- 31.08.2014 00:00
“Kültür merkezi önüne dikilen bronz taklidi plexiglass heykeli görünce şaşırdım. Önünden her gün en az iki kere geçtiğim bir yerdi burası, arkadaşlarla ‘galiba dün gece dikilmiş olmalı; iyi ama bu kadar aceleye getirilmesinin sebebi ne’ diye tartıştık. Heykelde yer alan ‘Kangal köpeği’ figürü üzerine lâtifeler yaptık, gülüştük.
Sazını bir isyan edâsı ile havaya kaldırmış eski giyimli koç bıyıklı adamın Pir Sultan Abdal olabileceğine dair fikir yürüttük. Şehir ahalisinden habersiz olarak ani bir kararla bu kadar tartışmaya açık bir heykel dikmenin mânâsı üzerine münakaşa ettik ve evlerimize dağıldık. Ertesi gün cuma idi ve biz haberi öğleden sonra üçbuçuk sularında duyduk.”
*
2 Temmuz 1993’te yaşanan uğursuz olayların bir gün öncesinden bahsediyorum. Şehrin en merkezî yerlerinden Kültür Sarayı önüne dikilen ve Kültür Bakanlığı tarafından yaptırılıp 1 Temmuz günü alelacele yerine konulan (öyle acele ki, kaidenin betonu bile donmamıştı henüz) ve görenlerin ilk bakışta Pir Sultan’a atfettiği bu heykel, olayların çıkışı ve gelişmesinde önemli bir paya sahipti. Protestocuların yaptığı gösterilerde kaidesinden sökülüp bilinmeyen bir yere nakledilen bu heykelin âkıbetini bilmiyorum fakat kaidesi üzerinde dikili kaldığı iki gün boyunca yapacağını yapmıştı zaten.
Lice’deki PKK’lı mezarlığına dikilen Mahsum Korkmaz heykeli etrafında kopan fırtına, beni 21 yıl geriye götürdü. O heykel de plexiglasstı ve nedense kimselerin haberi olmaksızın, gizlice dikilip Kültür Bakanlığı tarafından politik bir mesaj olarak oldu bittiye getirilmek istenmişti. Heykele yöneltilen protestoyu, esasında haklı bulmuyorum. Ne var ki heykel patırtısı orada kalmadı; gösteriler esnasında Kongre Müzesi’nin önünde elli yıldan beri dört sütun üzerinde duran Atatürk büstü de saldırıya uğrayıp yerinden sökülmüş ancak hemen koruma altına alınarak fitnenin büyümesi önlenmişti. Ertesi gün bu olay televizyonlarda “Büstün gözü oyuldu” başlığıyla duyurularak Cumhuriyet’e yönelik bir kalkışmanın delili sayıldı.
Yorum Yap