Kandan beslenenler...

  • 23.08.2012 00:00

 2011, 13 erin şehit olmasına yol açan Silvan saldırısına, 2012 bebeklerin, çocukların, sivillerin kanına giren Gaziantep saldırısına, acısına, utancına tanıklık etti...

Bu Ramazan yine kanlı geçti...

Yine Güneydoğu, yine PKK, yine şiddet...

Acı, duygu, öfke, insanlık hali bunlar üzerine yazmayı, konuşmayı zor kılıyor.

Siyaseti, düşünceyi, fikri, kalemi boğan şiddet değil midir zaten? Ve mesele bu boğma çabasına rağmen siyasetin, fikrin ve demokrasinin direnebilmesi değil midir?

Kürt sorunu bu ülkeye yıllardır şiddet halinde, şiddet şeklinde geri dönüyor. Güneydoğu merkezli PKK şiddeti, buna karşı verilen tepki, güvenlik iklimi ve resmi şiddet, siyasi iklim ve sonuçlar itibariyle adım adım o bölgeden tüm ülkeye yayılıyor.

Ancak artık şu açıktır:

Bu şiddet sarmalını üreten doğrudan Kürt sorunu değil, bu sorunun kuvvet stratejilerine mahkum olmasıdır.

Bu mahkumiyetin iki yüzü var.

"İlk yüz" Kürt yüzüdür...

Kürt sorununu tekelinde tutan, tutma iddiası taşıyan ve tutma politikası güden "Kürt siyasi hareketi"nin, BDP gibi yasal, PKK gibi yasa dışı, KCK örgütlenmesi gibi toplumsal boyutlarıyla ve milliyetçi dalgasıyla benimsediği ana strateji şiddettir...

Şiddet yoluyla alan açmak, şiddet yoluyla toplumsal bir alan inşa etmek, şiddet aracıyla sisteme boyun eğdirmeye çalışmak arayışı...

Son yaşanan gelişmeler bu duruma dair yeni kanıtlar olarak karşımızdadır.

Şemdinli hadisesi, Foça ve Gaziantep saldırısı, Hakkari'de bakan taşlanması, milletvekili Aygün'nün kaçırılması, yol kesme gösterileri, BDP'yle örgütün kucaklaşma görüntüleri bir bütün oluşturmakta ve PKK'nın çatışmacı yeni kampanyasına işaret etmektedir.

Kürt siyasi hareketi Suriye örneği ve zemininde halk ayaklanmasını hedefleyen, her çatışmadan beslenen, her kaybettiği insan unsuruyla canlanan yeni bir kalkışma stratejisi uygulamaktadır.

O zaman açıktır:

Başta son gelişmeler olmak üzere şiddet sarmalının yönlendiricisi ve asli sorumlusu bu stratejidir.

Silvan saldırısından sonra bu köşede çıkan yazıya "Sorumlu: Kürt siyasi hareketi..." başlığı attıran Stalinist örgüt anlayışı ortalığı hiç durmaksızın kavurmaktadır.

Gelelim kuvvete mahkumiyetin "ikinci yüzü"ne...

Bu yüzde siyasi iktidarın siyasetsizliğe mahkum otoriter ve asayişçi tavrı, İdris Naim Şahin tarzı duruşu yatmaktadır.

Siyasi iktidarın Kürt siyasi hareketinin şiddet stratejisine karşı güvenlik politikaları dışında verecek başka bir yanıt bulamaması, sahaya asayişçi aktör, koz ve unsurları sürmesi keskin sonuçlar vermektedir. Bir yandan bu durum Kürt hareketinin şiddet çıtasını yükseltmesine vesile olmakta, öte yandan demokrasinin kalitesinin düşmesine, otoriter bir iklimin doğmasına, dahası şiddet ortamının mutlaklaşmasına yol açmaktadır.

Suriye krizinin ve politikalarının PKK'ya verdiği hareket alanı ve ilham... Uludere hadisesi ve sonrasının siyasi iktidar açısından vahameti... Kaçınılmaz ve doğal KCK operasyonlarının aldığı özgür düşünceyi kuşatan kapsayıcı görüntü... Siyasetçinin benimsediği "düşünce dahil her şey tarafı bilmeli" tarzı otoriter söylem... Yazı ile silahı eşitleyen ve şiddet olayları üzerinden kendisini doğrulamaya çalışan ,yine kanla beslenen bir savaş dili...

Her biri madalyonun ikinci yüzünün kurucu ögeleridir.

Peki sonuç?

Sonuç ortada:

Ölümler, bombalar, acılar, karşılıklı meydan okumalar, ülke sathındaki Türkler de öfke tepki, bölgedeki sert Kürtler de bitmek bilmez eylem beklentisi...

Zihinlerin militerleşmesi, tartışmanın, fikrin, siyasetin tahribatı ve düşman olarak algılanması...

Basında, sokakta, siyaset koridorlarında, devlet arenasında şiddetten siyaset üretilmeye çalışılması...

Aynı durum, aynı tepkiler, aynı siyaset...

Tekrarlanan aslında bir esaret oyunudur.

Kürtler, Kürt sorunu hakim Kürt siyasi hareketinin ürettiği şiddet ve silah tarafından esir alınmış durumdadır.

Siyasi iktidar şiddet karşısında siyasetin teslim bayrağını çekmesinin, dolayısıyla bir tür siyasetsizliğin ve oradan üreyen resmi şiddetin esiridir.

Zihinler ise duyguların, acıların ve öfkenin kah milliyetçiliğin esiri...

Bu esaret halleri nasıl kırılacak soru budur.

Ve bu soru sorması da yanıtlaması da zor bir sorudur.

Bilin ki, nefret söylemi mühendislerinin azmasına rağmen, öfke ve acının aklı kuşatmasına rağmen, doğruya en yakın cevap şıkları yine demokrasi ve siyasettir...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums