Evet, Dağlıca değil; bu orjinal bir şey!

  • 23.06.2012 00:00

 Ordumuz, rejimi toplumdan korumak için biçimlendirilmiş. Koruma faaliyetinin içinde, bütün erkek nüfusu genel askerlik hizmeti kapsamında kampa alarak doktrine etme gayreti bârizdir; bu tezin ikinci alâmeti, askeri tesis, birlik ve hatta kışlaların şehir merkezlerinde mevzilendirilmesi oluyor.

 

Zaman zaman, "Hiç değilse mütayit eline düşmüyor, çarpık şehirleşmeyi önlüyor, yeşil doku muhafaza edilebiliyor" bahânesini ileri sürerek şekerle kapladığımız bu olgu, Riyaseticumhur Filarmoni orkestrası veya Türk Dil Kurumu kadar basîretli bir Cumhuriyet tasarısıdır. Alâmet çok: Dikenli telden bir taç gibi delikanlı demokrasimizin başına geçirilen darbelerin Zırai Donatım Kurumu tarafından değil de ordu eliyle gerçekleşmiş olması kezâ yeterince câlib-i dikkat değil midir?

Rejimi ordu eliyle korumanın iyi bir fikir olup olmadığı tartışılabilir: Neticede askerî vesâyet rejimi, onca patırtıya, gürültüye rağmen hâlâ bütün kurum dayanaklarıyla ayakta duruyor; yani ordunun rejimi kollama görevini bunca yıldan beri başarıyla yerine getirdiğini söyleyebiliriz. Tartışılması gereken asıl husus, ordunun toplumu koruma görevini ne ölçüde başarabildiğidir. Darbe yaparak ânında sosyal problem çözmek yolundaki başarısını ordu (Bkz. Son elli yılın darbeleri), silahlı PKK teröristlerine karşı tekrarlayamadı, çünkü PKK'nın yaslandığı toplum tabanını darbe yaparak korkutmak mümkün görünmüyor. Bu durumda toplumu zararlı akımlara karşı koruma ve kollama görevinin daha ziyade devlete saygılı, orduya muhabbetkâr, düzenden üç aşağı beş yukarı hoşnut ana kitleye karşı etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Şöyle özetleyelim: Ordu, silah kullanarak problem çözme kabiliyetini mûnis ve itaatkâr unsurlar üzerinde başarıyla gösterirken, huysuz, aksi mizaçlı, isyankâr ve şiddet yanlısı topluluklara karşı silahlı mücadeledenetice elde edemiyor. "Gerilla savaşına karşı hangi nizami ordu başarılı olmuş ki?" bahanesi geçerli sayılmaz; başarısızlığı farketmek için otuz sene beklemek biraz fazladır. Devletin orduya en çok ihtiyaç duyduğu meselede ordu, siyaset kurumuna problem çözmekte başarılı olamadı. Büyük kamuoyu desteğiyle otuz yıldır terörle mücadele sürdürülürken büyük beşerî kayıp verildi, büyük bütçe imkanları kullanıldı fakat olmadı. Buradan şu sonucu çıkarıyoruz; problem çözerek hizmetle mükellef olduğu devlete (dikkat toplum'a diyemiyoruz!), evet devlete karşı görevini yerine getiremeyen ordu, problemin parçası olmak mecburiyetinde kaldı.

Bütün ordular devlet bürokrasisinin bir parçasıdır; bizde biraz daha fazla. General, subay, astsubay, erat, araç, silah ve gayrımenkul envanteri itibariyle hayli iri ve çok masraflı bu bürokrasi, iç politikaya "Tabii yatkınlığı" itibariyle muhariplik vasfını tartışılır hale getiriyor; Türk ordusunun muhariplik kabiliyeti, bu yazarınızın da aralarında bulunduğu birkaç dedikoducu ve kimseleri beğenmez fikir sahibi dışında gündeme gelmez, tartışılmaz, konuşulmaz; bu da câlib-i dikkattir meselâ; buna mukabil resmen ve alenen kendi toplumuna karşı mevzilendirilmiş olmasına rağmen yeri gelince ordunun kahramanlığından, caydırıcılığından, operasyonel kapasitesinden söz açmak âdet olmuştur. Yazarınızın da vaktiyle yer aldığı Yurttan Sesler Korosu'nun Orta Anadolu dolaylarından derleyip seslendirdiği, "Ordu bizim gözümüzün bebeğidir; canımızdır, ciğerimizdir" türküsü, çokca tekrar edildiği için güftesi itibariyle mânâsını buharlaştırmışsa da musikisi ile hâlâ kulak okşamaktadır.

Durum aslında şöyledir: Ordunun sistem içindeki yerinin, siyasi ve sivil irade tarafından yeniden belirlenmesine ilâveten bu defa kendisini ve rejimi değil, bilakis toplumu koruyacak bir görev anlayışıyla yeniden doktrine edilmesi de şarttır. Genel askerlik hizmeti kavramının yeniden ele alınması yanında, ordunun muharebe gücü itibariyle, dalgalandırdığı efsâneye layık bir vasıf kazanması da elzem görünüyor.

Bu arada arzu üzerine son hadiseyi "İkinci Dağlıca olayı" olmadığı yolundaki telkinleri nazar-ı dikkate alıyoruz. İkinci Dağlıca değildir; tamamen nev'î şahsına münhasır, tamamen orjinal bir şeydir!

 

t.alkan@zaman.com.tr  
http://twitter.com/ahmetturanalkan 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums