Hrant İçin Kendimiz İçin 19 Ocak 2007…

  • 21.01.2015 00:00

 Hrant Dink’in ölümü üzerinden yıllar geçti. Ölümü ile ilgili açılan dava, “adalet” misyonunu yitirmiş hukuk düzeninin karanlık ağında savrulup gitmekte. İktidar blokları arasındaki ya da bir iktidar bloğunun kendi içindeki hesaplaşmanın araçsallaştırdığı düzlemin ihtiyaçlarına göre ön plana çıkarılan ya da hasıraltı edilen dava, duyarlılığını ayakta tutmaya çalışan belirli kesimlerin ısrarı ile görece istikrarlı bir şekilde kamuoyunun gündeminde kalabiliyor. Ancak işin ilginç ve acı olan tarafı sembolik bir hal alan bu davanın iktidar ilişkilerinin çatışma alanına oturmuş olmasıdır.

Türkiye’de devlet mekanizmasının örtük alanlarında konumlanmış odakların sansasyonel eylemliliklere yol vererek siyaseti tanzim etme arayışları hiç şüphesiz önemlidir ve açığa çıkarılıp mahkum edilmesi elzemdir. Olayın siyasal bağlamı, güç ilişkilerinin manipülasyon arayışları, kamuoyuna yönelik algı operasyonları ve devlet içindeki çeteleşmelere kadar taktik-stratejik tüm hamleler-sorunlar da çok önemlidir ve bu cinayetin işlenmesinde belirleyici etkileri olduğu tartışmasızdır.

Geçen gün Markar Esayan’ın yazdığı gibi meselenin bir de tüm kurumsal boyutlarının, devlet yapılanmasının, iktidar ilişkilerinin, karanlık hesapların dışında kalan insani bir boyutu var. Toplumsal ilişki ağımızın ve devlet-toplum ilişkimizin temel karakterini ortaya çıkartan bileşenlerin önemli unsurlarından birisi olan insani boyut. Hani Esayan devletin yapıp ettiklerinin dışında mealen “dürüst olmak gerekir” diyordu ya; tam da işin o noktadan bahsediyorum. İşin çetrefilli, karanlık kısımları kadar önemli, yakıcı ve doğrudan olayda içkin olan sorumluluğumuza ayna tutan bu nokta şayet devletin karanlık taraflarının ve eylemlerinin açığa çıkartılması kadar önemsemezsek yürütülen mücadelenin samimiyetine gölge düşecek, başarısı da geçici olacaktır.

Çünkü Dink cinayetini ve benzer cinayetleri mümkün kılan, meşrulaştıran bireysel-toplumsal olarak insanların örtük onamalarıdır. Devletin hizaya çekilmesi, karanlık iş ve işlemlerinin açığa çıkartılması, hukukun adaletle buluşturulması ancak bireylerin-toplumun her şeyden önce kendilerine karşı dürüst olmaları ile anlamlıdır ve mümkündür.

Zaten bu aşamadan sonra Dink davası dolayımında başkasına yapacağımız bir katkı da yok esasen. Dink ailesinin acısı ortada duruyor. Hrant Dink’in yerde uzanmış cesedinden onlar için kan akmaya devam ediyor. Onların talebi acıyı dindirmeyecek de olsa hafifletecek bir adalet talebi. Ancak bu işin işin bir de bizi ilgilendiren tarafı var. Bu işin kan akıttığı, acıyı derinleştirdiği bir başka taraf var. Dile gelmiyor, yüzleşilmiyor, baskılanıp göz ardı ediliyor olsa da yok olmayan bir taraf bu. Nasıl ki ezen-ezilen, sömüren- sömürülen, zalim-mazlum, ölen-öldüren çelişkisi daha total bir yozlaşmışlığa, insandışılığa gönderme yapıyorsa ve iki tarafın birlikte ele alınmasını zorunlu kılıyorsa;  Dink hadisesi de bu şekilde ele alınmayı bekliyor. Halil Cibran’ın dediği gibi “Nasıl bir yaprak, ancak bütün ağacın sessiz bilgisi ve isteği olmadan sararamazsa, suç işleyen de topunuzun gizli isteği olmadan o suçu işleyemez.”

Dolayısıyla inşa ettiğimiz ilişki ağının içerisinde “güvercin tedirginliği” ile yaşamak zorunda kalanlar, güpegündüz sokak ortasında sırtından vurulanlar, kolektif bir duyarsızlığa muhatap olanlar, maruz kaldıkları muamelenin kendilerine muameleyi reva görenleri de kuşattığını bilirler. Reva görenler içinde yaşayıp gittikleri düzenin yabancılaştırıcılığı ile yüzleşmedikçe rahat edemeyeceklerini bilmelidirler. Bugün bin dereden su getirerek anlamlandırmaya, gerekçe bulmaya, meşrulaştırmaya çalıştığımız, yüzleşmemek için dolambaçlı yollara sapmamız bundandır. Dink davasında Dink ve ailesi için ortada yapılacak esasında teknik bir prosedürden başka bir şey yok. Bu prosedür yerine getirildiğinde de yukarıda belirttiğim gibi kazanacakları bir şey yok. Onların yüreğinde dinmeyecek bir acı var. Onların kolu kanadı kırık. İşletilmesi gereken, sonuca götürülmesi gereken bu prosedüre asıl muhtaç olan biziz. Yüzleşmesi gereken, hesap sorması gereken, kendi yaptıkları ve yapmadıkları ile hesaplaşması gereken biziz. Hrant ile öldürülenin aslında biz olduğumuzu, her yanlış, her hata, her olumsuzluğun bize bulaşmadan, bizden kaynaklanmadan, bizden onama almadan hayata geçirilemeyeceği ve varlık kazanamayacağı bilinmelidir.

 

Bu dava üzerinden kendimize bakmak, yüzleşmek, çelişkilerimizi, hatalarımızı, haksızlıklarımızı görmek bizi sağaltacağı gibi sistemin insanileşmesinin, devletin devletleşmesinin, hukukun adaletle buluşmasının da kapısını aralayacaktır…

 

aliaydin505@gmail.com

twitter: @_aydinali

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums