve bu durum yukarıda tanımladığımız risk alanını daha da riskli hale getirmektedir.

Başbakan Erdoğan'ın ABD'de yaptığı formül değişikliği, diplomasi üzerinden Esatsız Suriye fikrine kapı açması umarız, Türkiye'ye Suriye politikasındaki yanlışları gözden geçirme fırsatı verir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums