Kastamonu saldırısı ya da BDP...

  • 6.05.2011 00:00

Şiddetle iç içe bir siyasi kültür yaşar burada. Cumhuriyet tarihimizin önemli bir kısmı devlet şiddetiyle, diğer bir kısmı ise soldan sağa uzanan sokak şiddetine bulanmıştır. Kürt ayaklanmaları, PKK'nın öyküsü, devlet çeteleri bu şiddet denizi içinde ayrı bir sayfa tutar.

Bunun yanında eski bir parlamenter tarihine de sahibiz. Kopukluklara, eksikliklere rağmen 1800'lerin son çeyreğinden bu yana seçim fikrini bilir ve önemseriz.

Şiddetle seçimlerin iç içe girdiği elbet olmuştur. Sopalı seçimler olarak anılan 1912 seçimleri, 1977'de Ecevit'e Çiğli'de sıkılan kurşun ve takip eden seçimler örnekler arasındadır.

Ancak Türkiye'nin siyasal kültüründe seçim meselesi önemli meşruiyet kaynağıdır.

Seçim meşruiyeti siyasi hayatımızda önemli bir yer tutar. Sadece sonuçlarına saygı açısından değil, seçim sürecinin önemli ölçüde uzak tutulması açısından...

PKK meselesi dahi en azından bugüne kadar bu duruma gölge düşürememiştir. Bunun nedeni de büyük ihtimalle Kürtlerin şu veya bu şekilde her seçim yarışında yer alması ve genel kamuoyu tavrını siyasi açıdan önemsemek durumunda olmalarıdır.

Bu kez farklı görüntü ortaya çıktı.

Kastamonu'da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konvoyuna eşlik eden güvenlik görevlilerine yapılan saldırı, meydana gelen can kaybı, saldırıyı PKK'nın üstlenmesi hem fiili hem sembolik açıdan son derece ciddi duruma işaret etmektedir.

Sorun iki açıdan karşımıza çıkıyor.

İlk açı şudur:

PKK şu ya bu nedenle misilleme, meydan okuma, çatışma çıtasını yükseltme gerekçeleriyle saldırılarını Türkiye'nin seçim alanına, demokratik alanına taşıma kapısını açmıştır. Bu kapının derhal kapatılması gerekmektedir. Aksi halde ortaya çıkacak tablo, siyaset kurumunu tahrip eder, siyaset dışı unsurlara yol verir.

İkinci açı Kürt siyasi hareketinin unsurlarına, BDP, PKK ve ilişkilerine ilişkindir.

PKK ile BDP arasındaki bağ ve paralellik tartışma götürmez.

Buna karşılık ikisini ayıran önemli bir nokta da var.

BDP legal, şiddet dışı bir duruşu temsil ediyor, en azından bu böyle varsayılıyor.

Nitekim BDP seçimlere tam destek ve tam meşruiyetle, en karşıtların bile dolaylı onayıyla, bağımsız adaylarla katılıyor. Temsil açısından önüne çıkarılan son engeli tüm siyaset mekanizması ve demokratik kamuoyunun nasıl itirazla karşıladığı malum...

Bu BDP'nin yeni mecliste kuvvetle yer alacağı, 30 civarında milletvekiline ulaşacağı hemen kesin gibi. Ve bu meclis hem Kürt sorununun, hem anayasa hazırlıklarının masaya yatırılacağı meclis olacak...

Peki, BDP neyi temsil edecek?

Kürt siyasi hareketinin Kürt sorununa siyasi çözüm arandığı bir anlayışı mı? Yoksa şiddetin siyasi bir araç kılındığı, Kürt sorununun Kürt siyasi hareketinin içine hapsedildiği bildik bir arayışı mı?

Eğer birincisiyse, BDP'nin Kastamonu saldırısı karşısındaki tavrı çok açık ve net olmalıdır. BDP Kürt siyasi hareketinin ana yatağının dağ değil, kent, şiddet değil siyaset olduğunu açık bir şekilde göstermelidir.

Bunu yapmayan bir siyasi parti büyük şehirlerde bağımsız adaylarıyla nasıl oy isteyebilir?

Neye oy ister?

Sistemin de Kürtlerin de önünde büyük bir fırsat var...

Ve sanıldığından öte, gelinen noktada Kürtlerin sırtında daha büyük bir sorumluluk var.

Birkaç ay önce şunları söylemiştik.

"Kürt politikacıları ister birlikte yaşamak, çok kültürlü bir toplum ve demokrasi inşası peşinde olsunlar, ister ayrılıp kendi devletlerini kurmak niyeti taşısınlar, tek adresleri vardır, Kürt açılımından geçmek, uzlaşma aramak, haklı talep üretmek...

Bugün Kürt politikacılarının izlediği yolun ise anlamı şudur: Kürt sorununu rehin almak üzerine kuruludur..."

Tablo değişmedi, sadece derinleşti.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums