- 10.01.2018 00:00
Osmanlı’nın son dönemleri,
Üşüşmüşlerdi topraklarının üstüne sırtlanlar,
Batı Cephesi 1. Dünya Savaşı ile meşgulken, Güney Cephesi Hicaz bölgesinde savaşıyordu. Savaş gücünü kaybetmeyen milyonlarca inanan askerimiz, insanımız vardı. Lakin ülke öyle bir kuşatma altındaydı ki orduya ne yiyecek tedarik edilebiliyordu ne teçhizat.
Beş cephede birden savaşmak durumunda kalan Osmanlı, Çanakkale Zaferi’nde büyük pay sahibi olan Enver Paşa’nın hatası yüzünden Sarıkamış’ta Ruslara karşı ağır bir yenilgiye uğradı.
Mesele uzun;
İngilizlerin, parasını ödediğimiz savaş gemilerine el koyması, Alman askeri gücüne son derece güvenen Enver Paşa’yı Almanların safında I. Dünya Savaşına girmemize sevk etti.
Türk Bayrağı çekilmiş Alman Savaş Gemilerini Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından geçirip Karadeniz’deki Rus Donanması’na ateş açılmasını bahane eden Ruslar Doğu Cephesinde Osmanlı topraklarını işgal etti. Ruslar Ermenilere Doğu illerini va’d edip, Ermenilerin katliam yapmalarına ortam hazırladı.
Enver Paşa, Ruslara karşı harekete geçilmesinde ısrar edince, buna karşı çıkan Doğu Cephesi komutanı görevden alınır ve Enver Paşa Doğu Cephesi komutanlığını üstlenir.
Aralık ayının zemheri soğuğunda Rusların Kuzey Cephesinden saldırıya geçmesi üzerine Osmanlı Hicaz Cephesindeki askerlerini Doğu Cephesine çekmek zorunda kalır. Hicaz bölgesinde yazlık kıyafetlerle savaşan askerler, aynı kıyafetlerle -10, -15 hatta -30’ları bulan soğuğa karşı ne kadar dayanabilirdi ki? Lakin buna rağmen Aralık sonlarına kadar Ruslar büyük kayıplar veriyordu. Fransa ve İngiltere’den yardım isteyen Ruslar, Ocak ayının ilk günlerinden itibaren günde 4-5 kez telgraflarla, “Osmanlı durdurulmaz ise Almanları asla durduramayız.” diyerek yalvarıyordu.
Rusların ümitleri tükenmek üzereyken soğuk hava gittikçe şiddetleniyor, Osmanlı ordusunun mukavemet gücü tükeniyordu. Sarıkamış’ın Allahuekber Dağları fırtına ve dondurucu soğuk yüzünden aşılamaz olmuştu. Nitekim 30 bini donmak suretiyle 80 bin askerin şehid olması ile neticelenen savaş 103 yıldır anılıyor, anlatılıyor.
Diyarbakır Yenişehir Belediyesi/Kaymakamlığı tarafından düzenlenen program vesilesiyle Diyarbakır Doğa Sporları Kulübü (DİDOSK) ve gençlerle bu yıl Sarıkamış Şehidlerini anma törenlerine katılmak için Sarıkamış’taydık. Öncelikle Yenişehir Kaymakamı Belediye Başkanı Serdar Kartal, Başkan Yardımcısı Hacı Cebe ve değerli ekibine teşekkür ediyorum. Bir teşekkür de DİDOSK’a, zira hem harika bir yol arkadaşlığı sergilediler, hem de böyle anlamlı ve değerli törene katılmama vesile oldular.
Sarıkamış’taki tören, Kazım Karabekir Camiinde 5 Ocak Cuma Akşam Namazı sonrası şehidler için okunan Kur’an-ı Kerim, Mevlid-i Şerif, ilahi ve dualarla başladı. Buradaki programın ardından ilçe meydanında yurdun dört bir yanından gelen vatandaşların katıldıkları muhteşem törene geçildi.
Meydanda büyük coşku vardı, Kur’an okundu, marşlar, ilahiler söylendi. Beni mutlu eden başka bir şey de vatandaşların Diyarbakır Yenişehir Belediyesi pankartını gördüklerinde Diyarbakırlı gençlere gösterdikleri sevgi ve yakınlık oldu. Şehidlerimizin anıtına doğru yürüdüğümüz yaklaşık 6 bin adımlık yolda adeta, buyurun önden gidin dercesine Diyarbakırlı gençlere yol açıyordu kalabalıklar.
Dünyada 80 bin kayıp vermiş mağlup bir ordu ile bu kadar gurur duyan başka bir millet var mı bilmem, lakin böylesi ağır yenilgiye uğrayan askerlere bu kadar değer verilmesi herhalde sadece bize özgüdür. Sarıkamış’a gittikten sonra o kutlu şehidlerin daha kıymetli, hürmete çok daha layık olduklarını öğrendim, o mübarek yolda şehid olanlarla gurur duydum. O soğuk, o dağlar, açlık ve savaştan kaçmamak müthiş bir imanı gerektirir.
Diyarbakır’dan Sarıkamış’a gelen gençlerimizin duyguları, Yenişehir Belediye’sinin düzenlediği bu programın ne kadar faydalı ve yerinde olduğunu gösterdi. Yürüyüş esnasında tekbir getiren gençler fırsat bulunca burada bulunmalarının anlamını dile getiriyorlardı. Gençler, “Burada yatanlar Türk, Kürt, Arap, Çerkez ve Balkanlardan gelen tek vücut olmuş dedelerimizdi. Burası da bizim Çanakkale’mizdir” diyorlardı. Doğrusu bu sözler beni ziyadesiyle ümitlendirdi. Çünkü bizi birbirimizden ayırmak isteyen güçlerin neden muvaffak olamadıklarını bir kez daha gördüm.
Diyarbakır Yenişehir Belediyesi bu manada takdire şayan bir hizmete daha imza atmıştır. 60’a yaklaşan yaşımla şehidlerin pak ve kutlu hikâyesini yerinde dinlediğimde, “Galiptir bu yolda mağlup” vecizesinin anlamını yeniden öğrendim.
O büyük imana sahip kutlu şehidlerin pak hatıralarına kemal-i edeb ile selam, ruhlarına Fatiha diyorum.
Yorum Yap