Kendileri için değerli ve önemli gördükleri elemanları daha önce yurt dışına kaçıran FETÖ aldığı darbeler yüzünden dağıldı. Kalanlar ise birbirlerini ilk günden itibaren başvurdukları yalanlarla tutmaya çalışıyorlar.

Geçmiş yıllarda Fetullah Gülen ilerde yaşanabilecek gelişmelerle ilgili olarak iç ve dış istihbaratlardan aldığı KİŞİYE ÖZEL ve ÇOK GİZLİ istihbarat bilgilerini bazen görmediği rüyalarla, kimi zaman olmayan (daha doğrusu olması muhal) “görüşmeler”le, bazen de “keramet!” diyerek elemanlarına bildiriyordu. Bu bilgiler önceden haber verme şeklinde olunca ve bu elemanlar haberin sonradan doğru çıktığını gördüklerinde “Hocaefendi gaybi bilgiye sahip” inancını imana dönüştürdüler. Bu sebeple Gülen'e hiçbir konuda ve hiçbir şekilde itiraz edemediler. Zaten onlar Gülen'e itirazı “Allah'a itirazdır!” şeklinde kabul ediyorlardı.

Geçen gün FETÖ ile konuşabilen bir yakınım anlattı, “FETÖ'cüleri bir arada tutmanın yolu hapiste bulunan elemanlardan ‘güzel haberler!' getirme olarak belirlenmiş.” dedi.

Mesela, hapisteki eşini ziyarete giden bir bayan, “Eşim anlattı” diyerek başlamış sözlerine ve “geçen gün duruşmamızda Hz. Hamza yanıma geldi. Ben ifademi Hz. Hamza'nın bana fısıldadıklarına göre verdim. Hz. Hamza bana ‘arkadaşlarına söyle az kaldı, dayanın, yarınlar sizin olacak' dedi ve kayboldu.” demiş.

Bir diğeri, “Abim cezaevinden haber gönderdi, Hocaefendi, ‘18 Ocak 2017'de Mehdi as gelecek' hazırlıklı olun.” demiş. Ekim 2016'da gönderilen bu haber de MOSSAD-CIA gibi istihbarat servislerinden değil de İŞKEMBE servisinden gelince koca bir yalan olarak kalmış.

İşin garip tarafı hala bunlara inanacak kadar beyin iflası yaşayanlar varmış. Tavsiyeleşiyorlarmış, “Dayanın, Hocaefendi rüya görmüş!..”

Bunlara, yahu siz bir uyanın siz, uyuyanlar olan bitenin rüya mı gerçek mi olduğunu nereden bilsin diyesin geliyor, ama kime?

3 yıl 3 aydır bütün söyledikleri yalanın en koyusu olan Fetullah Gülen'in rüya dediklerine hala inanıyorlarsa yapılacak bir şey kalmamıştır.

Peki, yalanları kutsal muamele gören Fetullah Gülen'in elemanları bakalım bu haberler için ne diyor?

“Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında DEAŞ'e yönelik operasyonlarda gözaltına alınan R. H. ve S. Ş'nin kullandığı cep telefonu hatlarında inceleme yapıldı.

İncelemeler sonrasında iki şüphelinin FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ‘ByLock'u kullandığı tespit edildi.”

FETÖ elebaşı F. Gülen elemanlarına, “Haram yiyin, günaha batın, helali çiğneyin, Hizmet uğruna haram da olsa işlenmesi farz deyin.” demekle yetinmemiş, DAEŞ terör örgütü ile işbirliğine de girmiş.

Ben yadırgamasam da, hatta FETÖ'ye de DAEŞ'e de yakıştırdığım bu işbirliği için ne diyor FETÖ'cüler?

Ben söyleyeyim, “Hizmet için gerekli ise neden olmasın?” derler. Neden mi?

Buyurun:

Allah Teala Kur'an-ı Mubin'in Tevbe Suresi 31. Ayette:

“Onlar, Allah'ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini ve bir de Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler. Oysa tek İlah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O ortak koştukları şeylerden münezzehtir, çok yücedir.” Bu ayet nazil olduğunda daha önceleri Hristiyan olan Adiy b. Hatem, “Ya Rasulallah biz onlara tapmıyorduk ki” diye itiraz eder. Resul-i Ekrem sav “Siz onların helal dediklerini helal, haram kıldıklarını da haram kabul etmiyor muydunuz? İşte bu onları rab edinmektir.” diyerek onların âlimlerini nasıl Allah dışında başka ilahlar olarak edindiklerini izah etmiş oluyor.

Elebaşı Gülen'den abi/imamlar üzerinden gelen her talimatı FETÖ'cüler de o dönem Hrıstiyanları gibi aynen kabul ediyorlar. Dinde haram mı, helal mi olduğuna bakılmaksızın kör bir itaatle helalin haram, haramın helal kılınması onları ilgilendirmiyor.

Bayanlara “Hizmet için soyunun, iftira atın, yalan söyleyin” diyen FETÖ elebaşı Gülen erkeklere de, “içki için, iftiralarla ön kesin, soru çalın, kurban paralarını alın, ama her aldığınız kurban parası ile kurban kesmeyin…” de diyordu.

Bu nedir biliyor musunuz?

Bu artık ayette belirtildiği gibi “Allah ile aldatmak” da değil, kendince hâşâ Allah'ı aldattıklarını sanmaktır. Başka izahı yok bunun.

Allah haram diyor, onlar, olsun Allah haram demiş, ama biz hizmet için (FETÖ inancına göre örgüt için olan direkt Allah içindir) bu haramı ve günahı işleyebiliriz diyorlar ve bunun dindarlıkları için en iyi şey olduklarına iman etmişler. En tehlikeli nokta burası. Bu sapıkça imanları ile makam, mevki, ticaret ve diğer menfaatleri örtüşüyor, dolayısıyla tehlike en üst seviyeye çıkıyor. Bu menfaatlerin kaybolmaması için FETÖ elemanlarının en rezil yola başvurmaktan çekinmediklerini gördük.

Bakınız,

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen bürokrasi içine yerleştirdikleri elemanlarına “Her ne kadar biz bu yıl 13 bin kurban kesmiş isek de siz 130 bin kurban kesmişiz gibi resmi belge temin edin.” diye talimat veriyordu.

Kimse çıkıp da bizim yaptığımız helal değil diyemiyordu. Bu itaatte bulunlar DAEŞ ile de PKK ile de CIA ve MOSSAD ile de iş tutar. Yaptıkları ihanet ve bu ihanetin Türkiye'ye maliyeti onları ilgilendirmez.

Allah Tebarek ve Teâlâ'yı kandırabileceklerini sanacak kadar düşünme ve muhakeme kabiliyetini çöpe atanlar için hiçbir ilke, zerre kadar erdem, hiçbir şekilde hak-hukuk işlemez.