Kadın yakan tecavüzcü için fetva bekleyen yazar

  • 18.02.2015 00:00

 Tarsus’ta hunharca katledilen Özgecan Aslan, insanlık dışı bir cinayetin kurbanı olarak bizlerin cevaplaması için büyük bir soru bıraktı.

Aynı soru daha önce 2003’te Mardin’de 6 ay boyunca28 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki N.Ç., Münevver Karabulut, mahkeme önünde ya da bir sokak arasında, eski kocası tarafından kıstırılıp defalarca bıçaklanan ya da kurşunlanan yüzlerce isimsiz kadın tarafından da sorulmuştu. Bu soru toplum olarak kendimizi soruya muhatap görmediğimiz müddetçe sorulmaya devam edecek. Bunu öngörmek için kâhin olmaya gerek yok. Her cinayet, tecavüz ya da en geniş anlamıyla suç, bir ikaz ışığı gibi toplumun gözü önünde yanıp sönüyor.

Suçu salt bir sapkınlık, psikolojik bir vak’a olarak sınırlayanlar isteseler de istemeseler de pisliği halının altına süpürüyorlar. Suçu psikolojikleştirmek failin bir sapık ya da psikopat olduğu gerçeğini yüksek sesle haykırmak ‘normal’ insanları temize çıkarmaya yeter mi? Aramızdaki masumlar tam da bizimle beraberken mütemadiyen kan donduran bir düzeneğin kurbanları haline getirilmişlerse, suçun toplumsallığını daha ne kadar göz ardı edebiliriz?

Kendimizi daha ne kadar kandırabiliriz? 

Bu tür travmatik hadiselerde infial kaçınılmaz bir kolektif tepki olarak beliriyor. Kuşkusuz kan donduran bir cinayetin bir infial yaratmaması mümkün değil. Ancak infiale kapılmak, karşı karşıya olduğumuz tehditleri ve toplumun her ferdi için ortaya çıkan riskleri ortadan kaldırmaya yetiyor mu?

İnfial, daha önceki benzer cinayetlerde de gördüğümüz gibi kabaran öfkeyi suçlunun bedenine yönlendirmekten başka ne teklif ediyor bize?

İnfial, kestirmeden bir cevap arıyor. Aranan cevap, ceza ve yaptırımlarda bulunuyor. Bu kestirme yol, derin bir sorgulama ve muhasebenin önüne geçtiğinde ise esasında suçu değil de suçlunun ortadan kaldırılmasına hizmet edecek bir çözüm olan idam cezasını telkin ediyor ilkin.

Cezanın caydırıcılığı inkâr edilemez. Ancak unutulmamalı ki hiçbir ceza, toplumun bağrında büyüyen, günlük rutinin içine sızmış olan tutum ve davranışların beslediği, yerine göre demeç ve açıklamalar bazen açık bazen gizli onamalar ile kadına karşı toplumun nezareti olmaksızın hareket etmeyen zihniyet oklarının açtığı yaraları kapatamaz, aldığı canları geri getiremez.

***

İnsanlık dışı bir cinayeti, Ahmet Hakan gibi ‘laf sokmanın’ ya da Ali Tezel gibi mezhep kışkırtıcılığı yapmanın aracı haline getirmeye teşebbüs edenleri gördükçe cevabı bulmak için ne kadar uzun bir yolumuzun olduğunu anlıyorum.

Yaşadığı siyasal tıkanmayı ikna edemediği ya da alt edemediği ötekine dönük kontrolsüz bir öfke ile aşabileceğini zanneden bir zavallılık durumu var. Muhakeme, muvazene askıya alınmakta ötekini hırpalayacak, hırpalayabilecek her vesile amansız bir silah gibi kullanılmaktadır. Yeni yetme ergenlerin psikolojik hallerini andırır şekilde uçan kuştan, esen yelden tahrik olan, buluttan nem kapan, pire için yorgan yakan bu dengesizlik halinin çarpıcı örneklerinden birisini Özgecan’ın katlinden sonra Ahmet Hakan,  “Kadın yakan tecavüzcüye verecek bir fetvan yok mu?” yazısı ile sergiledi.Olay vesilesi ile Diyanet’e yüklenme ihtiyacı hisseden Ahmet Hakan, mantık sınırlarını zorlayan ve ne istediği belli olmayan bir şekilde yel değirmenlerine saldıran Don Kişot gibiydi.

Ahmet Hakan yazısında, ülke insanlarının gündelik kaygılarına ilişkin soruları karşısında verdiği fetvalar üzerinden hem halkın hassasiyetine ilişkin yüksek perdeden aşağılama göstermekte hem de Diyanet’in rolüne itiraz etmekte.

İtirazları din ve devlet ilişkisi temelinde, yazıda görmediğimiz bir önermeye dayanıyorsa mantıklı. Lakin bu yazıda, zoraki bir iyimserlikle varsaydığımız böyle bir önerme olmadığı gibi tersine, sapla samanın birbirine karıştırıldığı kontrol edilmemiş bir düşmanlık kendini ele veriyor.

Öyle olmasa, herkesin lanet okuyacağı ve okuduğu, infiale neden olan bir sapkınlık halini sanki Diyanet savunuyormuş gibi bir yazı yazılabilir miydi? Yazıda, Diyanet’e soru şeklinde sıralanmış peş peşe cümlelerin içerikten yoksun ve patolojik bir ruh halinin yansıması olduğu görülecektir.

Yazıyı okuyan birisi olayı ve benzer olayları neredeyse Diyanet’in örgütlediği hissine bile kapılabilir.

Diyaneti din-devlet ilişkisi bağlamında tartışmak başka bir şey, bir öfke anında karşı olduklarını, punduna getirip arada halletmeye çalışmak başka bir şey. Tam da çözmemiz gereken, üzerine gitmemiz gereken nokta burası.

Rutinimizde, olağan akışımızda bünyemize sirayet etmiş, içimize sızmış, bizimle özdeş hale gelmiş bir zihniyet durumunun, bir duygu birikmesinin, ötekinin varlığına tahammül edemeyen bir benmerkezciliğin, sapkın bir sadizmin, yakıcı bir hedonizmin kol gezdiğini görmek.

Sevdikleriniz ya da nefret ettikleriniz sizi sakın adaletten alıkoymasın.

aliaydin505@gmail.com

twitter: @_aydinali

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums