Heyecan

  • 10.04.2011 00:00

Bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz ama seçimlere iki ay kala ben 12 Eylül referandumundan önceki heyecanı göremiyorum etrafta.

Aday adaylarından başka heyecanlı kimse yok gibi.

Neden böyle bir fark var?

Yarışın galibinin şimdiden belli olması, AKP’nin epey bir farkla birinci parti çıkacağının anlaşılması belki heyecanı öldürüyor.

Ama bence daha önemli olanı halka referandumda önerilen “somut değişikliklerin” benzerlerinin bu seçimde sunulmaması.

CHP’nin bazı “sivil” atakları ve değişim önerileri var ama bunlar “Ergenekon destekçiliğiyle” yanyana gelince sönükleşiveriyor.

CHP’nin değişim önerilerini beğenen, ülkenin değişmesini, demokratikleşmesini isteyen hiç kimse, “Ergenekon’u destekleyen ve bu hukuki süreci bitirmek istediğini ortaya koyan” bir partiye oy vermez.

Belki yanılıyorum ama ben bileğine Ergenekon prangasını takan CHP’nin çok fazla zıplayabileceğini sanmıyorum.

O eski, bildik CHP seçmeninden oy alabilir ancak gibi gözüküyor bana.

CHP’nin değişim önerilerinin samimiyeti ve inandırıcılığı, Ergenekon etkisiyle sıfırlandığı için geniş çevrelerde bir heyecan yaratmıyor.

Çünkü bir partinin hem Ergenekon kisvesindeki “derin devleti” savunup, hem de o derin devletin önlemek için elinden gelen her şeyi yaptığı özgürlük atılımlarını gerçekleştirmesi kimseye mümkün görünmüyor.

Burada asıl heyecanı yaratacak olan AKP.

Referandumda da zaten bu partinin önerileri bütün toplumu etkileyip ayaklandırmıştı.

Ama biz AKP’de o referandum öncesindeki coşkuyu göremiyoruz.

Asıl cevabı bulunması gereken sorun da bu zaten.

AKP niye durdu?

“Kısmi” bir anayasa değişikliği önerisiyle bile toplumun yüzde elli sekizinin desteğini toplamış olan AKP, niye daha kapsamlı bir değişim paketiyle toplumun daha büyük bir kesiminin desteğini arkasına alacak bir politika izlemiyor?

“Devletin Apo’yla görüşmesine” toplumun yüzde elli sekizi “evet” demişken ve bu görüşmeler Apo’nun açıklamalarına göre daha derinlikli bir çözüme doğru ilerlerken niye AKP, Kürt meselesinde barış isteyen bu toplumu etkileyecek bir açılımı sürdürmekten kaçınıyor?

Neden askeri vesayeti tümüyle ortadan kaldıracak önerilerle ortaya çıkmıyor?

Neden Türkiye’yi hukukta, eğitimde, siyasette, ekonomide Avrupa’nın “doğal” parçası yapacak değişiklikleri gündeme getirmiyor?

Kısacası, Türkiye’yi değiştirme vaadiyle ortaya çıkan, gerçekten de önemli değişimlere imza atan AKP, neden çok kritik bir seçime giderken aniden frene bastı?

Niye değişimci bir parti görüntüsünden muhafazakar bir parti görüntüsüne çekiyor kendini?

Biliyorsunuz, Ortadoğu’yla Türkiye ilişkilerini açıklayan artık neredeyse klişeleşmiş bir cümle var, “Ortadoğu, Türkiye’ye Müslüman bir ülke olduğu için değil, Avrupa’nın parçası bir Müslüman ülke olduğu için hayran.”

Sanırım aynı çözüm muhafazakarlar için de geçerli, Türkiye’nin muhafazakarları “muhafazakar” bir hükümet değil, “dünyaya açılan ve dünyanın demokrasi gibi önemli değerlerini buraya getiren” bir muhafazakar hükümet istiyorlar.

Çünkü ancak Batı değerlerini kabul etmek muhafazakarlara gerçek bir iktidarı verebilir.

Eğer böyle olmasaydı AKP değil Saadet

Partisi birinci parti olurdu.

Peki, ortada açık bir şekilde duran bu gerçeğe rağmen neden AKP, “demokrat muhafazakarlıktan” muhafazakarlığa geriliyor?

Bunun benim görebildiğim tek bir nedeni var.

Başbakan Erdoğan, bütün vaatlerini, değişim önerilerini “başkanlık referandumuna” saklıyor, “çantada keklik” gördüğü bu seçimi aldıktan sonra toplumla pazarlığa oturup, “siz bana başkanlığı verin, ben de size istediğiniz değişimleri vereyim” demeyi düşünüyor.

Peki, bu toplum, demokratik değişimler karşılığında “demokrasiyi zedeleyebilecek” bir başkanlığı kabul eder mi?

AKP’nin zirvelerinden daha şimdiden yükselen itirazlara bakarsanız, bunu Erdoğan’a çok kolay vermeyecek bu toplum.

Olan da Türkiye’ye olacak.

Başkanlık kavgası yüzünden, “gerçek bir anayasaya ve değişime” ulaşmamız gerekenden uzun sürecek.

Anlayacağınız, bu heyecansızlıktan sıkılıyor, gereğinden fazla heyecan yaratması muhtemel “başkanlık” kavgasından da ürküyorum.

ahmetaltan111@gmail.com
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)

  • sen kalk başkası yatsın
    sen kalk başkası yatsın
    19.07.2012 14:06

    Atatürk biraz daha yaşasaydı ve antiemperyalist ayağı artislikler yapsaydı (ingiltere dikti atatürkü ankaranın göbeğine (türkiyenin haritasını ingiliz ve rus çizdi) ) sonu saddam ve kaddafi gibi olacaktı (gerçi sonu hala meçhul). Esad Esedin sonu da meçhul. aleviler ve azınlıklar soykırımı ve veya etnik temizlik (sünniler tarafından işlenecek) korkusu ile sevmedikleri esad esed esat her neyse rejimine destek oluyor.

  • Hüseyin Barlas
    Hüseyin Barlas
    19.07.2012 12:03

    Türkiyenin rolü cok fazla abartilmis, batinin isine gelemiyecek olan bir türkiye cok rahatlikla parcalanir, suriyeye ait bölümlerde esedin adini cikarin erdogan deyin ayni sey ifade edilmis olur, türkiye sanildigi kadar güclü olmadigi ta israil saldirisinda ortaya cikti, gereksiz öten horoza dönüsmüs, böyle bir devletin vatandasligi insani sadece utandirir. aynen deve gibi, terbiryani yamuk, cumhuru bozuk, yalaka, cikarci, güctapnicisi. dünyada esi benzeri yok sanirim olmaz da.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums